BİZİM OĞLAN DÖNÜP DÖNÜP BİNA OKUMAMALI

Rahmetli Özal’a Kartal Demirağ tarafından yapılan suikast girişimi ile ilgili dosya yeniden açılmak zorunda.

Geçen gün bu konu ile ilgili olarak "Korkuya Bakın" başlığını taşıyan makalemde, başta Kartal Demirağ olmak üzere Özal ailesi fertlerinin şimdiye kadar bir çok şeyi gizlemek zorunda kaldıklarını belirtmiştim.

İsterseniz onlara yeniden bakalım.

Kartal Demirağ şu anda bulunduğu cezaevinde eylemi tek başına yapmadığını, kendisini yönlendirenlerin isimlerini veremeyeceğini, aksine davranışının ülkeyi çok zora sokacağını söyledi.

Korkut Özal ağabeyine Kartal Demirağ tarafından gerçekleştirilen suikast girişiminin münferit bir olay olmadığını, olayının derununu Ağabeyinin çözdüğünü, fakat isim vermelerinin mümkün olmadığını söyleyip durdu.

Ahmet Özal, babasının ani ölümü dahil, suikast girişiminin planlı proğramlı bir hadise olduğunu sürekli ifade ediyordu, fakat isim vermiyordu.

Ailenin isim verme konusunda çok büyük korkularının olduğu, Ergenekon yapılanması çözülünceye kadar, sürüp gitti.

Ama artık Özal ailesi Türk Ordusunun Ergenekonculara arka çıkmayacağı, yasa dışı eylem ve hareketlere pirim vermeyeceğinin anlaşılması üzerine,ucu nereye kadar dokunur ise dokunsun isim vermekten çekinmeyecekleri noktasına gelmiş bulunuyorlar.

O sebeple Ahmet Özal ardı arkasına babasına suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ’ın arkasındaki isimleri saymaya başladı.

Bu arada Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran müthiş bir ifşaatta bulundu.

Fevzi İşbaşaran Turgut Özal’ın Özal Kalem Müdürlüğünü yaptı.

Bakın konu ile ilgili olarak neler söylüyor.

"Biz Kartal’ın suikast girişimini uzun uzadıya araştırdık. Hatta yurt dışından suikast anının her detayını gösterecek aletler getirdik. Kartal’ı salona getiren iki kişiyi daha tespit ettik, fakat kimliklerine ulaşmamız mümkün olmadı. Araştırdıkça enteresan isimlerle karşı karşıya kaldık. Olayın yurt için ve yurt dışı bağlantılarını tespit ettik. Bu da mı işin içerisinde diyecek kadar hayret içerisinde idik. Biz rahmetliye "efendim, bunları fahşedelim ve sonu nereye varır ise varsın, mücadelemizi sürdürelim" dediğimizde, çocuklar bir yıl daha sabredin, onlar 292 Milletvekili ile Anayasayı değiştireceğimizden ve Cumhurbaşkanlığı köşküne içimizden birisinin çıkmasından korkuyorlar. Sabırlı olmaz, açıktan mücadelemizi sürdürür isek, büyük zarar görürüz" dedi ve "biz bu isimleri şimdiye kadar telaffuz etmedik" diyor.

Aslında sürece bakıldığında hiçbir şey karanlık değil.

Rahmetli Özal’ın iktidar günlerindeki gücünden çok daha fazla imkana sahip olan Ak Partinin iktidarında Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi için yapılmadık hareket, söylenmedik söz kalmadı.

Dönemin Genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt, 27 nisan 2007 bildirisini bu sebeple kaleme aldı ve yayınladı.

Oraya öyle çıkmak kolay mı, bakarsınız araba devrilir, kaza olur, birisi gelir size çarpar yaralanırsınız veya……. Bilmem ki daha ne işler insanın başına gelir laflarını yine bu sergerde gurup alenen söyledi.

11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Beyin seçilmemesi için gösterilen gayretleri,  367 zırvasını ve 27 nisan bildirisini yaşamış insanlar olarak, Rahmetli Özal’ın başına getirilmek istenenleri şimdi çok daha iyi anlıyoruz.

Fevzi İşbaşaran beyin rahmetli Özal ile çalışmaları sonucunda ulaştığı isimleri şimdiye kadar herhangi bir şekilde ifade etmemesini nasıl değerlendireceğiz?

Hiç kuşku yok ki, Özal ailesi üyelerinin, üzerlerindeki korkuyu attıktan sonra ilk defa telaffuz etmeye başladıkları isimler,  laf ola beri gele kabilinden söylenmiş değildir.

İşte Fevzi İşbaşaran beyin "şimdi ve ilk defa" Özal ailesi üyelerinin beyanlarını doğrulayacak tarzda çok net bilgiler vereceğini açıklaması ve mücadeleye girişmeleri halinde "müdahaleye" maruz kalacaklarının Özal tarafından ikaz edildiklerini belirtmesi, bu konuda yepyeni bir sayfanın açılmaya başladığının delilidir.

Biliyorsunuz Ahmet Özal iki isim üzerinde duruyor.

Bunlardan birincisi emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu ve ikincisi şu anda Genelkurmay ikinci başkanlığını yapan Özal’ın o zamanki yaveri Orgeneral Aslan Güner.

Aslan Güner’in Ankara Garnizon Komutanı olduğu sırada, havalimanındaki bir karşılama sırasında Sayın Cumhurbaşkanının eşlerinin elini sıkmamak için, bulunması gereken yerin karşı tarafına geçtiği ve attığı çalımla "insanlık etiğine" olan hissiyatını hepimiz biliyoruz.

O görev yaptığı yerlerdeki bu tür çalımlarla, sürekli olarak yükseldi ve Genelkurmay İkinci başkanlığına kadar geldi.

Olsun, makamlar insanlar içindir. Gelir geçer.

Mühim olan o makamların iğneli fıçıya dönmemesini sağlayacak basireti gösterebilmekte.

Aklımdan geçen şeylerden birisi de şu.

Ben hiç unutmadım. Sizlerinde unutmaması lazım.

Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç beye Çukurambar semtinde suikast girişimi oldu ve sanıklar kıskıvrak yakalandılar.

Yarbay ve binbaşı rütbesindeki kişilerin çalıştıkları seferberlik daire başkanlığında Hakim Kadir Kayan bey tarafından araştırma yapıldı ve kozmik odalara girildi.

Bu kozmik odalarda ele geçirilenler hiçbir şekilde kamuoyu ile paylaşılmadı.

Zannımca, Bülent Ağabey bu bilgilerin nelerden ibaret olduğunu öğrendikten sonra "DEVLET VE MİLLETİMİN SELAMETİNİN ÖNEMİ DAHA BÜYÜK" deyip, konuyu ATİYE TERKETTİ.

Acaba bu kozmik odada ele geçirilenler arasında Özal’a, Kartal Demirağ tarafından düzenlenen suikast girişiminin arka planındaki kişilere ait bilgiler de var mı ki, Ahmet Özal böyle isim verip duruyor, Fevzi İşbaşaran ulaştığımız isimleri o zaman açıklasa idik, yer yerinden oynar, devlet ve milletimiz zarar görürdü diyorlar.

O zaman öyleydi.

Fakat şimdi Devlet ve Milletin aziz evlatlarına yapılan suikastler veya suikast girişimlerinin failleri bilindiği halde fahşedilmez ise "bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur" noktasına geliriz.