EMİRDAĞ LÂHİKASI II

Şark Üniversitesi’nin bir nevi programı olmaya lâyık üssü’l-esas dersi ise, Kur’an-ı Hakim’in hakaik-ı îmaniyesini tefsir eden ve bütün mes’elelerini, fünun-u akliye ile ve delâil-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve ma’kulâtla ders veren Risale-i Nur’dur ki; yeni asrın üniversitelerinde ve mekteblerinde okutulmaya şayandır.

Risale-i Nur, şarkî Anadolu’da yer yer kurulmuş ve yüzyıllardan beri o havalide mânevi âb-ı hayat menba’ları vazifesini görmüş bulunan medreselerinin ve üstadlarının bir talebesi vasıtasıyla zuhur etmiştir ki; bu son münevver meyveler ile o muhterem üstadlar, yeniden vazife başına geçip vazife-i tenviriyelerini ve hizmet-i Kur’âniyelerini bu sûretle cihan-şümûl bir vüs’ate inkılab ettirmelerini bütün ruhumuzla ümid ve rahmet-i İlâhiyeden temenni ve niyaz ediyoruz. Bu duamıza zaman ve zeminin şerait-i hayatiyesi ve musalemet-i umumiyenin lüzumu da “Âmin, âmin” diyor ve diyecektir.

Evet, Şarktaki ilim ve irfan faaliyetinin bir semeresi ve netice-i külliyesi olan Risale-i Nur, şark darülfünununun İslâmiyet noktasında bir programı olması hasebiyle İslâmiyete, bu millete ve âlem-i İslâma hizmete çalışanları şiddetle alâkadar etmektedir. Ve şimdi Amerika’da ve Avrupa’da Nur risalelerini istemeleri ve oralarda intişarı bu müddeamızın fevkalâde ehemmiyetini gösterir.

Mustafa Sungur

* * *

Yazıları beş vecihle iftira ve yalan olduğunu gördüğüm bir gazeteyi bana okudular. Böyle iftiraların hem Isparta’ya, hem neşredenlere büyük zararı var.

Birinci Yalan: Nur Risalelerini okuyanlara mürid ve tarikat diye beni tarikat dersi vermekle ittiham ediyor. Halbuki beni tanıyanlar biliyorlar ki: Mahkemelerde de sabit olduğu gibi; ben tarikat dersi değil, imanın, Kur’an’ın hakikatlarını ders veriyorum. Dersimi dinleyenlere Nur Talebesi denir. Mesleğimiz tarikat değil, imanın hakikatlarıdır.

İkinci Yalanı: İftira eden gazete başka bir gazeteyi kendine teşrik etmekle bâzı yanlış tabirler karıştırmasıyla diyor ki: “Eğridir gençleri Said ve müridleriyle mücadeleye başladılar.” Kat’iyyen bunun aslı olmadığını bütün Isparta ve Eğridir gençleri biliyorlar. Hatta Isparta ve Eğridir gençleri bunu işittikleri vakit hiddetle protesto ediyorlar. Yalnız Ankara’da bulunan Eğridirli genç olmayan bir adam, otuz sene evvel benimle görüşmesini az tenkidkârâne yazmış. Buna “Gençler mücadeleye başladılar” namını vermek ne kadar zâhir bir yalandır, Halbuki kim olursa olsun bütün gençlere karşı daima kardeş nazarıyla bakıyorum. Bana yahut talebelerime karşı Isparta ve Eğridir’de hiçbir gencin mücadelesini işitmemişim.

Üçüncü İftirası: O iftira eden gazete başka birisinin diliyle diyor ki: “Said ve müridleri gizli siyaset çeviriyorlar. Emniyeti bozmak tarzında nizamatı değiştirmeye çalışıyorlar.”

Bunun yalan olduğuna yirmisekiz senede beş mahkeme beraet vermesiyle  gösteriyor ki: Siyasetle hiçbir alakam yok. Ve hiçbir emare bulunmaması bunun ne kadar iftira olduğunu gösteriyor. Hatta otuzbeş seneden beri siyasetten çekildiğimi bütün dostlarım biliyorlar. Bu hakikat mahkemeler tarafından da sabit olmuştur.                      

Devam Edecek