EMİRDAĞ LÂHİKASI
Ahmed yaratılmış o büyük Nur-u Ehadden
Her zerrede nurdur, o ezelden hem ebedden
Bir nur ki odur hem yüce hem lâyetenâhi
Ol Fahr-i cihan Hazret-i Mahbûb-u İlâhî
Parlattı cihanı bu güzel Nur-u Muhammed (A.S.M.)
Halkolmasa, olmazdı bir zerre ve bir ferd.
Ol nuru ânın, her yeri her zerreyi sarmış
Baştan başa her dem bu kesif zulmeti yarmış.
Bir nur ki odur sâde ve hem lâyetezelzel
Âri ve brî cümleden üstün ve mükemmel.
Bir nur ki bütün zerrede ancak o nümâyân,
Bir nur ki verir kalblere hem aşk ile îman.
Bir nur ki eğer olmasa ol nur hele bir an,
Baştan başa zulmette kalır hem de bu ekvan.
Bir nur ki değil öyle muhat, hem dahi mahsur
Bir nur ki eder kalbi de pürnur, çeşmi de pürnur.
Bir lem’adır andan, şu büyük şems ve kamerler.
Hep işte o nurdan bu acâvin koca âlem,
Halk oldu o nurdan yine Cennetle Cehennem.
Şek yok ki o nurdur okunan Hazret-i Kur’ân..
Ol nur-u ezel hem sebeb-i hilkat-i insan..
Herşeye odur mebde’ ve asıl ve esas hem,
Ondan görünür nev-i beşer böyle mükerrem.
Bir zerre değil, bahr-i muhit o bahr-i münirden,
Hem nasıl beşer hiç kalıyor hepsi de birden.
Şek yok ki cihan, katre-i nurundan o nurun,
Şek yok ki bu can, zerre-i nurundan o nurun.
Sönsün diye üflense, o derya gibi kaynar,
Söndürmeğe hem kimde aceb zerre mecâl var.
Söndürmeğe kalkmıştı asırlar dolu küffar
Kahreyledi her hepsini ol Hazret-i Kahhâr.
Hep sönmüş asırlar, yanıyor sönmeden ol
Tarihe sorun, kimdir o nur, hem kimmiş menfur.
Alnında yanan Nur-u Muhammed’di Halîl’in
Yetmezdi gücü, bakmağa her çeşm-i alîlin.
Görseydi Resûlün o güzel nurunu, Nemrud
Yakmazdı o dem, nârını ol kâfir-i matrud.
Bir sivrisinek öldürüyor o şâh-ı cihânı, (!)
Atmıştı Halil’i âteşe çünkü o canî.
Bir perde açıp söyledi Hak gizli kelâmdan,
Ol âteşe bahseyledi hem berd u selâmdan.
‘’Dostum ve Resûlüm yüce İbrahimi, ey nâr!
At âdetini, yakma bugün, sen onu zinhar!’’
Bir gizli hitap geldi de ol dem yine Haktan
Bir abd-i mükerrem dahi kurtuldu bıçaktan.
Ol nurdan için Yûnus’u hıfzeyledi ol hût,
Ol nur ile kahreyledi hem kavmini ol Lût.
Ol hüsn-ü cemâl, eyledi âlemleri hayran
Nerden onu bulmuş, acaba Yûsuf-u Ken’an.
Hikmet nedir, ol derdlere sabreyledi Eyyûb,
Hem sırrı nedir, Yûsuf için ağladı Ya’kub.
Öldükçe dirildikçe neden duymadı bir his,
Ol namlı nebi, şanlı şehid Hazret-i Cersis.
Devam edecek