BABAM OLSA YÜZÜNE BAKMAM

Geçen hafta yazdığım bir yazıya "Bu Çıkışlar Çok Önemli" başlığını atmıştım.

İnsan zihni nisyan(unutkanlık) ile malül olduğundan o yazıdan kısa pasajlar aktarayım, sonra ne demek istediğimi belirteyim.

"Bu belgede belki onun bir parçasıdır, içeride yuvalanma vardır, ya da hiyerarşi içinde hazırlik vardır, ya da daha önce komuta kademesi ,kuvvet komutanları kendi aralarında konuşmuşlar, niyetlnmişler, ama uygun görmemişler, yapmamışlardır.

Türkiye 12 Eylül Askeri müdahalesi yaşadı. Toplum Askeri müdahalelerle hesaplamşa ihtiyacaı hissetmesi durumuda,Yunaninsat’da oludğu gibi, bunun gereği yapılır. Eğer Türkiye 12.Eylül ile ilgili hesaplaşmayı, siyasi iktidar, gerekli , yararıl , doğru buluyorsa elini tutan mı var? Onun gereğini yaparsın, Anayasanın geçici 15.maddesini değiştirme ihtiyacındaysan, getirir, değiştiririz. 12 Eylülü bıraktık, ondan sonrakilerle meşguluz diyorsan, onları da getir takip edelim. Kendi aralarında oturdular , konuştular, yaptıkları suç diyorsan, onu da inceleyelim.Askeri darbeyle ilgili hukuki takibat bir hesaplaşma, Türkiye’yi bir askeri darbe arayışına sürükleyen ortamı tasfiye etme arayışı içindeysen, getir onunda gereğini yapalım. Bu konuda bir sıkıntı yok".

Bütün bu sözleri kim söylüyordu?

Baykal.

Ben o yazıda Sayın Baykalın dediklerini 7 madde halindre sıraladım ve taa 1980 ihtilalinden başlayarak yapılan darbe, post modern darbe ve tüm darbe girişimlerinin(28 Şubat süreci, 27 Nisan E Bildirisi , Ay ışığı, Eldiven, Yakamoz darbe teşebbüslerinin)tümüyle mercek altına alınmasını ve bir sivil inisiyatif geliştirerek sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını sağlayacak Anayasal ve Yasal değişliklerin yapılmasını Baykal İstiyor demişim. Ama bütün bu değişiklikleri Baykal’ın isteyip istemediğinde hem kafamdaki istifhamları yazıma aksettirmiş ve hem de soru işaretleri ile Baykal’ın samimiyetini sorgulamıştım.

İşin üzerinde bir hafta geçmeden gerçekten Baykal çarketti.

Ceza Usul Kanunun 250.maddesinde AB uyum yasalarınına uygun değişiklikler yapıldı. Buna göre sivil kişilerin işledikleri suç hangi katagoriye girerse girsin, artık Askeri Mahkemelerin bunları yargılaması söz konusu olmayacak. Sivil bir kişi Askeri bir şahıs ile iştirak halinde bir Askeri suç işlese ,Savaş ve Sıkıyönetim Hali Hariç, sivil  Mahkemede, Asker ise , Askeri Mahkemede yargılanacak.

Bu maddenin 3.maddesindeki "Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır" cümlesindeki "hali dahil" ifadesi yerine "halinde" tabiri eklendi.

Bu değişiklik ile Savaş ve Sıkıyönetim hallerinin dışında , Asker kişiler Devletin Güvenliğine yönelik olarak bu yasada belirtilen suçları işlemeleri durumunda, davalarına Askeri Mahkemelerin değil, sivil Mahkemelerin görevli olacağı hükme bağlandı.

Peki ne var bunda.

Zaten Ceza Usul Kanunun 250.maddesindeki hukümler bu amacı taşımamış olsa idi, Asker kişiler Sivil Savcılara ifade vermeye gidebilirler mi  ve bunlardan haklarında dava açılanlar,şu anda Silivrideki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanabilirler mi idi? Lütfen bu soru cümlesini herkes bir defa daha okusun.

Peki CHP yetkilileri ve Baykal neyin fırtınasını koparıyor?

Savaş ve Sıkıyönetim hali haricinde Asker kişiler,Devletin bekasına ve hükümetin görevini yapmaktan men’ine yönelik suç işlerler ise(İsnat bu olur ise) haklarında sivil yargının işlem yapması biraz daha katileştirilmiş oldu.

Gece yarısı bu değişiklik yapılmış, kendileri bu işin farkında olmamışlar, bu bir Yasama Hırsızlığıdır, falan filan laflarla , yapılmasına katkıda bulundukları bir leğen aşı, berbat etmenin aczine düştüler.

Basın kuruluşları olayı ortaya çıkarıncaya kadar, bakın CHP li yetkililerden bu konuda  bir tek beyan yoktur. Yapılan değişiklikleri basın büyük bir hukuki devrim olarak lanse edince, CHP lilere durum soruldu. Onlar da biz olan biteni birlikte değiştirdik ve hukuken büyük bir devrimin oluşmasına imkan verdik diyerek(farkında olmasalar bile) olayı sahipleneceklerine,bunlar gece yarsı biz uykulu iken gözümüzden sürme çaldılar, demeye ve kamunun büyük desteğini alan değişikliği eleştirmeye başladılar.

E hani siz Anayasanın geçici 15.maddesini kaldıracak ve tüm ihtilal sahiplerini veya müteşebbislerini yargılayacaktınız… ne oldu?

Siz  sağa sola el bombaları, suikast silahları, roketatarlar, M 16 mermileri gömen ve bu arada belgeleri arasında Sayın Başbakana suikast planları bulunan kişilerin . Sivil Mahkemelerde yargılanmasına karşı çıkarsanız bu büyük değişiklikleri nasıl gerçekleştireceksiniz?

Türkiye siyaseti gerçekten çok tabansız. Bir hafta içerisinde bunca çelişkileri yaşayan, bize yaşatan bir Anamuhalefet Partisi ile nereye gidebiliriz.

Tüm darbecileri, müteşebbislerini yargılamak için getirin bütün değişiklikleri hemen yapalım lafı ne, darbeye zemin hazırlamak için oraya buraya silah gömen insanları sivil yargıdan kaçırmak için gösterilen çaba ne?

Siyasetin toplumda bu kadar güven kaybının ana sebebi, esen rüzgara göre yelken açılması, verilen sözlerin tutulmaması, bugün söylenenin çok rahat yarın unutulması.

Bütün bunları yapan/söyleyen/kişi, değil siyasetçi, BABAM OLSA yüzüne bakmam.

Tebessüm: bir arkadaşımız , görevden alınan il başkanının demokrasi feryadına, "o demokrasi ile mi geldi ki, demokratik mücadeleden söz ediyor" demiş. He valla doğri. Ma burasi patagonya değil mi?