AVUKAT BEY BİR DAVA DAHA KAYBETTİ
İnsanlarda demokratik hak ve talepler zirve yapmış iken,
Türkiye Parti kapatma gibi bir davanın belasından kurtulmuş iken,
Ülke yeni bir seçime doğru dolu dizgin yol almış iken,
Aleviler ile ilgili yeni bir takım açılımlar gerçekleşir iken,
Bunun siyasi bir oyun olmadığı, gerçek manada bu insanları anlamanın yollarının arandığı hakikati ortada iken,
Caferi kardeşlerimizin Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin katledilmelerinin 1369 ncu yılı münasebeti için döktükleri göz yaşındaki içtenlik, samimiyet bu toplum tarafından algılanabilir, anlaşılabilir bir hale gelmiş ve kimse tarafından yadırganmadığı ortaya çıkmış iken,
Kürtçe televizyon yayın hayatına girmiş iken,
Nazım Hikmet'in yeniden vatandaşlığa dönmesine karar verilmiş iken,
Danıştay saldırısının katillerinin gerçek yüzü görünmüş iken,
Yargı kararı ile baş örtüsü bahane edilerek Müslümanlara yamanmak istenen "katiller" yaftasının gerçek sahipleri ortaya çıkmış iken,
Ümraniyede, Eskişehirde, Bursada, Sivasta ülkeyi karıştırmak amacı ile saklanan el bombaları saklandıkları yerden ele geçirilmiş iken,
Devlet yanlısı gibi görülen örgütlerin nasıl da yasa dışı örgütlerle içli dışlı/dişli/ oldukları ayan beyan anlaşılmış iken,
Sarıkız, Ay Işığı darbe notları, piyasada kese kağıdı haline gelmiş iken,
Darbe girişimcilerinin "karargah" evleri ve bu evlerde yaşananlar bir bir kayıt altına alınmış iken,
Devletin Milli İstihbarat Teşkilatının Ergenekon terör örgütü yapılanması ile ilgili raporları İSMEN, CİSMEN Yargının bilgisine sunulmuş iken,
Adım adım Ergenekonun bir numarasının yakasına yapışma zamanı gelmiş iken,
Ergenekon Avukatlığına soyunan Baykal kalktı yine haksızlığı, yine kanunsuzluğu savundu.
Bu hareketleri 28 Şubat 1997 de bu ülkede yaşanmaya başlayan sürecin intikamının alınması olarak değerlendirdi.
"sen maden dün bunları yaptın, bunları senin yanına bırakmayız, bunların hesabını gün gelir sorarız, burnundan fitil fitil getiririz" anlayışı maalesef yürürlüktedir. Bu bir hukuk operasyonu değil intikam operasyonudur, hesaplaşma söz konusudur. Belli bir kadroya geçmiş uygulamaları sebebiyle hesap sorulmakta, intikam alınmaktadır.Buradaki uygulama demokratik , hukuki bir uygulama değildir. Uluslar arası Hukuk standartlarında, Türkiye Anayasasına uygun değildir" dedi.
Baykal'ın aklına gerçekten şaşıyorum. Şu ana kadar yaptıkları ile "muhalefetin başı olma İKTİDARINI" sürdürdü ama, artık bu imkan bile elinden gitmek üzeredir.
O, Azıcık Aşım, Ağrısız Başım felsefesini hep sürdürdü ve bu yolla muhalefetin başı olarak kendi özgün "iktidarını" sürdürme imkanı buldu.
Ama bu Ergenekon Avukatlığı gerçekten ona inanılmaz puan kaybettirdi.
