EMİRDAĞ LÂHİKASI II

Bir tarafta komünizm gibi din, ahlak ve an’ane aleyhinde olup pek müthiş bir tahribatla yarı Avrupa’yı, Çin’i istila eden, umum dünyaya karşı müfsid, yırtıcı rejim-i küfrisine mukabil, milletler, devletler mabeyninde tedbir aldıran ve bununla beraber harici, gizli ifsad komiteleri de bu vatan aleyhinde müthiş bir herc ü merce çalıştıkları bir zamanda biz ouz senelik pek halis ve tesirli geniş bir hizmeti ibraz edere ve üstadımız said nursi’nin eserleri olan risale-i Nur nüshalarından yüzbinlerinin itişarıyla ve yüzbinleri geçen okuyucularının  hüs-ü halinin göstererek ve zabıtaca Nur talebelerinden asayiş aleyhinde bir tekinin gösterilmemesini şahid tutarak deriz ve kat’iyyen sabittir ki, Risale-i nur o tahribatç cereyanı durduran Kur’ani ve imanı bir sedir. İnsaflı zabıta ehli debu tahakkuk etmiş hakikata şehadet ediyorlar.

İman hizmetinin manevi, uhrevi faidelerinden kat-ı nazar, dünyevi, millete ait mühim bir fidesini vaktiyle üstadımız şu süretle ifade etmiştir ki, zaman bunun ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. O zaman demiş:  “şimdi bu memleketin, bu vatan ve milletin saadet-i hayatiye ve ebediyesi noktasında iki müthiş cereyan var:

Birincisi: Şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanın bu vatın manevi istilasına karşı Kur’an hakikatları ve imanın nurlarıyla mukabele etmektir. Çünkü o dinsizlik cereyanı manevi tahribat nev’inden olduğundan karşısında bir manevi mukabele olmalıdır. Hakaik-ı Kur’aniyenin lemetı olan Risale-i Nur manevi tamirci bir atom bombası olarak bu dalalet cerayanına mukabele edebilir ve etmiştir.

İkinci: Bin seneden beri İslamiyetin kahraman bir ordusu ve bayraktarı olan Türk Milletin; alem-i islamın adavetini izale etmek, Türkler yine eskisi gibi islamiyetin kahramanıdırlar kanaatını verdirmektir. Bu suretle dörtyüz milyon hakiki kardeşleri bu millete kazandırmakla saadet-i hayatiyesine en ehemmiyetli bir hizmeti ifa eylemektir ki, Risale-i  Nur iman hakikatlarını bu vatanda neşrederek bu azim faideyi fiilen göstermiştir.

Risale-i nur’un bir talebisi evvelce elinde Nur Risaleleriyle ve  oradan çıkardı ve mev’izelerler şark hudut bölgesinde Rusların o zaman o havalideki propagandalarını durdurmuştu. Bu suretle bir tek talebe bir ordu kadar vatana, millete ve asayişe hizmet etmiştir. Risale-i Nur’un gaye ve maksadı tamamen uhrevi ve rıza-yı ilahi dairesinde imana hizmet etmek olduğundan, netice verdiği sair dünyevi iyilikler dolayısıyla, hayatı içtimaiyeye ait bir faidesidir.

2-Otuz-kırk seneden beri inzivada tecrid, hastalık ve hapis gibi sebeplerle zaruret olmadıkça insanlarla görüşmeğe tahammülü olmadığı için hariçten gelen dostlarını daime hatırlarını kırarak onları geri çevirmesi ve akşamdan ertesi günün sabahına kadar hizmetçileri dahi yanına kabul etmemesi öyle bir bir hakikattır ki, bu kadar zahir ve gözle görünen bu hakikat karşısında başka bir söz söylemeğe lüzum yoktur. Üstadımız Said Nursi’nin eskiden beri bir fıtrı seciyesidir ki, inziva ve insanlarla zururet olmadıkça görüşmemek bir düstur-u hayatı olmuştur. Hatta hayatta kalan tek bir kardeşini dahi yakın bir şehirde iken otuz seneden beri görmediği halde görüşmek için yanına çağırmıştır.

Devam Edecek