SIRADIŞI MEVZULAR....

Önce Bay Kemal'in mahallesindeyiz!.. "Sevgilisi PKK'lı olan" HDP'li Semra Güzel'in ortaya çıkan "sarmaş-dolaş" resmine, CHP lideri ne dedi!?.. Hiçbir şey; "demedi?".. Ne o, ne de ittifakçısı Meral Akşener.. Her sorulan soruya "kaçamak" cevap vererek, sıvışma gayreti içerisinde oldu…

***

Bir kurmayı tek konuştu!.. O da böylesi görüntüler "kabul edilemez!?." İşin göstermelik hali.. Gün gelince "biz eleştirmiştik, ya da tepki koymuştuk" gibisinden laflarla, savunma!.. Kemal Bey önceki gün tüm ısrarlı sorular karşısında, işte "o sıradışı" absürt mahiyetli bir yanıt verdi..

***

Dedi ki.. "Bu sorunun muhatabı ben değilim.. Bu resmin sorumlusu, yaratıcısı Erdoğan'dır.. Muhatap Erdoğan'dır.." HDP ve Güzel'e "tek bir laf etmeyeceksin" çıkıp, "terörle olan ilişkiden" Erdoğan'ı "muhatap ve sorumlu" tutacaksın!.. En hafif ifadeyle; "pes doğrusu Bay Kemal!..?"

***

SOYLU'NUN İDDİASI…

Önceki gün, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu canlı yayında, soruları yanıtlıyor.. "Terör" başlıklı, gündemin son sıcak gelişmelerine ilişkin çarpıcı detaylar veriyor…  İzlediniz mi bilmiyorum, ben izledim.. Ki, oradaki konuşmanın yankıları iki gündür, ülkede tartışılıyor… Ama en dikkat çekici, "sıradışı" ve "gizemli" ilişkiyi, sorgulayan bir soru Soylu'nun ağzından çıktı ki, "yok daha neler" dedirtti!..

***

Malum bir süre önce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Soylu'yu hedefe alıp, şöyle bir iddiada bulunmuştu.. "Benim, eşimin ve çocuklarımın telefonları dinleniliyor" diye!.. İşte Soylu buna yanıt verdi..

***

Ve dedi ki;

"Türkiye Cumhuriyeti Kılıçdaroğlu'nu dinleseydi, Pensilvanya ile konuşmalarını da duyardık. Kılıçdaroğlu desin ki 'Pensilvanya ile diş muayenesinde konuşmadık'. 15 Temmuz'daki 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sloganı hakkında konuşmadık desin."

***

Aslında, Soylu bu iddiayı ikinci kezdir gündeme getiriyor!.. Ne o gün, ne de önceki gün bu minvaldeki beyana, Kılıçdaroğlu cephesinden tek bir laf dönüşü olmadı!.. Bırakın "Külliyen yalan" demeyi, "hadi oradan" bile, henüz demiş değil…

***

Denir ya bizimkisi de laf mı diye!.. Yanıt vermez ki.. İşin başından beri biliniyor Kılıçdaroğlu'nun Pensilvanya ile özel ilişkisinin bulunduğu..? Nitekim, 15 Temmuz darbe gecesindeki görüntüler, kahve içmeler, televizyon karşısında film izleme hali!….

***

 

ADAYINIZ VE SEÇİM TARİHİ!…

Gelelim; "iktidar ve muhalefet" mahallesindeki "gıcık" hallerine.. "Adayınız ve seçim tarihi" giderek; gıcık bir hal aldı.. Çünkü, iktidar, ikide bir "gıcık" olsun deyip muhalefetin "sinir damarına" basıyor.. Ve diyor ki; "hadi ordan hadi ordan, sizin adayınız daha belli değil. Siz önce adayınızı belirleyin…?"

***

Eee muhalefette "gıcığın gıcığı" karakteriyle, İktidara "erken seçim, seçim takvimi" üzerinden, yüklemede bulunuyor… Ve diyor ki; "Sen önce seçim tarihini açıkla, biz o zaman adayımızı ilan ederiz!.. Hadi seçim tarihini açıkla"

***

Bu düelloya, iktidarın yanıtı seçim 2023'ün Haziran'ında!.. İyi de, "adamları" çatlatıyorsun.. Haziran da, hangi gün?. Başı mı, sonu mu, ortası mı?.. Hangi pazar günü!!.. Yok, 2023'ün Haziranı!..

