YANİ; 18 EKİM BİR MİLAT MI?..

Olur mu, olmaz mı bilmem!?.. O'nu zaman gösterecek.. Ama biz "kayıt altına" alınsın diye, notu şimdiden düşürelim… 18 Ekim 2021.. Yani takvimin dünkü yaprağı… Artık, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na göre, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki "bürokratlar" için, görev, makam ve yetki noktasında; "bir milat" dönemine giriyorlar.. Ne diyor Kılıçdaroğlu "İktidarın emirlerini yerine getiren her kim var ise?".. Tabi araya "kanunsuz emirleri uygulayan var ise" cümlesini sokuşturarak bu miladı veriyor!...

***

İyi güzel, hoş da!.. Elbette ki, hiçbir bürokrat "yasadışı, kanun dışı emirleri" yerine getiremez, getirmemesi gerekir!… Eğer ki, Türkiye bir hukuk devleti değil ise!… Getiren var ise de, ister dün, ister bugün, ister yarın olsun, kuşku götürmez bir gerçekle hesap sorulmalı!.. Ama bir takvim, gün "ortaya konulmaması gerekiyor?"… Bay Kemal'e göre, şimdi "bu tarih öncesindekileri" görmezden mi geleceğiz!.. Ya da, gelinecek…?

***

Doğrusu yapılması gereken; "kanunsuz emirleri" yerine getiren memur, bürokrat, atanmışlar var ise, Kılıçdaroğlu bu noktada sorumluluğunu yerine getirmelidir… Bir zahmet ayağa kalkıp, yargıya ve hukuka müracaat edip, "her kim var ise, yasadışı iş ve işlemde bulunmuşsa bildirmelidir.. Bilahare de, kamuoyunun önüne çıkıp, hepsini açıklamalıdır… İşte "iktidarın kanunsuz işlerini yapan bürokratlar" diyerek…

***

Ama velakin; bunu yapmıyor!… Ne yapıyor, her zamanki gibi, "potansiyel" suçlu muamelesi ve algısını üretiyor?... Ve, bilumum, kamuda çalışan, görev alan A'dan Z'ye tüm memurlar "bir kefenin" içerisine sokularak, "iktidarın kanunsuz işlerini yapanlar" zihniyle, töhmet altında bırakıyor. Yetmiyor, tehditler savuruyor?.. Bir de emirler yağdırıyor, 18 Ekim itibariyle "iş yapmayın imza atmayın?"… Ne demek bu; "kamu kilitlensin, devlet işlevini rölantiye" alsın!…

***

Ah ki ah.. Vay ki vay!… Hal-i durumu nasıl değerlendirirsiniz bilmem.. Ama velakin, "bu tehdit edici milat” diye yapılan çıkış, her yönüyle "kanundışı, yasadışı" ve suç teşkil edici.. Çünkü "vesayet" üretiyor… Ve bunu icra eden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bizatihi kendisidir...

Yine, diğer "söylemlerinde" olduğu gibi, kendi kanunsuzluğunu, hukuk dışı işlemlerini "başkasının" boynuna atarak, icra ediyor.. Eee toplumda korku ve endişe yaratıcı, algı üreten "siyasi cinayetler olabilir" garabetliğinde de, "vur kaç" yaptı!…

***

Siyaset giderek "akla ziyan" bir kimlik kazanıyor!.. Söylenecek söz, "Allah akıl izan" versin, çünkü bu gidiş Ülke ve Millet için "vahim bir tehlike" oluşturmaktadır…

***

Dün bu gerilimle alakalı sıcak bir gelişme yaşandı!.. Şu "siyasi cinayetler" hadisesiyle ilgili.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı müracaatta bulundu.

***

Müracaatta özetle şu ifadelere yer verilmiş… Deniliyor ki; "Meselenin vuzuha kavuşması adına söz konusu iddialarla ilgili gerekli incelemenin yapılmasını, iddia sahiplerinin bilgisine başvurularak, varsa iddiayı destekleyici bilgi, belge ve delillerin celbedilmesini, herhangi bir delile ulaşılması halinde faillerle ilgili gerekli yasal işlemlerin yapılmasını, talep etme gereği hasıl olmuştur."

