SORUN; TOPLUMSAL TEHDİT..

Sokak hayvanları ülkenin ve toplumun kanayan hadisesi haline geldi!.. Ki artık, yaşanan saldırı ve ölümler, halk deyimiyle, bıçak kemiğe dayandı, misali!.. Dün Diyarbakır’ın özelinde kapsayıcı şekilde, mevzuyu dile getirdim!.. Önceki gün, sokak hayvanlarıyla alakalı sorunun çözümüne dair, 4 Bakanlığın kolları sıvadığı haberini aldım, ilgililerle de görüştüm!.. Basına yansıyan bir dizi haber ve yorumlar da var!..

***

Ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da buna dair, açıklama yaptı.. Yasal düzenleme hazırlanıp, Meclis’e geleceğini söyledi.. 4 Bakanlık da, çalışmaları tamamladı.. Muhtemelen haftaya mecliste olacak.. Ulaştığım bilgilere göre, yasa teklifinde yer alacak, maddelerin özetini şöyle aktarabilirim… Tabi tartışılır yönü çok!

***

Daha önce mevzuatta yer alan yakala, kısırlaştır, sonra salıver hükmü kaldırılacak.. Öncelikle, bakım evi olmayan yerlerde ivedi şekilde bakım evleri inşa edilecek.. Eş zamanlı olarak, sahipsiz hayvanların tedricen toplatıldıktan sonra, tavizsiz sağlıklı bir şekilde hepsi bakım evlerinde tutulacak!…

***

Düzenlemede, kampanyayla hayvanları sahiplenmeye özendirilecek!.. Sahiplendirilecek hayvanlar, kısırlaştırılacak.. Takibatı için de çiplenecek..! Bakım evinde olan, saldırgan ve bulaşıcı veya tedavi edilmeyen hastalığı olanlar dahil.. Ki en kritik ve hayvan severler derneklerini ayağa kaldıran nokta da burası!..

***

Mevcut zaman dilimi içerisinde ve 1 ay süre zarfında sahiplendirilmeyen hayvanlar da, ötenaziye tabi tutulacak… Yani, itlaf edilecek, ki kimi de uyutulacak?.. Nitekim dün bir çok yerde, tepki açıklamaları bu maddeye geldi.. Mevcut duruma muhalefetin destek vereceğini  sanmıyorum!..

***

Devam edelim!.. Düzenleme, köklü ve kalıcı çözüm sağlar mı!?.. Elbette ki, yasal düzenlemenin sahada fiili olarak, uygulanışıyla, mümkün olabilir?. Lakin çok yönlü  tartışmaları içeriyor.. Türkiye’deki bir çok yasanın, nasıl işlendiğini ve sahada nasıl uygulandığını, biliyoruz?!.. Yoksa bu kadar kangrenleşen hadiseler zinciriyle, ülke ve millet boğdurulmazdı?…

***

Ne diyoruz, ehil ve liyakattan yoksun yönetimler, en şefkatli, merhametli yasayı bile, zulme, zalimliğe döndürür!.. Ki aksi tutum da söz konusu?.. Sokak hayvanları sorumluluğu, yüksek derecede yerel yönetimlere aittir.? Belediyeler.. Tabi sokak köpeklerinin sorumluluğu da, toplanması ve de, kısırlaştırma görevi de, barınma evi inşa edilmesi de!..

***

Ne var ki, belediyelerin bir kısmı işini vahim derecede savsaklıyor!..  Kolaycılığa kaçıyor.. Özellikle de ilçe belediyeleri.. Yetkili bir bürokratın ifadesiyle; kimi ilçe belediyeleri, kendi sınırları içerisindeki köpekleri başka bölgelere götürüp, salıveriyor.. Kısırlaştırmaya gelince, yerinde kısırlaştır, serbest bırak..

***

Beri yanda sahiplenilen hayvanlar!.. Kimi aileler, keyfiyet içerisinde sahipleniyorlar, sonra üremeyle baş edemeyince!.. Ya da, hevesleri kalmayınca.. Kafalarına göre evlerinden daha uzak yerlere ve sokaklara terk ediyorlar!..  Ki saldırgan bir çok hayvanın daha önceden sahiplenilenler olduğu görülüyor!..

***

Şu anki problemi besleyen en büyük etkenlerden biri de bu!?.. İşte bunlara dair de, ceza-i hüküm gelmiyor değil?… Artık öyle istenildiğinde, kafaya göre, sahiplenilen ve çiplenen hayvanlar terk edilmeyecek!.. Bırakana ciddi ceza kesilecek.  Denilene göre, geçtiğimiz yıl verilerine göre, ülkemizde toplam 1 milyon 817 bin 147 adet sahipsiz köpek bulunuyor.

***

Rakam büyük!.. Bir köpeğin yılda 16’ya kadar yavrulama yaptığını düşünürsek.. Varın gerisini siz söyleyin!?. Netice itibariyle, sokak köpekleri sorununun çok çeşitli komplikasyonları olduğunu bilmeliyiz!… Son dönemlerdeki kuduz vakalarındaki artış!.. Sadece 2023 yılında, 437 bin kuduz vakıası yaşanmış!?..