Gizemli, sıradışı!.. Ama yüksek dozajlı bir "gıcıklık" var.. Ki, muhalefetin su testisi gibi, "çatlaması" an meselesi; şu "seçim takvimiyle" alakalı, bir "net cevabın" gelmeyişi!…

***

Aslında; Haziran'ın şu pazarında seçim olacak diye bir beyan gelse!.. Muhalefette "çatı adayını" açıklasa; "herkes oh be çekip, şerefyap olur" adayın hikmetliliğine!…

Tabi en önemlisi de!.. Sabah, akşam "sakız çiğner" misali, "erken seçim, erken seçim" çığırtkanlığı da son bulur.. İnatlaşmanın "yelkenleri" iner!…

***

Ama yok!… İnatla, muhalefeti "belirsizlik" girdabına sokuyor.. Ha bir de, ikide bir "enseye" şaplak patlatıyor.. Sonra da, dönüp "kim vurdu, niye ağlıyorsun" diyor!.. Ne sıradışı bir siyasi "hayatın" ikmali bu, 2023'e gidiş!…

ERSOY'UN ANITKABİR ZİYARETİ!…

Ziyaret ve çekilen resim!.. Her yönüyle, karenin tüm haşmetliğiyle; "absurt bir sıradışı" groteski barındırıyor… Cüssesiyle, fiziki yapısıyla, ruh karakteriyle "olay insan" Bülent Ersoy bir kez daha, kendini konuşturdu…

***

Tabi ki, "anıtkabir" ziyaretindeki bu haşmetliliğini yansıtan resim, "tekin olmayan güçlerin" egemenliğini de dışa vuruyor değildir!.. Ne iş dercesine!… Hele ki o Subay'ın "şemsiye" tutuşu ve tekerlekli sandalyeyi iten adam!..

***

"Groteskli" mevcudiyete Milli Savunma Bakanlığı soruşturma başlattı!.. Sonuç, başı yanan "o şemsiyeyi tutan Subay" oldu… Nitekim dün resmi açıklama geldi. "Hakkında inceleme başlatılan Anıtkabir Komutanı ve takım komutanı görevinden alınmıştır."

***

Hasılı kelam, işin primini sıradışı olay kadın olma vasfıyla Bülent Ersoy hanımefendi(!) yaptı!…Bir süre daha gündem olarak.. Sanki, komutan görevden alınmış umurunda?!.. Nitekim tepki vermiş hanımefendi.. "Bir sanatkâra böyle bir tavır sergilenmesi hoş değil. Diyelim ki tutmuşlar, bana şemsiye tutmuşlarsa ne var bunda?”.. Evet ya; ne var bundaaaa!..

***

GÜNÜMÜZ YARGISI!...

Bildiğiniz gibi, Sokrates, baldıran zehri içirilerek hayata veda etmişti. Ancak ölüme giderken kendisine tanınan sürenin adil olmadığından şikâyetçiydi.

***

Ne yazık ki, ülkemizin "hukuk" yönündeki hal-i durumu, beterin de beteri!.. Çünkü, bugün işlemde olan hukuk kavramlarıyla olaylara baktığımızda, yargılamada silahların eşitlik ilkesinin hiç de, "adil" olmadığını görüyoruz!… Sizce!..

***

İKİ DAİRE BAŞKANI..

Sıcak bir gelişme, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinden.. İki Daire Başkanı "görevden" el çektirildi..

***

Biri Bilim, Sanayi ve Teknoloji il Müdürü iken Büyükşehir Belediyesi Kaynak Geliştirme ve İştiraklar Daire Başkanlığına getirilen Hayrettin Bahçivancı.. Diğeri ise, Kadın Politikaları Daire Başkanı Handan Eker..

***

Neden görevden alındılar derseniz; resmi ulaşan bir açıklama ve gerekçe henüz söz konusu değil.. Ama "el çektirmeye" dair kent kulisi ile belediye koridorları "çok ama çok" şeyleri, "cümlelere" sıkıştırıyor..

***

Özellikle de, Bahçivancı için.. Geldiği kurumda, 2020 yılında yaptıkları işlerle alakalı; akçeli mevzudan dolayı…

***

Neyse, haftasonu gelişmesi önümüzdeki haftaya yansımasıyla, "kep düşüp, kel görünecek?".. Azıcık zaman!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Faydasız bir hayat erken bir ölümdür.