***

Artık gözler, Kılıçdaroğlu, Akşener ve Koray Aydın'da olacağı gibi.. Ali Babacan da var.. Savcılığa "kendileri gidip, tanık noktasında" bilgi aktarımında bulunarak, "siyasi cinayetler olabilirle alakalı, ellerinde, avuçlarında neler olup bittiğini" söyleyecekler mi?.. Yoksa Kemal Bey'in öncekilerde olduğu gibi, "akşam sofrasında oturup sabah unuttuk" minvalinde "sükuta" yatıp, "ben demedime mi" getirecek?!… Neyse, göreceğiz, "racon kesmenin" bedelinin ne olduğunu?..

***

İMAMOĞLU'NUN SAHNESİ…!?

Diyarbakır'daki "aksiyonel" ziyaretini, kısmi olarak dün dillendirmiştim… Her ne kadar, "taraflardan" ipleri koparma sözü çıkmazsa da, Ekrem İmamoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki, "rekabet", kendini "su yüzüne" çıkardı diyebilirim.. ki çıkardı da.. Diyarbakır gezisi, bunu "deşifre" etti!…

***

Şöyle ki!.. CHP Genel Merkezi ile Kılıçdaroğlu'nun isteği, "Diyarbakır'a gitme, o geziyi iptal et" noktasında, İmamoğlu'na çok yönlü, "telkinler, mesajlar" gittiği herkesin malumudur. Ama İmamoğlu, "bildiğini" yaptı!…

***

Tıpkı, mitingler tertipleyerek çıktığı Karadeniz Gezisinde olduğu gibi.. Tabi, Elazığ ve ardından Diyarbakır'da benzer bir "çıkış" yapmak istedi, ancak "miting" yapamadı, halk buluşmasını da, gerçekleştiremedi?…

***

Doğrusu halk buluşmasına "cevaz" verilmedi!… CHP Diyarbakır İl Başkanlığı'nın aynı gün saat 15.00'te "halk buluşması" vardı?.. Dağkapı meydanında, olacaktı… Ki, İmamoğlu'nun Diyarbakır gezi programında, "halk buluşmasının" ardından, Gazi Caddesindeki esnaflar da ziyaret edilerek görüşmeler yapılacaktı.. Böylece Dağkapı'dan Mardinkapı'ya yaya olarak gidilip, daha sonra Ahmet Güneştekin'in "hafıza odası" sergisine katılım gösterilecekti?..

***

Bu olmadı!.. İl Başkanlığı "Dağkapı Halk Buluşması", Genel Merkezin "emriyle" apar topar kaldırıldı… Gerekçe İmamoğlu'nun programının sarkabileceği öne sürülse de, İmamoğlu daha Diyarbakır'a gelmemişti ki, sarkma olsun.. Ki, İmamoğlu erken saatte Diyarbakır'a geldi.. İl Başkanlığı'nın ilgisiz kaldığı aşikar olan İmamoğlu'nun yardımına DTSO Başkanı Mehmet Kaya yetişti.. "İş dünyasıyla buluşma" toplantısı tertipledi..

***

Ancak şunu net ifade edebilirim ki!.. HDP'nin üst yönetimi de, tabanı da, "İmamoğlu'na" yakın ilgi duyuyor.. Nitekim, "Hafıza Odası" sergisindeki yansıyan görüntüler ve gerekse akşam yemeğinde, HDP'nin üst kadrosuyla "samimi ve sıcak ilişkileri" öne çıkaran, diyaloglar kendini ifade ediyordu.. Ki, İmamoğlu'nun "bu ilişkinin" bozulmaması yönünde, bir kez daha Diyarbakır ziyaretinde, ki bu ikinci kez gelişidir.. HDP önünde "evlatlarını isteyen anneleri ziyaret etmekten" imtina etti!… Ziyaret etseydi; "HDP ile arası bozulurdu?"…

Gitmedi, görüşmedi, mesaj da vermedi; "Fransız" takıldı!!!… Zaten ne diyor, "bu ziyaretler, geziler siyasi amaçlı değil ki?"… Yok ya öyle mi?!… 

