Emirdağ Lahikası

Saniyen: Bu çeşit kazaların bir sebebi: Beşerin çirkin bir hatâsı bulunmasından, bu Ramazan-ı Şerifin hürmetini ve kıymetini muhafaza etmek ve Nurları himaye etmeye, her yerden ziyade Nurların menbaı ve medresesi olan Isparta borçludur ve vazifesidir. Ve sefahetlere karşı şeair-i İslâmiyeyi muhafaza etmekle mükelleftir.

Hem mesela beyanında ‘’Bu hitab zâhiren Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma müteveccih ise de, zımnen hayata ve zevilhayata râcidir.’’ fıkrası, tâdile muhtaçtır. Çünkü: Küllî hakikat-ı Muhammediye (A.S.M.) hem hayatın hayatı hem kâinatın hayatı, hem ism-i âzamın tecelli-i âzamının mazharı ve bütün zîruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gayet-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından, o hitab, doğrudan doğruya ona bakar. Sonra hayata ve şuura ve ubûdiyete onun hesabına nazar eder.

Hem meselâ: Felsefeye temas eden bâzı cümleler, ‘’Mürur-u zamanla kabuk bağlamış, sonra toprağa inkılâb etmiş, sonra nebatat husule gelmiş, sonra hayvanat vücuda gelmiş’’ gibi tâbirlerler, îcad ve hilkat-i İlâhî noktasında felsefîdir ki, Risale-i Nur’un san’at ve îcad-ı İlâhî cihetindeki beyanatına münasip düşmüyor.

Kardeşim Abdülmecid! Her ne ise, bu küçücük kusurla beraber sen, haşir hakkında, Nurun emsalsiz hüccetlerinden tam ve mükemmel bir ders alıp, eski Said’in mümtaz bir şâkirdi olduğun gibi; inşâallah Risale-i Nur’un dahi mükemmel bir şâkirdi ve dikkatli bir muallimi olacağına kuvvetli bir hüccettir. Ben müsaid bir vakitte bâzı kelimeleri ya ıslah ve ta’dil ederek ‘’Haşir Mes’elesine Bir İzahlı Hâşiye’’ namında ‘’Lâhika’’ya dercetmek için senin gibi Nurdan tam ders alanlara göndereceğim. Sen evlâdlarınla beraber Fuad, her gün dualarımda ve mânevî yanımda bulunuyorsunuz. Ve senin şimdi vazife-i resmiye cihetiyle çocuklara Kur’ân-ı Azîmüşşânı okutmanı bütün ruh u canımla tebrik ediyorum. Bin Bârekâllah derim.

Hem civarınızda, hem memlekette bütün dost ve akrabalara selâmımı tebliği ediniz. Şimdi Zülfikar Mu’cizat ve Asâ-yı Mûsa Mecmuaları teksir makinesiyle iki merkezde tab’edilmesinden sen bütün kuvvetinle ve tashih cihetinde güzel kalemin ile ve dikkatli ilmin ile tam alâkadar ol.

Kardeşiniz

Said Nursî

Re’fet ameliyat oldu mu? Ne haldedir? Merak ediyorum. Ona, çok dua edildi. Savalı kahraman Ahmed’in kerimesi Hatice’nin yazdığı Asâ-yı Mûsa Mecmuası’nı kahraman Tahirî, İstanbul’da birisine emaneten bırakmış. O nüsha hanımları Nurculuğa teşvik ettiği için zayi olmasın. Muattal kalmışsa, lüzum kalmamışsa bana gönderilsin.

Ramazanını, leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı tebrik ederim. Kastamonu’da iken nasıl her gün dualarımda ve mânevî kazançlarımda Nurun has şâkirdlerinden Asiye, Ulviye, Lütfiyeler, Zehralar, Şerifeler, Hacerler, Necmiyeler, Nimetler, Aliyeler hissedar olmak için mânen yanımda bulunuyordular; aynen şimdi de öyledirler.

Ben sizleri unutmuyorum. Hattâ bu günlerde birden Ulviye, Lütfiye’yi merak ettim. İkinci gün, ikisinin de mektuplarını, hediyelerini aldım; bunların sadakatlarına bir emare oldu. Eskiden beri âdetim hediyeleri kabul etmemk ile beraber; sizin cübbe ve yeleğinizi bu geceki Leyle-i Kadirde giyip Asiye ile beraber Kastamonu’daki bütün Nur şâkirdleri nâmına kabul ettim. Fakat kaideme muhalif olmamak için ona mukabil, Emin’de bulunan risalelerimden Lütfiye, Ulviye istediklerini alsınlar; veyahut benim hesabıma Mehmed Feyzi ve arkadaşları onların beğendiklerini yazsınlar.             

Devam Edecek