Emirdağ Lahikası
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Hadsiz şükür olsun ki; Isparta tam bir Medresetü’z-Zehra ve Câmiü’l-Ezher olacağını ve olmaya başladığını, kahraman talebelerinin bu ağır şerait altında sarsılmadan faaliyetleri isbat ediyor. Diyanetçe ve Kur’ân ve Risale-i Nur’a müştakane çalışmaları, hattâ Ali Köyünde, Alilerin gayretiyle çok çocukların talebeliğe girmeleri ve diğer bir köyün umum gençleri gece de Kur’ân’a çalışmaları ve camiler cemaatle dolmaları, Nur şâkirdlerinin çektikleri bütün sıkıntıları hiçe indiriyor.
Saniyen: Fevkalâde sadakat ve alâka taşıyan Halil İbrahim’in bu dördüncü şehnâmesi, benim Nur’a hâdimliğim noktasında haddimin pek fevkındeki târifnamesi gerçi çok güzeldir; fakat Risale-i Nur’dan ziyade benim şahsıma baktığı cihetiyle, şimdilik size göndermedim, tadilden sonra gönderilecek. Hem ona, hem onun rüfakalarına bilhassa selâm ederiz.
Sâlisen: Siz, bana karşı suikastlara merak etmeyiniz.. belki bir cihette memnun olunuz ki; Risale-i Nur ve şâkirdleri yerinde, benim cüz’i ve vazifesi bitmiş olan şahsıma hücum ediyorlar, tâzib ederler. Bu günlerde, buranın büyük memurları, çekinmeyerek, bâzıları demiş: ‘’Said’in vücudu ortadan kalkmalı’’ hadisesi var. İşte gizli düşmanlarım, bunun gibi, bu fikirlerinden istifade ederek, mutemed hizmetçilerimi dağıtmakla fırsat bulup beni zehirlediler. Ve bu gibi memurlardan kuvvet alıyorlar. Fakat hıfz ve inayet-i İlâhiye, bu suikastleri de akîm bıraktı. İnşâallah, daima inayet, himayet edecek, bütün plânlarını akim bıraktı, bırakacak.
DAHİLİYE VEKİLİ İLE HASBİHALDEN BİR PARÇADIR
Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulmayan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyika hedef olmuşum. Şöyle ki:
Hem, şiddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden hasta;
Hem gayet zaif, yetmişbir yaşında ihtiyar; hem kimsesiz, acınacak bir gurbette;
Hem sako, hem fanilâ ve pabucunu satmakla maişetini temin eden fakîrulhal;
Hem yirmibeş sene münzevî olmasından, binden ancak tam sâdık bir adam ile görüşebilen bir merdümgiriz, mütevahhiş;
Hem, yirmi sene hayatını ve eserlerini üç mahkeme ve ANkara ehl-i vukufu inceden inceye tedkikten sonra bil’ittifak beraetine ve eserleri vatana, millete zararsız olarak menfaatli olmasına karar verilmiş bir mâsum;
Hem Eski Harb-i Umumîde ehemmiyetli hizmet etmiş bir evlâd-ı vatan;
Hem şimdi bu milleti, bu vatanı, anarşilikten ve ecnebi ifsadlarından kurtarmak için, meydandaki tesirli âsâriyle bütün kuvvetiyle çalışan bir hamiyetperver ve mahkemede yetmiş şahidle isbat edildiği gibi, yirmibeş senede bir gazeteyi okumayan, merak etmeyen ve yedi sene Harb-i Umumîye bakmayan, sormayan, bilmeyen ve eserlerinde kuvvetli delillerle siyasetten bütün bütün alâkasını kestiğini isbat eden ve dünyanıza karışmadığını adliyeleriniz resmen itiraf ettiği bir zararsız adam;
Hem âhiretine ve ihlâsına zarar gelmemek için şiddetle teveccüh-ü âmmeden kaçan ve kardeşerinin onun hakkındaki hüsn-ü zanlarından ve medihlerinden çekinen, beğenmeyen bu bîçare Said’e; başta Dâhiliye Vekili olan sen, Afyon Valisini ve Emirdağ zâbıtasını musallat edip, her gün bir ay haps-i münferid azâbını çektirmek ve tecrid-i mutlak içinde tek başiyle bir haps-i münferidde durmağa mecbur etmek, hangi maslahatınız iktiza eder? Hangi kanun bu dehşetli gadre müsaade eder diye, hukuk-u umumiyeyi muhafaza eden adliyenin yüksek dairesi vasıtasiyle dahiliye vekiline beyan ediyorum.
Zulmen bütün hukuk-u medeniyeden ve insaniyeden ve yaşamak hakkından mahrum edilen
Said Nursî
Devam Edecek