***

Sonuç itibariyle, hadise büyük!.. Onun için de çözüm ivedi ve kaçınılmazdır.. Kimse insan sevgisi ile hayvan sevgisiyle kişileri, toplumu kategorize etmesin.. Sınıflara ayırarak, ahkam kesici olmasın!?. Sokak hayvanları ya da sokak köpekleri meselesi, hızla artan, toplumsal bir tehdit içerdiği içindir ki, çözüm isteniliyor!!..

***

Herkesin sorunu sahiplenmesi gerekir!.. Tıpkı çözüme odaklanma adına hayvan sahiplenme koşulları gibi!..  Önemli hissiyatımız da; şefkat, merhamet ve insani bir çözüm olması gerektiğinde, hem fikir olmak, olmalıdır!… Sizce…

***

TİYNETLERİ BÖYLE!…

Ne diyebilirsiniz ki, karakter fakirlerine!.. Malumunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasanın 104. maddesi kapsamında, af dileyen, 28 Şubat Davasının sanıklarını, altları bezlenecek halde oldukları için affetti? Cezaevinden çıkışları, mikrofonlara verdikleri mülakatları, ahkam kesici hallerini gördünüz?.. Ki bir önceki yazımda, çok detaylı mevzu etmiştim!…

***

Onların, Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, Diyarbakır ve Güneydoğu illerinde ne zulümler yaptığını, nasıl insanlık dışı muamelede bulunduklarını, adaletin, hukukun, yasaların ve anayasanın nasıl ayaklar altına alınarak, vahşi, totaliter bir rejim yaratıcılıkla, ezmedikleri, zulüm etmedikleri insan, bırakmadıklarını gördük, yaşadık!..

***

Daha anne kucağında olan, 10 yaşını dahi aşmamış çocuklara terörist muamelesi yapıldı!.. Zulümleriyle, köy yakmalarıyla, işkenceleriyle, insanlık dışı muameleleriyle, zindanlarla, gözaltılarla, faili meçhul cinayetle, suç isnatları yaratarak, hayatı zindan ettiler.. Gençlerin hayallerini ellerinden aldılar!..

***

Zalimliğin, insafsızlığın, ırkçılığın, şovenizmin en faşizan anlayış ile organizasyonuyla, toplumsal birliği, dirliği, bütünlüğü dinamitleyip, vesayet oluşturdular!.. Dilleri, düşünceleri, siyasi ve ideolojik kimlikleri birbirlerine kırdırma adına enva-i andıçlar tertiplediler!..

***

Neyse!.. Hani bir söz vardır, hep deriz!.. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!..” Ve öyle de oldu.. İşledikleri insanlık ve hukuk dışı zulümlerinin, hesabı soruldu, yargılandılar, o kudretli apoletleri alındı, kodese tıkılıp, cezaevine atıldılar?!… O günün zulmüne maruz kalanların gönüllerine su serpildi...

***

Her ne kadar, 28 Şubat bin yıl sürecek dedilerse de, sürmedi.. Onlar bin gün üzerinde cezaevinde, kaldı.. Lakin, ceza infazları, altı bezlenecek durumda olmaları, nedeniyle, ikmal edilemedi.. Çünkü, Anayasa’nın 104’üncü maddesinin onaltıncı fıkrasıyla, belli bi yaş üzerindekileri, ihtiyaçlarını gideremedikleri hallerde, Cumhurbaşkanı uygun görürse af edebilir?…

***

Yaklaşık 10.5 ay önce yapılan affedilme” başvurusuna binaen Erdoğan da, zulmün zalimliğin, insafsızlığın enva-i şeklini topluma ve ülke insanına, hele ki çocuklarına acımasızca reva gören bu kendine yetemeyeceklere yetkisini kullanarak, af çıkardı.. Karar hiç kuşkusuz ki, zülümlerine uğrayanlar için; tepki yaratıcı!…

***

Gelirsek cezaevi çıkışındaki, ahkam kesici hallerine!.. Dediğim gibi, eğer ki adam olsalardı, eğer ki o dedikleri Bin yıl sürecek sözlerinin arkasında duran kutretin sahipleri olmuş olsalardı, ne 10.5 ay önce af dilemede bulunurlardı, ne de Erdoğan’ın affına evet der, kabul etmezlerdi?!

***

Tabi biri hariç, hepsi kabul etti.. Ve içeriden çıktı.. Çetin Doğan’ın o sözleri, zihnimde hala yankı bulmakta.. Ne diyordu, altı bezli.. Erdoğan’ın verdiği hükme bu af değil, bu anayasal zorunluluk..  Yok daha neler..? Hadsizliğin, cehaletin, arsızlığın ve da bilmem neyin, kifayetsizliği!..  

***

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” atasözü bunlar için söylenmiş dense yeridir… O derece pişkinler yani… Ne diyeceksin arkadaş, karakterleri de, ruh alemleri de, fiziksel yapıları da, inanç ve felsefeleri de böylesi tiynetliği barındırıyor.. İflah olurlar mı, ne mümkün?…

***

 GÜNÜN SÖZÜ…

Vicdanında acıma olmayanın, karakterinden merhamet beklemek nafiledir!…

***

HAYIRLI CUMALAR