Gördünüz mü bilmiyorum, Polit Büro üyelerini(Merkez Yürütme Kurulu) arkasına dizmiş, kendisi de "ŞEF" olarak öne geçmiş Ergenekon "savunması" yapıyor. En ön görüntülerin birisinde de Onur Öymen. Şu Onur Öymenin akıldaneliği Baykal'a inanılmaz puan kaybettiriyor. Onu tanısa, onun gerçek yönelimleri ile halkın istek ve arzularının ne kadar karşı karşıya olduğunun farkına varsa, işleri biraz olsun düzelecek, ama yok , olmuyor, ondan bir türlü vazgeçmiyor. Yeminle söylüyorum, Baykal,Onur Öymen'in akıldanelik yapmasından bir kurtulsun, kendi aklı ile "bile" daha güzel işler yapar. Baksın bakalım, Çarşaf , marşaf açılımında Onur Öymen nerede duruyor ve bu süreç içerisinde kendisine neler söyledi. Onur Öymen Baykal'ı bu süreçte eleştirmiş ve neden böyle şeyler yapıyorsun demişse, ben haklıyım, eğer tersi ise Baykal şu anda yaptıklarına devam etsin, o halkıdır.
Şimdi Baykal kalkmış 28 Şubat sürecinin intikamı alınıyor diyor.
Onun 28 Şubat sürecini eleştirmediğini biliyoruz.
Sürece sahiplendi.
Peki o süreçte kaç bomba ele geçmiş, kaç insan öldürülmüş(Hablemitoğlu falan diyorsunuz değil mi, işte onu da kimin öldürdüğü bal gibi ortaya çıktı. Öldürün,inançlı insanların üzerine suçu atın, sonra yargısız infaza tabi tutun), hangi kurşunlarla kim nereyi taramış? Tı. Hııııen söyleyin bakayım. Ali Kalkancı kafasını sallayarak para zikreylemiş, Fadime Şahin'le kal edip, halvet eylemiş… Zengin kızı Emire hanım bu halvete bal eylemiş…Müslüm Gündüz(Şanlıurfada bir konuşması sebebiyle Diyarbakır DGM de yargılandı, Avukatlığını yaptım, beraat etti, yani şirketten sayılırız, şaka,şaka, çünkü kendisini hiç görmedim, sadece vekaletname gönderdi, işini takip ettim)elindeki sopası ile Cumhuriyet rejimini "defetmek" için azmeylemiş… Sonra üç beş mütedeyyin insan Başbakanlık konutunda iftar edüp, rejimin temelini dinamitlemişşş…
Baykala göre işte bu sürecin şimdi intikamı alınıyormuş. İntikamı alınıyor da Sayın Baykal, onların üzerine bomba niyetine hilyei şerif veya iftar topu falan mı atılıyor? Yoksa Fadime Şahin ile Emire hanımın desti izdivaçlarından geri kalan kanlı bezler mi? Ne atılıyor?
Sonra siz hukukçusunuz, yapmayın,etmeyin Allah aşkına. Bu davada ortaya çıkan, anlı şanlı kişilerin görev yaptıkları sırada kanunlara aykırı olarak işledikleri cürümler ile, emekli olduktan sonra işlemeye devam ettikleri suçları dava konusu, bunu görmüyormusunuz? Hukukta temadi eden suçlar diye bir kavram var, unuttunuz mu?
Baykalın Avukatlığını yaparak eylemlerine iştirak ettiği kişiler şu yanlışı yaptılar.
İsmini Cumhuriyet koyarak, laiklik diyerek, irticanın belini kırmak adına atılan adımlar her zaman doğrudur, vurmak , kırmak, öldürmek dahil her bir hareket mübahtır, kim ne yaparsa yanına kalacak olar "kardır".
İşte toplum artık "YENİ BİR AYDINLANMA" sürecine girdi. Kendi üzerinde oynanan oyunların farkına vardı, aşlarına ağı katanların, nasıl da vampirler gibi kanlarını emdiğini anladı.
Şimdi Avukat olarak bir katili de savunabilirsiniz, ancak bu esnada "hukukun içerisinde" kalmak zorundasınız. Hiçbir Avukat müvekkili için "Sayın Mahkeme müvekkilim iyi ki de bu suçu işlemiştir, dermi"?
Sayın Baykal tam da bunu yapıyor ve bir büyük "DEMOKRASİ" davasını kaybediyor.