BAKALIM SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK
Hasan Cemal yıllar sonra bir Türk Gazetecisi olarak Kandil’de Murat Karayılan ile görüştü. Bu görüşmenin önü, arkası, sağı ,solu,elbette kişiler, kurumlar, sosyal bilimciler, tarihçiler tarafından eni konu irdelenecektir.
Aslında bu ziyaret tarihe düşülen önemli notlardan birisidir.
Ben Hasan Cemal’in ziyaretinden Türk Devletinin de(İstihbarat birimlerinin) ABD nin de, haberdar olduğunu düşünüyorum.
Onların izni, icazeti olmadan böyle bir girişimin yapılması ve sonuca gidilmesi mümkün olmazdı.
Özellikle ABD nin.
ABD Murat Karayılan’ın düşüncelerini doğrudan Türkiye’ye aktarsa taraf gibi algılanırdı. Bu iş için dolaylı bir yol seçildi ve böylece PKK nın dışarıdaki 1 numarasının bugünün dünyasında görüşlerinin ne olduğunu anlama imkanı bulundu.
Aslında/zannımca/ Türkiye’de bunu istiyordu.
PKK uzunca bir süreden beri ateş kes ilan etmiş ve bunu devam ettirdiklerini açıklıyorlar.( 1 Haziran 2009 tarihini veriyorlar),
Üzerlerine gidilmedikçe ateş etmeme kararlılığında olduklarını ifade ediyorlar.
Türkiye ise,
Sayın Başbakanın 2005 yılında Diyarbakır’da Kürt sorunu aynı zamanda benim de sorunumdur, eğer Türkiye bugüne kadar bir takım yanlışlıklar yapmış ise, elbette bunları gidermek için belirli bir gayret içerisinde olacaktır demesinden sonra, şimdi de Sayın Cumhurbaşkanı lafı eğip bükmeden Türkiye’nin Güneydoğu’sunda yıllardan beri devam eden terör olayına,ister güneydoğu sorunu, ister terör sorunu , isterse Kürt sorunu deyin, ne derseniz deyin, bu değerlendirmeler işin özünü değiştirmiyor. Orada yaşanan olay bir Kürt sorunudur ve bu sorunu çözmek hepimizin birinci öncelikli görevidir dedi.
Aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın bu değerlendirmesinden önce Genelkurmay Sayın Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, biz yıllardan beri terörle mücadele ediyoruz, dağdakilerle gögüs göğüse bir savaş veriliyor, ama şunu unutmayalım, oradaki de bir "insandır" açıklamasını yaptı.
Olayın kronolojik olarak biraz daha ilerisine gittiğimizde, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabaninin "Kandildekiler ya silah bırakacaklar , ya da bölgeyi terkedecekler" demişti.
Celal Talabani’nin bu açıklamasının öncesinde Mesut Barzani "geçmişe göre artık Türkiye’ye daha güvenli olarak bakıyoruz ve sorunlarımızın çözümünde eskisine göre daha büyük işbirliği içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum" açıklamasını yapmıştı.
Irak ABD nin işgali altında ve gerek Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve gerekse Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, ondan bağımsız strateji belirleme , politika üretme imkanına sahip değiller.
ABD de Barack Hüseyin Obama’nın Başkanlığa seçilmesi ile, seçimler öncesinde verilen söz uyarınca Irak’tan çekilme başladı ve bu çekilme işlemi en geç iki yıl içerisinde tamamlanmış olacak.
Fakat işgal sürecinde ABD ye sonsuz destek veren Irak Kürtleri , ABD nin gitmesi ile tümden yanlızlığa düşecekleri korkusunu çok derinden hissediyorlar.
Bu süreçte Kuzey Iraklı Kürtlerin desteğe ihtiyacı var. Geçmişte yaşananları göz önüne alarak intikam hissi ile Arapların saldırması halinde,buna engel olacak koruyucu bir güce ihtiyaç var.
Bölgede bu hamiliği yapacak iki güç bulunuyor. Birincisi İran, diğeri Türkiye.
İran ile ABD nin durumu malum.
