Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

YOLSUZLUK VE KAYIRILAN KAYYIM!?

Yolsuzluğun adresi, Büyükşehir Belediyesi..

Kayrılan Eski Kayyım Cumali Atilla..

Sözümün başında ifade edeyim…

"Kim nasıl, ne amaçla, hangi gerekçe ve neye karşılık", yolsuzluk ve usulsüzlükle Atilla'yı kayırıyor, anlamadım gitti?..

Daha önce çok yazdım çizdim..

Ki köşenin müdavimleri bilirler..

Arşivler de açık..

Nice usulsüzlükleri, nice yolsuzlukları, keyfi muameleleri, belediyeyi kimlerin nasıl "çiftlik" gibi kullandığını, kenti "borç" batağına soktuğunu dile getirip durdum!

Ama o zaman, kime dersin!..

"Kim kime, dumduma, kimin eli kimin cebinde" belli olmadığı gibi; "vurgunların" paydaşları da çoktu…

Eee; havuzun içerisinde olup da "çimmemek" mümkün mü?…

***

İşte son deşifre olan, yolsuzluk olayı…

Büyükşehir Belediyesi'nin Otobüs İşletme Müdürlüğü ile Özel Halk Otobüsleri'nin oluşturduğu havuzdan "5 milyon 600 bin lira" civarında para, "çimilirken" tırtıklanmış..

Tabi bu tırtıklama İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişlerce "ortaya" çıkarılan yolsuzluk halkalarından bir tanesi!…

Dönemin İl Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'nun gelen ihbarı değerlendirmesi ve İçişleri Bakanlığından istediği Müfettişlerin sorgulaması neticesinde, olay gün yüzüne çıktı.

Kapsamlı "patlak" veren bir "nitelikli dolandırıcılık vurgunu?!"…

Önceki gün müfettiş raporlarının basına yansımasından sonra inceledim..

Alınan ifadeleri de satır arası geniş bir şekilde okudum..

Çok sayıda kişinin ismi geçiyor?..

Ki ifadeler, "yolsuzluğu" bariz şekilde, aktarıyor..

Kim parayı kimden, nasıl, hangi gün ve ölçülerde almış hepsi; "itiraf" edici bir şekilde, anlatılıyor, ifadesi alınanlar tarafından!…

Kayıt dışı havuzdan büyük vurgun!?..

Doğrusu o tarihte, kısmi olarak olayı aktarmıştım..

Buradan "pis kokular" geliyor diye?..

Ne yazık ki, ilgili ve yetkili zevat kulak tıkadı...

***

Vurgunun kahramanlarından biri, Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Bircan..

O günün Otobüs İşletmeleri Müdürü Berat Can Güven…

Özel Halk Otobüsleri Başkanı..

Ve daha bir çok isimden söz ediliyor!…

2017 ila 2018 döneminde Bircan ve Güven "eksenli" geliştiği deşifre olan yolsuzlukla ilgili hazırlanan dosya, Müfettişlerin raporuna göre Yargıya intikal ettirilmiş durumda!.. Dosya, "yolsuzluk, usulsüzlük, haksız kazanç ve nitelikli dolandırıcılık?" gibi suç nevilerini kapsıyor..

Artık, hükmü ve sonucu yargı belirleyecek..

Ancak dikkatimi çeken, dönemin Kayyımı Cumali Atilla'nın, ki ifade verenlerin müfettişe verdikleri beyanda da dile getiriyorlar…

"Başkan Atilla'nın bilgisi dahilinde bunların yapıldığını sanıyoruz" diyorlar…

Nitekim Güven şöyle diyor..

*Ancak bütün yapılan ödemelere ait işlemleri başta Belediye Başkan vekili Cumali Atilla olmak üzere Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Bircan bilgilerinin olduğundan eminim."

Ama buna rağmen!..

Her nedense; ifadesi alınmış değil..

***

Öncekilerde olduğu gibi burada da büyük bir kayırma, "yolsuzluktan" kendisini sıyırtma gayretini sergileyen bir sonuç var..

Bakalım müfettişlerin raporlarına yansıyan bu vurgunun adli sürecinde, Atilla'ya "hele bi gel, sen ne diyorsun" denilecek mi sorusu merak ediliyor…?

Vallahi denilir mi, denilmez mi onu zaman gösterecek!?…

Ama kamu vicdanında, makam odası, dinlenme salonu, lavabosuna harcadığı 2 milyon liralık "lüksü" ve tabi ki ortaya çıkan yolsuzluk ile usulsüzlükleriyle; "mahkum" edilmiş biri!…

***

Merak ettiğim bir nokta var..

O da, Atilla'ya "siyasi referans" olan, "kapalı kapılar ardından" iş tutarak enva-i işbirliği içerisine giren, siyasi abiler, ardı arkası kesilmeyen çirkin hadiselere tavırları nedir, ne düşünüyorlar?..
Hala aynı noktadalar mı?..
Bir hayıflanma var mı?..

