EMİRDAĞ LÂHİKASI II

Hem hizmetçileri de akşamdan ertesi gün sabaha kadar şiddetlir bir zaruret olmadıkça odasına girememektedirler. Şiddetli hastalığı ve görüşmeğe tahammülü olmaması sebebiyle hariçten gelen çok asayiş noktasında Risale-i Nur’la pek ehemmiyetli harika hizmeti sabit olan Üstadımız bütün hali mahkemelerce medar-ı tedkik olmakla hiçbir hali zabıtaca gizli kalmadığından, bazı gizli dün düşmanlarının onun hakkındaki uydurmalarıyla otuz senelik bir müşadeheye dayanan müsbet kanaati bozmamak, hukuk-u umumiyeyi te”mine çalışanların vaziferi iktizasıdır.

3- Üstadımız hastadır, hatta cumaya dahi çıkamamaktadır. Ara sıra hava almağa pek ziyade muhtaç  oluyor.  Bu sebepten pek nadir olarak kendine mahsus bir  odası bulunan ve  otuz sene evvel on sene ikamet ettiği Barla köyüne gider, bir müddet kalır, gelir. Bazan da burada yaz mevsiminde insanların bulunmadığı, şehrin haricindeki mahallere giderek iki-üç saat teneffüs eder gelir, ihtiyarlığı, hastalığı dolayısıyla yayan yürüyememekte olduğundan ve halkın hürmetkar vaziyetiyle rahatsız etmemesi için bu basit gidip – gelmeyi otomobil ile yapar. Bunun haricinde hiçbir köye, meskün hiçbir mahalle, hatta  otuz senelik dostları bulunan yerlere dahi mezkur sebeplerle gitmiyor. İşe hal ve vaziyet bundan ibarettir. Hakikat-ı al de budur.

Hizmetinde bulunan                       

Tahiri, Zübeyir  

HAŞİYE: Çok yerlerde neşredilen ve müddeinin huzursuzluk ittihamının ademini gösteren ve Ankara Emniyet Umum Müdürlüğüne verilen bir hakikattır.

Nur Talebeleri Asayişçidirler

Asayişi muhafaza ettiklerinin delil-i kat’isi şudur:Altı vilayetin altı zabıta dairesi, altıyüz bin talebelerin yirmisekiz sana zarfında haksız muamelelere maruz kaldıkları halde hiçbir vukuatlarını kayd edememeleri; hatta Afyon Savcısının asayiş ittihamına mukabil Üstadımız demiş:“Bu yirmisekiz senede bir tek vukuati gösterebilir misiniz?Madem gösteremediniz, nasıl bu ittihamı ileri sürüyorsunuz?Yalnız küçük bir talebenin başka bir mes’eleden küçük bir vukuatından başka ve altıyüz bin talebeden hiçbir vukuatları olmadığı kat’i isbat eder ki, âsâyişi Nur Talebeleri muhafaza ediyorlar”diye Afyon’da savcıya demiş ve susturmuştur.

Aziz Kardeşlerim!

Bu defa motorlu kayık içinde Eğridir’den Barla’ya giderken denizin dehşetli, emsalsiz fırtınası Leyle-i Kadir’deki dehşetli hastalık gibi zahmet noktasını kaldırıp büyük bir rahmete vesile olduğunu sizlere müjde veriyorum. Altı arkadaş ile beraber şehid olmak, yedi ihtimalden altı ihtimal ile deniz bize geniş bir kabir olmak için zemin hazırlandı. Fakat o hal altında mükerrer tecrübelerle yağmurun Risale-i Nur’la alâkadarlığı ve şimdi çok zamandır yağmura şiddetli ihtiyaç olduğu bu zamanda Risale-i Nur’un gizli düşmanlarının tehlikesinden ve geniş planından kurtulmasına bir işaret olarak o dehşetli haletimiz bir sadaka-i  makbule hükmüne geçtiği remziyle o rahmet-i İlâhiden gelen emr-i Rahmaniyi imtisalindeki iştiyak ile yağmurun bir annesi olan bu deniz, o rahmete dair emr-i İlahiyi gayet heyecanla ve iştiyak ile, acelelik ile getirmek için, bir şafkat tokadı nev’inden Nur Talebeleri olan bizim başımızı tokat ile yüzümüzü ve gözümüzü yağmurla okşadı.

Devam Edecek