EMİRDAĞ LÂHİKASI

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Mânen mâruz kaldığım iki şıklı bir sualin cevabıdır:
Birincisi: ‘’Neden en ziyade senin şahsın hakkında hüsn-ü zan eden ve sana büyük bir makam veren ve Risale-i Nur’la çok kuvvetli irtibatı bulunan ve sen de onları çok sevdiğin halde, hizmet-i Nuriyenin hâricinde senin şahsın ile temaslarını istemiyorsun ve senin hakkında fazla hüsn-ü zan beslemeyeni sohbette tercih ediyorsun, daha ziyade iltifat gösteriyorsun, nedendir?’’
Elcevap: Otuzüçüncü Söz’ün İkinci Mektubunda dediğim gibi: Bu zamanda insanlar, ihsanını, muhtaçlara çok pahalı satarlar. Meselâ: Benim gibi bir bîçareyi, sâlih veya velî zannedip, sonra bir ekmek verir ve mukabilinde makbul bir dua ister. Bu kadar fiat vermekten ise, bu ihsanı istemiyorum, diye hediyelerin adem-i kabulüne bir sebep gösterdiğim gibi; -Risale-i Nur’un has şâkirdleri müstesna olarak- başkaları; beni, büyük bir makamda bilmekle, kuvvetli bir alâka ve hizmet gösterir. Hem mukabilinde, dünyada, ehl-i velâyet gibi nuranî neticeleri ister. Sonra bize hizmeti ile ve alâkası ile mânevî ihsan eder. Böylelerin bu nevi ihsanlarına karşı, istediği fiata sahip olamadığım için mahcup oluyorum. Onlar da ehemmiyetsizliklerimi bildikleri vakit inkisar-ı hayâle uğrarlar, belki hizmette fütura düşerler. Gerçi umûr-u uhreviyede hırs ve kanaatsizlik bir cihette makbuldür. Fakat mesleğimizde ve hizmetimizde -bâzı ârızalar ile- inkisar-ı hayal cihetiyle, şükür yerine, me’yusiyetle şekva etmeğe sebep olur; belki de hizmetten vazgeçer. Onun için mesleğimizde kanaat, daima şükrü ve metaneti ve sebatı netice verdiği için, ihlâs dairesinde, hizmet noktasında çok hırs ve kanaatsizlik gösterdiğimiz halde; neticelerine ve semeratına karşı kanaatle mükellefiz.
Meselâ: Risale-i Nur hizmetiyle Isparta ve civarında binler ehl-i imana fevkalâde kuvvet-i îmaniyeyi te’min etmek olan bu netice, bizim fevkalâde hizmetimize kâfidir. On kutub derecesinde biri çıksa, bin adamı derece-i velâyete sevketse, yine bu neticeyi aşağıya düşürtmez. Nurun hakikî şâkirdleri, bu gibi neticelere kanaat ediyorlar. O büyük kutbun müridlerinin kanaat-ı kalbiyelerini te’min eden üstadlarının fevkalâde makamı ve mes’elelerde hükümleri yerine Risale-i Nur’un sarsılmaz hüccetleri, o müridlerinin kanaatlarından çok ziyade şakirdlerine kanaat verdiği gibi; bu hâlet ve îtikad başkasına da sirayet eder, menfaat verir. O müridlerin kanaatı ise, hususî ve şahsî kalır.
Hattâ ilm-i mantıkda ‘’Kazıye-i makbule’’ tâbir ettikleri; yâni büyük zatların delilsiz sözlerini kabul etmektir. Mantıkça yakîn ve kat’iyyeti ifade etmiyor; belki zann-ı galible kanaat verir. İlm-i mantıkta; bürhan-ı yakînî, hüsn-ü zanna ve makbul şahıslara bakmıyor, cerhedilmez delile bakar ki, bütün Risale-i Nur hüccetleri, bu bürhan-ı yakînî kısmındandır.
Çünkü: Ehl-i velâyetin amel ve ibadet ve sülûk ve riyazetle gördüğü hakikatlar ve perdeler arkasında müşahede ettikleri hakaik-ı îmaniye, aynen onlar gibi Risale-i Nur; ibadet yerinde, ilim içinde hakikata bir yol açmış; sülûk ve evrad yerinde, mantıkî bürhanlarla ilmî hüccetler içinde hakikatü’l-hakaika yol açmış; ve ilm-i tasavvuf ve tarîkat yerinde, doğrudan doğruya İlm-i Kelâm içinde ve İlm-i Akîde ve Usul-id-Din içinde bir velâyet-i kübra yolunu açmış ki; bu asrın hakikat ve tarîkat cereyanlarına galebe çalan felsefî dalâletlere galebe ediyor, meydandadır. Teşbihte hata olmasın, nasılki Kur’ân’ın gayet kuvvetli ve mantıkî hakikatı, sair dinleri, felsefe-i tabiiyenin savletinden ve galebesinden kurtarıp onlara bir nokta-i istinad oldu, taklidî ve aklın haricindeki usullerini de bir derece muhafaza etti.
Aynen öyle de: Bu zamanda onun bir mu’cizesi ve nuru olan Risale-i Nur dahi, felsefe-i maddiyeden gelen dehşetli dalâlet-i ilmiyeye karşı, avâm-ı ehl-i îmanın, taklîdî olan îmanlarını, o dalâlet-i ilmiyenin savletinden kurtarıp, umum ehl-i îmana bir nokta-i istinad ve yakın ve uzaklarda olanlara dahi, saptedilmez bir kal’a hükmüne geçmiştir ki; bu emsalsiz dehşetli dalâletler içinde, yine avâm-ı mü’minin îmanını, şüphelerden ve İslâmiyetini, hakikatsızlık vesveselerinden muhafaza ediyor.
Devam edecek