EMİRDAĞ LÂHİKASI II
Aziz, Sıddık, Vefadar, Fedakâr
Kardeşlerim!
Evvelen: Bütün ruh u canımla fevkalâde nuranî hizmet-i îmaniyenizi tebrik ederim.
Saniyen: Ankara’da dindar Ahrarlar’ın kongresinde beni Diyanet Riyâseti dairesinde bir vazife ile tavzif etmeyi hararetle istemelerine ve Medresü’z-Zehranın Nur talebelerini, bu mes’elede bana kabul ettirmekte vasıta yapmalarına karşı derim: O toplantıda bu teklifi yapan meb’uslara ve dindar arkadaşlarına çok teşekkür ve çok selâm ve muvaffakıyetlerine çok dua ederiz. Fakat ben ziyade zaif ve şiddetli hasta ve ihtiyar ve kabir kapısında ve perişan olduğumdan, o kudsî vazifeyi yapmağa iktidarım olmamasından benim yerimde Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi, benim bedelime Nur şâkirdlerinin has ve hâlis ve İslâmiyetin hakikî fedakârlarının şahsiyet-i mâneviyesi, o kudsî vazifeyi şimdiye kadar gayr-ı resmî perde altında yaptıkları gibi, inşâallah resmî bir sûrette dahi yapabilecekler. Onlara havale ederiz…
Duanıza muhtaç kardeşiniz
Said Nursî
* * *
[İmanın dünyada dahi bir nevi Cennet lezzetini benim hayatımda te’min ettiğine dâir.]
Ben dokuz yaşımdan beri şefkatli vâlidemi görmediğimden sohbetinde bulunamadım. O hürmetli muhabbetten mahrum kaldığım ve üç hemşiremi de onbeş yaşımdan sonra göremediğim, Allah rahmet etsin vâlidemle beraber berzah âlemlerine gittikleri için dünyanın çok zevkli, lezzetli olan uhuvvetkârâne sohbetlerinden, merhamet ve hürmetten mahrum kaldığımdan ve üç kardeşimden iki kardeşimi elli seneden beri görmediğimden (Allah onlara rahmet etsin) öyle kıymetdar, dindâr, âlim iki kardeşimin sohbetinden, hürmetkârâne muhabbet, merhametkârâne şefkatteki sürurdan mahrum kaldığımdan bu dünyada Risale-i Nur’un imanda Cennet çekirdeği bulunduğunu gösterdiği gibi, bugün dört fedakâr hizmetimde bulunan mânevî evlâtlarımla bir seyahat ettiğim zaman îmandaki Cennet çekirdeğinin bir zerreciği kat’iyyen ruhuma ihtar edildi.
Ömrümde mücerred kaldığımdan dünyada çocuklarım olmamasından, çocuklara karşı şefkatkârâne zevklerinden, memnuniyetlerinden de mahrum kaldığım ile beraber bu noksaniyeti hissetmiyordum. Bugün dört yarama mukabil, Cenâb-ı Hak gayet zevkli bir mânayı ihsan etti. Üç cihetle tedavi etti.
Birincisi: Risale/i Nur’da beyan edilen hadîs-i şerifteki sırriyle, ihtiyar kadınların Risale-i Nur cihetinde hârika istifadeleri ve zevk-i ruhanîleri merhume vâlidemin merhametkârâne hususî şefkatinden gelen lezzete mukabil küllî ve umumî bir surette binler vâlideleri rahmet-i İlâhiye bana ihsan ettiği gibi, üç merhume hemşirelerimin şefkatkârâne, kardeşâne sevinç ve sürurlarına bedel, yüzbinler genç hanımları bana hemşire nev’inde Risale-i Nur cihetiyle verip duâları ile ve Nurlarla alâkadarlıkları ile hemşîrelerim yüzünden kaybettiğim üç fâide yerine binler fâide-i mânevî ve sürur-u ruhî ihsan etmiş. Bu ikinci kısmın hakikat olduğuna çok delil ve emareleri var, kardeşlerim biliyorlar.
Devam Edecek