KADİM ÖĞRETİ; KIYMET BİLMEK

Sırtüstü uyuyabilmek, ne büyük hayal kambura göre…

Yüzüstü uyuyabilmek, ne tatlı gelir hamile bir bayana göre…

Bir ev satın alıp sitem ettiğimiz krediyi ödeyebilmek işsiz ve maaşsızın ulaşamayacağı nokta…

O bize yetmeyen aylık kazancımız, sorunlarla envai çeşit sıkıntılarımızla gelişememişlik düzeyinde gördüğümüz ülkemiz, Suriyelinin, Afgan’ın, Pakistanlının cenneti…

       Sokaklarda rahatça dolaşabilmek, kendi kararlarımızı kendimizin aldığı bi dünya, yüzyıllar önce Avrupa da uygulanan kölelik sisteminin sonucu prangalara bağlı kölelerin sadece rüyasıydı.

Görebilmenin kıymetini ancak (gözleri görmeyen) âmânın yanındayken anlayabiliriz.

İyi kötü, derme çatma da olsa haneniz varsa geceleri uyuyabildiğiniz, sokaklarda yatan insanlarla aynı duyguları hissetmeniz mümkün değil!

Yaramazlık yaptı diye bağırıp hoyrat davrandığımız çocuklarımız; çocuk sahibi olamamış ailelerin gözünde nankörlüktür yaptığımız.

Öyle ya! İnsanoğlu ulaşamadıklarının delisi, sahip olduklarının nankörü…

İş peşinde koşturmak, yürümek, yatalak hastaya göre ne de mükemmeldir. Kıymet bilin…

Aylak aylak gezene özenir, meşguliyetten başını kaldıramayan işadamı.

Çirkine sormak lazım güzellik nedir? Diye.

Güzel olandan daha etraflıca tanımlar. Önüne her akşam sıcak aş gelen evli erkek, yalnız yaşayan bekarları düşünüp kıymet bilse…

Bugünkü modernist ve pragmatist dünyadan 300 yıl öncesine göz ucuyla bakın (her şeye rağmen) şükür sebebi.

        3 tane elbisesi olanın ‘bu gün ne giysem’ derdi yoktur. Sırayla yıkayıp yıkayıp giyer. Kıymet bilsek!

Belki bir sürü derdimiz var depresyondayız, geçim sıkıntısı çekiyoruz. Hapishanelerde haksız yere, suçsuz yere yatan insanlarla kıyas yaptığımızda o dertlerimiz küçücük görünür.

Aydınlıklarda olan karanlıklarda olanın halini anlasaydı, kimseler karanlıkta kalmazdı! Anlaşılamamasının sebebi sahip olduğumuz soyut somut, maddi manevi değerlerin veya nesnelerin,

Aslında birer lütuf olduğunu görememekten kaynaklanır.

Anne babanıza sımsıkı sarılın, bir sabah uyandığınızda olmayabilirler.

Naifler, naifliğin kıymetini bilmeli öfkeli insanların çalkantılı çetrefilli iç dünyalarına sahip olmadıkları için.

Kıymet bilmek için illa mahrum olmak mı gerekir? Kişilerden, koşullardan, duygulardan ve olgulardan.

Yeri gelir kaybettiğinizin kavgasını bile özlersiniz.

En önemlisi zamanın kıymetini bilmek…

Ellisine merdiven dayamışa sorun, ne çok keşkesi vardır.

Bugün elli derece olan sıcaklıktan şikayet etmektense, yarın güneş doğmayabilir diye düşünmek hararetimizi alır.

     Bakın yığınla ‘çok şükür’ ümüz oldu. Herkesin ama herkesin hayatında şanslı olduğu, artıda olduğu, sahip olduğu kavramlar, olgular, canlılar ve zamanlar var.

Var olanlara sarılıp kıymet bilelim, zamanın tekrarı yok.