Emirdağ Lahikası
Madem Rehber’i bahane edip, böyle hiç hatıra ve hayale gelmeyen bir evham ile ittiham ediliyorum. Ben ve kardeşlerim Rehber’in hakikatı ile, hem îmanımızı, hem ahlâkımızı tehlikeden kurtardığımız için deriz ki: Rehber onbeş sene evvel te’lif edilmiş, üç defa tab’ ile binler nüshası ve el yazısı ile on binler nüshası bu vatanda iştiyak ile okunmak suretinde intişar ettiği halde, yüzbin adam okuyucu hiç kimseden muvafık, muhalif, dindar, dinsizden hiç birisi dememiş “ondan zarar gördük” veya “vatan ve millete zararı var” işitmedik. Öyle bir zarar olsaydı, bu ehemmiyetli bir mes’ele olduğu için intişar edecekti. Halbuki bundan yüz bine yakın şâhid gösteririz ki, biz ondan îmanımızı kurtardık, seciye-i milliyemizi onunla düzelttik, istifade ettik diye yüz bin şâhid bu dâvamıza lüzum olsa göstereceğiz.
Acaba bir adamın on hasenesi olsa, bir küçük yanlış nazara alınmadığı halde, böyle yüz bin hasene ve faide sahibi bir eserin vehmi, asılsız bir kusur tevehhümüyle medâr-ı mes’uliyet olabilir mi? Hiç, dünyada hayat-ı içtimaiyeye temas eden hiçbir kanun böyle bir hâle suç diyebilir mi?
O eseri tedkik eden ulûm-u İslâmiye ve diniyeye mâlik olmayan ehl-i vukufun suç unsuru diye gösterdikleri:
Birincisi: “Lâikliğe aykırıdır, dini siyasete âlet ediyor.”
Halbuki müellifi otuz beş seneden beri siyaseti terk edip bir gazeteyi okumamış ve şâkirdlerinde de “siyasetle meşgul olmayınız” daima demesi, bu suç unsurunu tamamiyle keser.
İkincisi: “Dini tedrisata taraftar olmak” bir suç gösterilmiş.
Buna karşı deriz: Dünyada buna suç diyen hiçbir ehl;i imân bulunmaz. Hususan hapisteki olanlar içindeki biçarelere teselli suretinde ders vermiş. Tedrisata taraftarlığını o zaman söylemiş. Bu ise o cümleyi de, bütün bütün mânasız olduğunu gösterir. Hatta hapisteki üç yüz adamın az bir zamanda Risale-i Nur’la ıslah olması, cinayetlerden tevbe ederek ve bütün onlar namaz kılmaları, alâkadar memurların tevbe ederek ve bütün onlar namaz kılmaları, alâkadar memurların nazar-ı dikkatlerini celbetmiş. O memurlar bir kısmı demişler:
“On beş sene hapiste kalmasının faidesi kadar, on beş hafta Risale-i Nur ifade vermiş.” Bunu hapisteki Rehberi yazana söylemişler.
Müellifi de demiş:
Yüz otuz kitaptan ibaret olan Risale-i Nur ve onun küçük bir parçası olan Rehberi, tamamiyle olmasa da, okuyan adam, elbette onbeş sene hapisteki cezadan, medresede ders okumak kadar istifade eder, ıslâh-ı hâl eder, fenalıklardan tevbe eder. Acaba böyle bir temenni bir teşvik ve beni hapse sokanlar da tasdik ettikleri halde suç olabilir mi?
Üçüncüsü: “Tesettür ve terbiye-i İslâmiye taraftarıdır” diye suç göstermiş.
Devam Edecek