BAŞA MI DÖNDÜK

2007 nin yaz tatili sonrasında Diyarbakır’dan Ankara’ya dönerken yollarda üstleri eşya/çuvallar içerisinde/ içleri insanlarla dolu minibüsler ve midibüsler görmüştüm.

İnsanlarımız akın akın bir yerlere gidiyordu.

Araçlarda daha çok kadınlar, kızlar, çocuklar ve bir iki de erkek vardı.

Ben bu seferlerin yabancısı değilim. Bilirim insanımız yazın gelmesi ile birlikte ülkenin dört bir yanına dağılır. Kimisi Çukurovaya karpuza, kavuna, pamuk çapalamaya ve daha sonra da toplamaya giderler. Kimisi Karadenize fındığa, kimisi de Eğe’ye üzüm,incir ve pamuğa.

Şehirlerimiz , köylerimiz adete boşalır.

Yazın gelişi bir umuttur. Aştır, ekmektir, nişan,düğün , dernektir.

Yaşamaktır yani.

Onlardan bir kaçı ile yolda durduğumuz yerde sohbet etmiştik.

Bilir bilmezlik yapıp/tecahüli arif/ nereye gidiyorsunuz diye sormuştum.

Cavit bey fındığa gidiyoruz demişlerdi. Biz her sene böyle yollara dökülür, Karadenizde binbir türlü zorluğa katlanarak fındık toplar , sonra geri döneriz.

Sorum üzerine adam başı mevsim boyunca 600/700 lira kazanırız , toplam aynı aileden 10 kişi gitsek 7 bin lira para kazanmış oluruz. Bu da nafakamızı/ekmek paramızı/ sağlar demişlerdi.

Ben bunları o zaman yazarak,ülkemin/özellikle bölgem insanının/ maruz kaldığı zor şartlara vurgu yapmıştım. Her sene , ama her sene bitip tükenmeyen bu yolculuklarda insanlık dışı yaşamın kahrının ne denli ağır olduğunu, dayanılması güç şartlara bir çözüm bulunması gerektiğini ilgililere ulaştırma gayretine girmiştim.

Güneydoğunun sıcak iklim koşullarından, Karadeniz’in yağışlı ve nemli hava şartlarına, evsiz, barksız, ocaksız, banyo yapacak imkanı bile bulamadan aylarca katlanmak ne kadar kolay sanki.

O günden bu güne değişen bir şey olmadı. Üstelik dünya global ekonomik krizi sebebiyle işsizlik oranlarının % 14.9 a çıktığı ifade ediliyor. Geçen yıla göre bu sayı 2,5 milyondan 3,5 milyona çıkmış. Bir milyonluk bir artış, gerçekten korkutucu.

Ekonominin yolunda gitmemesi, halkın ve iktidarların en büyük handikapıdır.

Petrol ürünlerinin dünya piyasalarındaki bedellerin çok üstünde satıldığını söyleyip, EPDK yı devreye sokarak, dağıtıcıların 35-40 kuruş kadar fiyat indirmelerini temin ettikten sonra, ÖTV yi bu oranlarda arttırmak doğru oldu mu? Arkasından şeker zamları geldi.

Benzine yapılan zam ile bu yıl milletin cebinden bir milyarlık(eski katrliyonluk) bir para çıkışı olacak. Devletin ürünlerine yaptığı zam, hiç kuşkusuz diğer sivil zamları da beraberinde getirecek, iğneden ipliğe her şey zamlanacak. Enflasyon körüklenmiş olacak. Maaş ve ücretlerde ciddi bir artış olmadığından fakirlik artacak.

İşin doğrusu 2002 yılından önceki hükümetleri en çok zora sokan ekonomideki istikrarsızlığın siyasete yansıması ve ülkenin çok parçalı hükümet modelleri ile idare edilmesine çalışılması idi.

Bu durumu 2002 den sonraki hükümetler ile büyük çapta geride bırakan ülkemizin, dolu dizgin eski hale geri gitmesini ifade eden çanların sesi geliyor.

Sarı kurdelem, sarı.