Öyle ya!…

Atilla'yı iştahlı iştahlı "Büyükşehir Belediye Başkan" adayı gösterip, AK Parti'ye "hezimet" yaşatanlar onlar olmadı mı??..

Fatura bize değil, ona kesilsin hesabı!…

Ne diyelim, vakıadan birileri ciddi şekilde ders çıkarması gerekir..

Çünkü, hal-i hazırda Atilla'nın "mahirliğine(!)" kadrosunun "becerikliliğine(!)" rahmet okutan, pabuçlarını dama atan, anlayışı icra eden, belediyelerimiz var!..

Onlar için de "deşifre" olma an meselesi..

Ne diyoruz; zaman en büyük tefsirdir..

***

MEMLEKETTEN VİRÜSÜ TAŞIYORLAR?

Bu da yeni bir "ayrıştırma" aklı gibi!…

Batı illerindeki "vaka sayısı" ve virüsün yayılma nedenini, Güneydoğu'ya bağlamışlar.. Neymiş; "buralarda çalışan işçiler memleketine gidip, döndüklerinde, beraberlerinde virüsü de getiriyorlar?".. 

Yok daha neler?..

Her yönüyle sinsilik kokan bir söylem..

***

Doğrusu akademik ve bilimsel yönde, vaziyet değerlendirilirse!..

Bilakis, Büyükşehirlerde "çalışan, yaşayan" insanların memleketlerine "dönüşleriyle" Doğu ve Güneydoğu'da "vakaların" artışına neden olunduğu, tespit edilen bir gerçek…

***

Nitekim bugün dahi, vaka sayısının en düşük olduğu bölgeler, buralar..

İşte, Sağlık Bakanlığı'nın "günlük" raporu!..

Yani Bölgeden Batı'ya değil, Batı'dan "dönüşler" virüsü her yere yayıyor..

Neyse, "işi bölgesel" tartışmaya da, açmayalım..

Zaten yeterince bela ve musibet var!..

***

BİR TARTIŞIN YA!…

Şu siyasi "kulvarın" yarattığı travmatik hal, yarınlara "tehlike" çanları çaldırıyor…

Enva-i şirretliğe "prim" verici… Sormak gerekmez mi; özellikle, Siyasi Partilere ve liderlerine… Yahu..

Sizin, "siyasi mücadelenizi" anlıyoruz…

Sizin, "fikir ve düşünce aykırılıklarınızı anlıyoruz..

Sizin, kızgınlık, kırgınlık, karşılıklı "gerilimi de" anlıyoruz…

Sizin, iyiye veya kötüye dair "ne olursa olsun" duruşunuzu da anlıyoruz..

Sizin nefreti körükleyen hasutluğunuzu da, anlıyoruz!…

Ama velakin, anlamadığımız nokta!..

Siz neden "bir uzlaşı, bir istişare, bir masa etrafında" buluşmaya yanaşmıyorsunuz..

İşte "bunu" anlamak güç…

Ve ağzınızdan çıkan ilk sözcüğünüz "yarınlar ve nesiller?"…

***

İyi de..

Siz bu hali durumunuz olan "anlayamama" anlayış ve felsefeniz; "yarınlara" sadra şifa vermez..

Bilakis, "nesilleri" birbirine düşman edip, çatıştırır!…

Bakar mısınız, gaflet ve delaletinize!…

İnsan haklarını..

Demokrasiyi..

Hukuku..

Adaleti..

Eşitliği..

Özgürlüğü..

Dilleri, dinleri, inançları, kültürleri dahi "tartışmada" fikir telakisinde bulunmadan bile; "imtina" ediyorsunuz!..

Söylenecek söz!!!..

Siz…

Evet ya sizler ne zaman kendinizle, milletinizle, devletinizle "samimi" olacaksınız..

***

BASIN ÖZGÜR MÜ?..

Dün, "Dünya Basın Özgürlüğü Günü" idi.. Sordular, sizde "Basın Özgür mü" diye… Yanıtım şu oldu?.. Sizce "özgür mü, ya da biz özgür müyüz?" diye, okkalı soruyla yanıt verdim… Yoksa, meslekin hal-i durumun aşine ve biat edici olduğu fikriyatla mı, "afaki" konuşanıydım…! Ki o da bizde, yazmaz!?.

***

BÜYÜKTİMURLA GÜNDEM

Bu akşam saat 23.00'te Uzay Haber ekranlarında olacak…

Konuğum

Sur İlçe Belediye Başkanvekili,

Kaymakam

Abdullah Çiftçi

Sur'u A'dan Z'ye masaya yatırıp konuşacağız..

Başka kanala randevu vermeyin..

Zaten evden çıkamıyorsunuz..

Soru ve görüşlerinizi şimdiden bekliyorum..

Hayırlı seyirler..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu.


Bu Makale 2258 kere okunmuştur.