JENERASYONLARDAN Z KUŞAĞI (1)

Toplum biçimleri, yaşayışlar, kültürlerin ve ortamın değişiklikleri jenerasyonları oluşturur.

Çağ koşulları değiştikçe toplumun kültürel ve zihinsel biçimleri de değişir, sınıflandırmaya tabi tutulur.

Son zamanlarda Z kuşağı (2000 ve sonrası doğumlu olan gençlerimiz) çok konuşulur oldu. Hatta öyle ki sıralamada daha üst katmanlarda X ve Y kuşağının varlığından da yeni haberdar olduk gibi.

X kuşağı 1965-1979’lu seneler arasında dünyaya gelmiş olanları kapsarken, Y kuşağı 1980-1999 doğumluları kapsıyor.

Bu tarihlerin öncesinde ki kuşağı merak ediyorsanız; 1925-1945 arası doğumlulara da gelenekselci kuşak diğer adıyla savaş kuşağı deniliyor.

Sosyal, siyasi, kültürel etkileşimlerden tutun da yeme, içme, giyinme, dönemin kullanılan objeleri, keşfedilen yeniliklere kadar her şey insan yaşamını etkileyip değiştirdiği gibi toplum biçimlerini de değiştiriyor.

Z kuşağına fener tutacak olursak, X ve Y kuşağı ile yani günümüz orta yaş sınıfındakiler ve emekli yaşı gelmiş kitlelerle kültürel kodları apayrı.

Z neslinden önceki jenerasyonlar çok dar alanda büyüdüler.

Ahlak öğretilerinin iyice baskın olduğu ayıpların önemsendiği, internetin laptopların olmadığı, bugüne nazaran üretmeye mecbur bir çağda yaşadılar.

        Günümüz gençleri, öncekilerin mücadeleyle, zorluklarla elde ettiklerine bugün kolayca ve normali buymuş gibi kavuştular.

En önemli hak olan eğitim hakkını bile 30-40 yıl öncekiler evdeki koşulların zorluğu ya da kısır zihinli babaların varlığından dolayı elde edemezken bugün zorunlu eğitim söz konusu.

Dedelerimiz ninelerimiz, çocukken oyuncaklarını tahtadan kendileri yapıyordu,

bugün binlerce plastik oyuncak Z kuşağının odasında ebeveynleri tarafından hazır alınmış vaziyette.

Oyuncağa hasretlik çekmediler, benim de mensubu olduğum Y kuşağının tasoları, bilyeleri vardı sokakta oynardık. Sandviçimiz de ekmek üzerine salçaydı.

Bugünün gençleri bu son kırıntılardan da mahrum kaldı. 4 duvar arasında ya da güvenlikli siteler içerisinde tabletleri var ara öğünleri sandviç.

40 yaşından büyükler, dayatılanı yaptılar, ahlak ve din öğretilerini sorgulamasız kabul ettiler.

Z kuşağının % 70’i ateist. Sorgulayıp araştırıp bu sonuca varsalardı yine mantık süzgecinden geçirmişlerdir diye ‘neyse’ denebilirdi belki. 

Ama sorgulamıyorlar. 3-5 metin okuyup ateist oluyorlar. Çünkü vakitleri yok.

Dahası yeni nesil de sabır yok. En belirgin özellikleri teknoloji bağımlısı olmaları, bu da doğal sonuç mahallede beştaş oynayarak büyümediler.

Bilgisayar, mp3 çalar, i-pod, ve akıllı telefonlarla haşır neşir olduklarından.

İnsana da ihtiyaçları yok aslında. Aşırı bireyselleşmiş bir yalnızlık yaşıyorlar ve bunun farkında bile değiller.

Haa farkında olsalar bir şey mi değişir?  Umurlarında olmaz!

Zorluk görmediler çünkü. (her gencin birtakım sıkıntısı vardır elbette ama eskilere nazaran konfordalar)

Okula gitmek için yol bile yürümediler, servislere bindiler. Zorlanmayan beyin gelişemez.

Edinilen izlenime göre Z kuşağı zorlandığı her durumu kestirip atıyor.

2030- 2040’lara gelindiğinde çalışma hayatının, zorlu vakit alan koşullarını karşılamaya hazır olacaklar mı?

Şimdiki tablo şüpheli.

Materyalist düşüncelere sahip kuşak Z’nin diğer kuşaklardan farkı bilgileri hızlı bir şekilde alıp analiz edebilmeleri.

Bilgisayarları kitaba tercih ediyorlar. Bırakın mektup yazmayı telefondan mesaj yazmak yerine ses kaydı göndererek iletişim kuruyorlar.

Tabi bu biraz da çağın getirisi. Bu tespitler sadece kalemimin ürünü değil yapılan istatistikler.

Yazının devamı haftaya Çarşamba.