BM LER NE GÜN İÇİNDİR, İKÖ NE GÜN İÇİNDİR
Suriye olayının nasıl da büyük bir planın parçası olduğu, İsrail’in sabah akşam Suriye’yi şamar oğlanına çevirerek yaptığı saldıralar ile daha da iyi anlaşılmaya başlandı.
Bu yazacağım elbette övünmek anlamına gelmiyor.
Ben Suriye olayının patlak vermesi ile ha tamam dedim, batının ve özellikle ABD nin planı devreye girdi. Yaratılan olaylar ile olabildiğince Suriye’nin beli kırılacak, İsrail’in güvenliğinin! en güvensiz olduğu halkası kırılarak atılacak.
Zira İsrail, Mısır ile, Ürdün ile hatta Suudi Arabistan ile anlaşmalar yapmış olmasına rağmen, Suriye ile bir türlü barış masasına oturamamıştı. Barış masasına oturmak İsrail’in meyve,sebze ihtiyacını karşılayan çok mümbit toprakları(Golan Tepeelerini) terk etmek anlamına geliyordu. Yılda 10 Milyar dolarlık bir getirisi olan toprakları terk etmek elbette işlerine gelmezdi.
Ak Parti iktidarı ile Suriye-Türkiye ilişkilerinin son 100 yıllık süreçte tarihlerinde görülmemiş biri şekilde gelişme göstermesi, ikili ilişkilerin düşmanları kıskandıracak bir hal alması, İsrail’in bir takım tedbirler almalarını zaruri kılıyordu.
O sebeple, Türkiyenin arabuluculuğunda İsrail-Suriye barış görüşmeleri 4 veya 5 tur dolaylı da olsa yapıldı. Ardından tarafların direkt görüşmelerinin yapılmasına sıra gelmişti ki, İsrail tarafından Gazze Şeridi vuruldu. 1500 den fazla şehit, bunun üç katından fazla Müslüman Gazze de yaralandı.
Adamlar öylesine bir katliam yaptılar ki, kimsenin yıllarca barış lafını ağzına almasına imkan bırakmadılar.
Hiç kuşkusuz bunu bilerek yaptılar.
Kimse İsrail gibi sürekli olarak ilişkide bulundukları ülkelere kumpas kuran bir ülkenin attığı adımları spontane bir gelişme olarak görmesin.
Zira İsrail Türkiye’nin arabuluculuğunda Suriye ile barış yapsa, tabii bunun sonucu olarak, 1967 yılında işgal ettiği Golan Tepelerini hemen terk etse idi, ABD bunu kendisine atılmış bir kazık olarak görecekti.
Bunlar ortadoğunun siyam ikizleridir.
İsrail’i çekin alın bu bölgeden, batı emperyalizmi adına geriye ne kalır?
Ama İsrail her attığı adımda öylesine batılılar tarafından destek görüyor ki, şımardıkça şımarıyor.
İşte bağımsız bir ülkeyi bu yıl içerisinde ikinci kez bombaladı.
Hani Birleşmiş Milletler, hani Güvenlik Konseyi, niye toplanmıyor?
Hani Müslüman Ülkeler, hani nerede İslam Konferansı Örgütü, niye İsrail’in saldırılarını görüşmek amacıyla acilen bir araya gelmiyor? Bakıyorum da bu konuda Türkiye’den de bir ses yok. Nasıl olsun ki, Esed’in korunması anlamına gelecek bir toplantıyı Türkiye nasıl desteklesin!!! Ama Esed ile aramız limoni de olsa, mühim olan Esed’in şahsı değil ki. Orada ölenler, yaralananlar Müslüman. Heba edilen değerler İslamın. İKÖ nun toplanmasını istemek Türkiye açısından büyük tutarlılık olur.
İsrail kendisine böyle bir şey yapılsa idi, bunu savaş sebebi saymaz mı idi? Şimdiye kadar uçaklarını çoktan havalandırmaz mı idi?
Ama olsun vurulan bir İslam Ülkesi ya, sorun yok. İstediğinizi yapabilirsiniz.
Bizi anlamayanlar, bizi anlamaktan uzak duranlar ne demek istediğimizi acaba İsrail’in saldırısı ile bir nebze olsun kavramaya başladılar mı? bilmiyorum.
Kur’an vahdeti emretmektedir. “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a, Kur’an’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın...” (3/Âl-i İmrân, 103).“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ihtilâf ederek ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için pek büyük bir azap vardır.” (3/Âl-i İmrân, 105). “Dinlerini parça parça edip gruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır, sonra Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.” (6/En’âm, 159). “Allah'a ve Rasûlüne itaat edin; birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da rîhınız (rüzgârınız, gücünüz, devletiniz) gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (8/Enfâl, 46). “...Müşriklerden olmayın; ki onlardan dinlerini parçalayanlar ve kendileri de bölük bölük olanlar vardır. (Bunlardan) her fırka/grup, kendi yanındakiyle böbürlenmektedir.” (30/Rûm, 31-32). “Mü’minler ancak kardeştirler.” (49/Hucurât.
Suriye’nin şu anda içerisine düşmüş olduğu duruma bütün İslam Ülkeleri bir dönüp bakmalıdırlar. Bu ülkenin böylesine yol geçen hanına çevrilmesinde bizim sorumluluğumuz nedir? Orada Beşşar Esed v.s nin hiçbir önemi yoktur. İsrail’in saldırıları ile Suriye halkının başına gelenlerdir mühim olan. İçeriden dışarıdan gelen saldırılar ile koca bir İslam ülkesi kahır altındadır. İslamın değerleri ayaklar altındadır.
Biz, sam yelinin daha fazla esmesine fırsat verilmeden, iş işten geçmeden Türkiye Suriyeye adeta Demokrasi çadırı kurmalıdır, işin çığırından çıkmasına fırsat verilmemelidir. Arap Baharının Suriye versiyonu, İsrail’in Güvenliğinin tehlikeye düşmemesi yaftası altında batının İslam ülkelerine olan tasallutunun yeni planlamasıdır dediğimizde, neyi kast ettiğimiz şimdi daha iyi anlaşılıyor.
İslam Konferansı Örgütü bugün toplanmayacak ise, ne zaman toplanacak, bu iş için bir araya gelmeyecek ise hangi iş için bir araya gelecektir?