Emirdağ Lahikası
Atabeyli Alîl (kötürüm) Ali Osman’ın yazdığı uzun mektubu ve Asâ-yı Mûsa Risalesi ve Nurların neşrinde cidden tesirli çalışması ve hizmet-i Nuriyede çok çalışkan Çilingir Ali ve dayısı Hasan’ın ona yardım etmesi ve mübarek hülyaları ve tevafukları bizleri ferahlandırdı. Eğirdir kasabasını bana ziyade sevdirdi. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn onlardan razı olsun.
BİR DERECE MAHREMDİR
Geçen kışta bana karşı suikastların, inayet-i İlâhiye ile ve duanızın yardımiyle gelen sabır ve tahammülüm neticesinde akîm kalan plânı pek geniş bir tarzda olduğuna delil ise; bu yakında Reisicumhur, Afyon’da demiş: ‘’Bu vilâyette din cihetinde bir karışıklık çıkacağını zannederdik..’’
Demek, gizli komite beni sıkıştırmakla bir hadise çıkarmak istiyordular. Bir ecnebi müdahelesi hesabına ve müslümanlar ve vatan zararına, bütün bütün kanunsuz ve keyfî bir tarzda, damarıma şiddetle dokunan ihanetler ve sıkıntılarla tâzipleri, onlara dünyada tam zarar, âhirette cehennem ve sakar; ve bize, dünyada mükemmel sevap ve zafer; ve âhirette, inşâallah cennet ve âb-ı kevseri kazandırır. Demek bu gizli plânı heyet-i vekile ve reis hissetmiştiler ki; buralarda umum me’murlar, hattâ vali ve kaymakam, zâbıta benimle görüşmekten kaçıyor ve ürküyordular. Ben de hayret ederdim. Fakat, elimizde yalnız Nur bulunduğunu ve siyaset topuzu bulunmadığını zerre kadar aklı bulunanlar anladılar.
Gariptir ki, en ziyade lehime çalışması lâzım olan bazı vazifedarlar, aleyhimde istîmal ve istihdam edildi. Nurcular, çok ihtiyat ve dikkat ve temkinde bulunmaları lâzımdır. Çünkü, mânevî fırtınalar var; bâzı dessas münafıklar her tarafa sokulur. istibdad-ı mutlaka dinsizcesine taraftarken, hürriyet fırkasına girer; tâ onları bozsun ve esrarlarını bilsin, ifşa etsin.
Hem Salâhaddin’in, Asâ-yı Mûsa’yı Amerikalıya vermesi münasebetiyle deriz:
‘’Misyonerler ve Hıristiyan ruhanîleri, hem Nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, herhalde şimâl cereyanı; İslâm ve İsevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avâma müsaadekâr ve vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile, burjuvaları avâmın yardımına dâvet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.’’ Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım.
Said Nursî
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Çok ehemmiyetli mektuplarınıza bir tek muhtasar cevaba mecburiyetim var.
Evvelâ: Sualleri, çok nurlu hakikatların zuhuruna vesile olan Re’fet’in, hem mâsumlara Kur’ân ve Nurları ders vermesi, hem kendisi Nur Lem’alariyle meşgul olması, hem tashihatta bana ve Husrev’e yardım etmesi, hem İstanbul’da Asâ-yı Mûsa’nın insaflı âlimlerin ellerine geçmesine çalışması, çok şâyân-ı tebriktir. Ve yeni sualine şimdi cevap verilmez, daha zamanı gelmemiş.
Kahraman Burhan’ın serbest fırkasının reisine verdiği cevap güzeldir. Evet, Nurcular, siyasetlerle alâkaları olmaz. Yalnız îman hakikatleriyle bütün hayatları bağlıdır. Şimdiye kadar gizli komiteden, siyaseti dinsizliğe ve zındıkaya âlet edenler, istibdad-ı mutlakla Nurcuları ezdiler. İnşâallah, bir sebep çıkar (Haşiye: Demokrat çıktı, bir derece kırdı.) o istibdadı kıracak, mâsum ve mazlum Nurcuları kurtaracak. Fakat çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkınde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tâbi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. Fakat siyaset hesabına değil; belki Nurların intişarı ve maslahatı hesabına bâzı kardeşler; Nurlar nâmına değil; belki kendi şahısları namına girebilir.
Devam edecek