  

***

Yeri ve zamanı değil.. Ama aklımı şimdiden kurcalayan bir soru var.. İmamoğlu görünen o ki, CHP Genel Merkezinden Cumhurbaşkanı Adaylığı Serüveninde zılgıt yiyecek.. Hal böyle olunca, 100 bin "imzalı aday" koşuluyla, HDP İmamoğlu'nu "aday gösterirse" ne olur?.. Çok şey olur.. Hiç bir şey olmazsa da; "siyasetteki curcuna" daha bir limoni olur!… Bir düşünelim bu ekşili Diyarbakır'a özgü "müftüneyi!…"

***

TİCARİ TAKSİ…

İlçelerde "ticari taksi" plakalarının 29 yıllığına kiralama ihalesi, Diyarbakır'ın gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor… Dün, Ergani'de "TT" plakalarının ihalesi vardı… 10 Durak'ta 150 ticari taksi "işletilmesine" ilişkin… İhaleye katılım, Bismil'deki "tekelleşme" senaryosuyla "katılım olmama" hali, burada "tabuları" yıkmış olacak ki, 40'a yakın katılım varmış!…

***

100 bin lira muammen bedel üzerinde satışı yapılan "TT" plakalarının alımı için, teklif veren 40'ın üzerindeki kişi bin ila 5 bin lira arasında "fark teklifleri" sunmuşlar.. İhalenin devamı gelecek gibi, tabi "atılan tekliflerin" onayı da, önemli..

***

Eğer ki, devam ve tekliflerin onayında arıza-i durum çıkarsa, demek ki bizlerin günlerdir gündeme getirdiği "kayıt dışı durakların, kooperatiflerin" bu alandaki "tekelleşme" direnci, üstün geldi!..

***

Kaybeden ihaleyi yapan kurum, kazanan plakaları bilahare "üyelere ve vatandaşlara" katlamalı olarak satacak tekeller olacak!… İlk gün ifade ettim; bu iş yakın takibe alınmalı ki, "şeffaflık" salih olsun!…

***

O ÖĞRETMEN AÇIĞA ALINDI!…

Günaydın mı, tünaydın mı, rojbaş mı diyelim!!?.. Her nasıl ifade ediliyorsa, edilsin!.. İlgili ve yetkililer, "işin ciddiyetine" vardılar ki, kısmi de olsa gereğini yaptılar.. Evet, Dicle'deki "rezilliğin, kepazeliğin" sorumlusu olarak gösterilen Öğretmen D.B "açığa" alındı!?..

***

15 kız ve erkek öğrenciyi "ödevlerini kontrol etmek" için yanına çağırıp "tacizde" bulunan öğretmen D.B'nin iddia edilen "rezilliğini" eğer ki kaleme alınmamış olunsaydı… Eğer ki, gazete sütunlarına haber olarak yansımamış olunsaydı.? Eğer ki, "adli ve idari" soruşturma açılması gündem edilmemiş olunsaydı; "mevzu hasır" altı mı kalacaktı?..

***

İyi ki, kamuoyu var.. İyi ki medya var, yazan-çizen var!.. Bakalım, işlemleri süren idari ve adli işlemler, " "nasıl tecelli" edecek!!?… Üstadın ifadesiyle, önemli olan "hakkın tecellisi" gerisi lafı güzaf!…

***

Ancak bir eğitimcinin 15 öğrencisine "cinsel taciz ve istismarla" anılıyor olması; başlı başına "vahimlik" arz ediyor.. Ki "ülkenin yarınları" açısından felaketlerin gelişmesine dair seyrini ortaya koymaya yetiyor da artıyor!..

***

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM

Bu akşam, saat 22.00'de Uzay Haber'de olacak..

Konuğum;

HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu…

Kendisiyle siyasetin sıcak gündem başlıklarını, "irdeleyip" konuşacağız…

Bizlere misafir olmak isteyenleri, ekran başına davet ediyoruz..

Tabi soru ve görüşlerinizi bekleyerek..

Şimdiden, keyifli seyir ve dinlemeler dileğiyle..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ne söylediğine vakıf olmayanın erliğinden ne beklersin!…