Geriye sadece bir tek ABD ile stratejik ortaklığı bulunan ve aynı zamanda NATO üyesi olan, AB ile katılım ortaklığı müzakereleri yürüten Türkiye kalıyor. Yani batı dünyasının bütün unsurlarında müttefikleri , ortakları Türkiy’ye ihtiyaçları var.
Oysa Türkiye 30 yıldan beri savaş verdiği PKK’nın,ABD nin çok önem verdiği Kuzey Irak Kürtlerinin koruması altında olduğunu düşünüyor. Yani Türkiye’nin de eli darda.
ABD Hasan Cemal’in Kandil’e gönderilmesini bir anlamda organize ederek/icazet vererek/ gidin kendi gözünüz ile görün, bu iş silahla sona erdirilebilir mi? ABD orduları bu alanı ablukaya alarak, silah altında tutarak başarılı bir sonuca ulaşabilir mi? bakın biz Irak içlerinde, düz alanda bile Irak’lılar ile sorun yaşarken, yani onları enterne etme hususunda bin bir türlü zorluk çekerken, bir de kendimize Kandil dağlarını hedef seçebilir miyiz? Bunu yapmamızın imkansız olduğunu buyurun görün işte dediler.
Celal Talabani de, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül beyin Irak’ı ziyaretinde "PKK lılar ya silah bırakacaklar veyahutta bölgeyi terkedecekler" cümlesini sarfetmesinden sonra, "bizim Kandil’e operasyon yapacak gücümüz yok" diyerek durumu özetlemişti.
Türkiye’de Genel Kurmay Başkanlığı yapmış olan Yaşar Büyükanıt’ta kandili silah zoru ile temizlememizin mümkün olmadığını ,daha bu günlerde ifade etti.
Şimdi bütün bunlardan sonra gelmek istediğimiz noktayı ortaya koyalım.
1-PKK nın silah zoru ile ayrı bir devlet kurma hayali sona ermiştir. Yani PKK bu konuda başarılı olamamıştır.
2-Ancak PKK nın da silah zoru ile bitirilemeyeceği ortaya çıkmıştır. Yaşar Büyükanıt’ın görevi sırasında o en büyük kış operasyonunda Türk Askeri zayiat vermiş, fakat PKK lıların zayiat vermedikleri operosyana katılanlarca ifade edilmiştir. Bu bilgi sağlam bilgidir.
3-Murat Karayılan’ın silahlar sussun önerisi çok önemlidir. Ancak bu öneride, stratejik olarak mevzi kazanma , yeni yerleşme yerleri temin etme, silahlı bir çatışma için tahkimat yapma amacına hizmet etmeyeceğinin de ifade edilmesi gerekmektedir.
4-Türkiye bu sorunu siyaset ile çözecektir.Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda inisiyatif alması, işi Askere havale ederek, hep PKK nın öne çıkmasına fırsat vermemesi , Türkiye’nin yeni bir açılımıdır.
5-Bu yol ile Türkiye nelerin olamayacağını siyaset yolu ile ortaya koyacaktır. Sanırım bu konuda gizli kapaklı da olsa görüşülecek en önemli kurum DTP dir.
6-Türkiye bölgesel Özerklik isteğinin
a) bölge başkentini,
b) Resmi dili belirleme ,eğitim ve öğretim hakkının bölgeye bırakılmasının istendiğini,
c) yerel Parlamento kurulmasını, parlamentonun kanunlar çıkarmasını,
d) vergi toplama ,yatırım yapma, el hasılı iç işlerinde bütünü ile serbestiyetin arzulandığını biliyor. Böyle bir gidişatın arkadan dolanarak yeni bir Devlet Kurmaya gideceğini anlıyor ve bundan çok büyük ürtüntü duyuyor.
Mesele Kürt Kimliğinin tanınması, Anayasal Vatandaşlık, eğitim ve öğretimde Kürtçe’nin seçimlik de olsa ikinci dil olarak resmi okullarda kabul edilmesi , hatta bir af çıkarma ise , sorunlar görüşülebilir gibime geliyor.
Yok Hasan Cemal’in Murat Karayılan’dan aktardığı gibi ise, işler çok zor ve hepimizin çok ama çok çekeceği var.