ANTEBİN KALESİ, YARAM İÇERDEN
Antebin kalesine astılar fermanımı,
Aman aman aman aman aman astılar fermanımı,
Urfa Mardin beyleri le kestiler fermanımı,
Aman aman aman aman aman kestiler fermanımı
Seven ölür yar için, can verir canan için
Seven ölür yar için can verir canan için,
Seni sevdiğim için le kestiler fermanımı,
Aman aman aman aman aman kestiler fermanımı
Başım gitse boynumdan vazgeçmem bu sevdadan
Aman aman aman aman, vazgeçmen bu sevdadan
İki yandan bir koldan le kestiler yollarımı
Aman aman aman aman aman kestiler yollarımı.
Seven ölür yar için, can verir canan için,
Seven ölür yar içini, can veriri canan için,
Seni sevdiğim için le kestiler yollarımı
Aman aman aman aman aman kestiler yollarımı.
Evet sabahın erken saati, hemşehrim İzzet Yıldızhan Antebin kalesini söylüyor, ben ağlıyorum, bilgisayarın başında yazımı yazıyorum.
Ağlarken aklıma ahrete uğurlamış olduğum anam geliyor, babam geliyor, kardeşim,evladım geliyor.
Dağlarda hayatını kaybedenler geliyor.
Dağlara çıkma korkusu yaşayan 20 yaşındaki askerler geliyor.
"Ana bu defa hiç bilmediğimiz yerlere bizi götürüyorlar, hakkını helal et, belki bir daha dönmeyiz" diye son sözlerini söyleyen Mehmetçikler geliyor. Bu söz üzerine "yandım anam" diye ağlayarak kendini yerlere atan ananın feryadı geliyor.
Komutanım 8 askerin hayatını kaybettiği o mayınları biz döşemiştik, şimdi ne yapacağız, kendimi bu işin tek sorumlusu olarak görüyorum, diyen Tuğgenerale "olur böyle şeyler, sen onları kafana takma, olayı da büyütme diyen Korgeneral’in insafsızlığı, merhametsizliği geliyor.
Soğukta dağlarda, karda, kışta ellerine silah tutuşturulan 18 yaşındaki gelinlik kızlar geliyor. İçim acıyor.
Ölüm sonuç nihayet,
Herşey gölge ve silik,
İnsanlar ki hayalet,
Arzular gizli yitik,
Ve sonra niçin neden,
Var olmak sur sesinde,
Buluşmak ruhla beden,
Selviler gölgesinde.
Diyen Diyarbakır’lı şair geliyor.
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun , öyle garip,
Nerede olursan ol,
İçerde dışarıda, derste sınavda,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının hayının,
Dayan kitap ile,
Dayan iş ile,
Tırnak ile diş ile,
Umut ile, sevda ile düş ile
Dayan Rüsva etme beni,
Gör nasıl yaratılırım,
Namuslu genç ellerinle,
Kızlarım oğulları var gelecekte,
Hepsi vazgeçilmez cihan parçası,
Kaç bin yıllık hasretimin goncası,
Gözlerinden gözlerinden öperim,
Bir Umudun sende
Anlıyor musun.
Diyen Ahmet Arif geliyor.
Suriye Başbakanı Naci Itri’nin 13 Bakanı ile Türkiye’ye geldiğini, Sayın Başbakanın da10 Bakanı ile karşıladığını görüyorum.
26 Ocak 2011 de Nusaybin-Kamışlı ortak gümrük kapısı temel atma töreni,
2011 yılı sonuna kadar Asi Nehri üzerinde dostluk barajının temel atma töreni,
İki ülke arasında ticari ilişkileri sağlam bir zemine oturtmak için,Suriye Türkiye Ortak BANKASININ kurulma çalışmaları,
2011 de Gaziantep-Halep arasında hızlı tren servisinin başlatılması ve iki ülke doğalgaz şebekesi hatlarının biri birine bağlanması gibi konuların görüşüleceğini Sayın Başbakan açıklıyor,
Gaziantep-Halep arasında 4 saatlik mesafenin hızlı tren seferi ile 33 dakikaya ineceğinin müjdesini veriyor.
Oooo, siz çok oldunuz çoook.
Antep-Halep 33 dakika demek,
Ankara Çankırı gibi bir şey. Hatta yarısı.
Demek Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan ortak ekonomik ve ticari işbirliğine, bütün Arap Ülkeleri, Pakistan, Afganistan ve İran katılabilirmiş, kapılar bu coğrafyadaki herkese açıkmış…
Ak Parti iktidarı ile bu sebeple oynanıyor, 100 yıllık hayalin önü, bu sebeple kesilmek isteniyor.
Sürekli yaralar bunun için deşiliyor.
Ve
Yaranın içeriden olması üzüntümüzü arttırıyor.
Fermanımız Antebin kalesine asılıyor.
Biz o fermanı yırtmaz mıyız?