KUDÜS BIR KURTULUŞ SAVAŞINA ÇAĞIRIYOR MÜSLÜMANI

Değerli Okurlarım: Bu hafta Şair, Yazar benim de Diyarbakır şube Başkanlığını yaptığım Memur-Sen ve Eğitim- Bir-Sen Genel Başkanı merhum Mehmet Akif İNAN Bey’in “Kudüs Bir Kurtuluş Savaşına Çağırıyor Müslümanı” yazısını ve Mescid-i Aksa şiirini paylaşacağım. Her ne kadar bu gün hedefte Gazze soykırımı varsa da, asıl mesele Kudüs’ün sıtatüsü durumudur. Merhum yazarımız, 80’li yıllarda kaleme aldığı bu yazı ve şiirinde; geçmişten günümüze aynı trajedinin devam ettiğinin bariz bir göstergesidir.

KUDÜS BIR KURTULUŞ SAVAŞINA ÇAĞIRIYOR MÜSLÜMANI / MEHMET AKİF İNAN

Kim demiş Kudüs, bütün dinlerin kutsal şehridir diye?

Kudüs, yalnızca ve sadece Müslümanlarındır.

“Bütün dinler” ne demektir? “Bütün dinler” derken Hıristiyanlığı ve Yahudiliği kastediyorlar şüphesiz.

Lakin bir Müslüman olarak Allah indinde İslâm’dan başka din tanımayız, biz. Bu sebeple Kudüs gerçekte İslâm’dan başka hiçbir din için kutsal olamaz. Ve Müslümanlardan başkasının olamaz Kudüs. Mekke ve Medine nasıl ki yalnızca Müslümanlarınsa Kudüs de öylece yalnız Müslümanlarındır.

Kudüs, esir bir İslâm beldesidir. Yahudi’nin malı olamaz.

Kudüs esir olmakla, Müslümana bir ders vermiştir. Yeryüzü Müslümanları bir ilahî imtihanla karşı karşıyadır. Kudüs’ün elimizden çıktığına inananlar, oranın Yahudilerin mülkiyetine geçtiğini sananlar, bu imtihanı kaybetmişlerdir. Çalınan Kudüs’ü geri almak cehdiyle yaşamayanlar, bu imtihanı kaybetmişlerdir.

Hatta Kudüs’te Yahudilerin de Hıristiyanların da hakkı olduğunu sananlar da kaybetmişlerdir imtihanı. Mekke ve Medine için nasıl ki ortaklık kabul edemezsek Kudüs için de edemeyiz. Kudüs, Peygamberlerimizin, yani Müslümanların şehridir. Bütün peygamberlerin tek vârisi, Müslümandır ancak.

Peygamberlerden bazılarını kendi ruhlarını karanlığa alet eden evrensel fitneleri için kullanmaya yeltenmenin endüstrisini kurmuş bulunan kâfirlerin, yani Ehli kitap geçinen öteki din mensuplarının hiçbir veraset hakkı yoktur Kudüs üzerinde.

Yahudi sanadursun oraları kendisi için bir Arz-ı Mev’ûd diye. Oralar Müslümanlar için bir Arz-ı Mev’ûd’dur ancak. Buralar, kendi peygamberlerine ihanet etmiş bulunan Yahudiler için bir “arz-ı kıtal” olmuştur tarih boyunca. Bu coğrafyada esir olmuş, helak olmuştur Yahudiler.

Yeniden esir olmak, helak olmak için talih getirdi kendilerini yine bu bölgeye. Filistin, mezarı olacaktır Yahudi kavminin. Hz. Süleyman’ın, Hz. Davud’un mirasına hıyanet eden bu kavim, kendi ayağıyla tekrar geldiği bu topraklarda helak olacaktır er geç.

Yahudiler, azgınlaşan fitnelerinin cezasını bu topraklar üzerinde çekmek için gönderilmiştir Filistin’e. Müntekim olan, Kahhar olan, Cebbar olan Cenabı Hak, yed-i kudret, burunları bu kutsal topraklarda yerlere sürülsün diye gönderdi onları buralara, geldiklerine inanadursunlar. Bu kutsal beldeyi, kendi memleketleri sayadursunlar diye. Bütün süper devletlerin kendilerine destek olduğuna inanadursunlar bakalım.

Bu felaketi, Yahudi’nin başarmış gibi görülen bu işgallerini, Müslümanlar çok iyi değerlendirmeye mecburdur. Bu azim musibeti dirilmenin, birleşmenin bir ihtarı olarak görüp cihada soyunmaya, kalkmaya mecburdurlar. Müslümanların hızla uyanması için, Hak bu azim musibeti başımıza musallat kılmıştır.

Büyük bir imtihan ve sevap kapısı açılmıştır önümüze. Müslümanlar, peygamberlerin safında yer alarak, Allah ve peygamber düşmanlarının gövdelerini bu mukaddes beldenin topraklarında imha etmeye hazırlanmalıdırlar.

Yahudi, Müslümanlara cihat sevabı kazandırmanın kurbanı olacaktır.

Kudüs, Müslümanlara cihat çağrısının bir fedaisidir şimdi. Ve esir düşmüştür. Onu esaretten kurtarmak, Müslümanın esaretten kurtuluşuyla özdeştir bugün.

Mescid-i-Aksa

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnımı koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu

Gözlerim yollarda bekler dururum Nerde kardeşlerim diyordu bir ses İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin Unuttu mu bunu acaba herkes

Burak dolanırdı yörelerimde Mi’raca yol veren hız üssü idim Bellidir kutsallığım şehir ismimden Her yana nur saçan bir kürsü idim

Hani o günler ki binlerce mü’min Tek yürek halinde bana koşardı Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine Cevaba erişen dualar vardı

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Götür müslümana selam diyordu Dayanamıyorum bu ayrılığa Kucaklasın beni İslâm diyordu