BÖYLE GİTMEZ/GİTMEMESİ LAZIM
Geçen gün yazdığım bir yazının başlığını "Böyle Giderse" koymuş ve neticesinin herkes için sonun başlangıcı olabileceğine işaret etmiştim.
İnsan zihni nisyan ile malül. Hatırlatalım.
Orduda daha yakın zamana kadar Genelkurmay Harekat Daire Başkanlığına kadar yükselmiş olan Orgeneral Çetin Doğan ile şu anda da halen orduda görev başında olduğunu sandığım Volkan Kaplama ordu içerisindeki Alevi kökenli subaylarla toplanmışlar, "mezhepsel" anlamda yaptıkları değerlendirmelerden şu sonuçları çıkarmışlardı.
1-Darbeye hazırlık için her şeyi yapın.
2-Ordu içerisindeki dindar subayların ordudan atılmaları, ileride yapmayı düşündüğümüz darbe talebimiz için bir engel teşkil etmektedir. Bırakın ordu içerisinde kalsınlar, yapacağımız darbeye malzeme teşkil etsinler.
3-İçki için, içirin.
4-Karılarınızı, kızlarınızı dekolte giydirin, başkalarının karılarını da dekolte giymye zorlayın.
5-Eğlenceler düzenleyin, dansözler, rus revüleri , ne bulursanız getirin.
6-Din ve Milliyetçilik duygusunu yok edin.
7-Askeri okullarda erkek öğrencilerle,kız öğrenci arkadaşlıklarını teşvik edin.
8-Dinsel konularda sınırları zorlayın.
9-Karılarınızı oynatın , zıplatın.
10-Güneydoğuda postu deldirmeyin.
11-Güneydoğuya giderseniz, karargahta görev alın, PKK ile mücadele bizim işimiz değil.
12-Cehpeye o namussuz sünnileri sürün.
13-Alevilik bu ülkede gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizlesin.
Bunlar laf değil, bunlar oyun değil, bunlar söz ola beri gele cinsinden uydurmalar değil. Gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlandı. Bu yayınlara tek bir yalanlama gelmedi.
Bu dönem Genelkurmay Başkanlığının her alandaki hassasiyeti ortada.
Sayın İlker Başbuğ, halksız bir ordu olamayacağını, halktan , onun isteklerinden kopuk , hatta ona yabancılaşmış bir ordunun görev ve sorumluluklarını yeterince yerine getiremeyeceğini çok iyi anlayan bir komutan.
Yukarıdaki konuşmaların yapılmadığını ifade eden bir yalanlamayı ben duymadım.
O halde hepimiz bu konuşmanın ordunun çok önemli kademelerinde bulunan insanlar arasında geçtiğini kabul etmek zorundayız. Bu durumda da Genelkurmay Askeri Savcılığının harekete geçmesi , sorumlular hakkında görevde bulundukları sırada işledikleri suçları sebebiyle soruşturma başlatması gerekiyor.
Alın yeni bir örnek daha.
Jandarma Genel Komutanlığı yapmış olan Emekli Orgeneral Şener Eruygur, görevde bulunduğu sırada uhdesine tevdi edilen örtülü ödenekten 13 trilyonu boşu boşuna harcamış. Daha doğrusu millet için boşu boşuna, kendisi için ibadullah. Anlayacağımız malı götürmüş.
39 tane özel hesap açtırmış.
Jandarma Genel Komutanlığının bütçesinden özel hesabına milyonluk/trilyonluk/ paralar havale ettirmiş.
Ergenekon davasından TUTUKLU olarak yargılanan Rem Mümessillik Dış Ticaret şirketinin sahibi Hakan Şanlı’ya 5.3 Milyon/trilyon/,
Kendi yanında çalışan Astsubay Recep Cömert’e 1.1 milyon, (Bir astsubaya bu para niçin verilmiş, o bu parayı ne yapmış, şimdi bu insan nerede, inmidir, cinmidir, yaşıyor mu, malı , mülkü ne, çoluk çocuğunun hesabında ne paralar, ne evler var , hakikaten öğrenmek istiyoruz.)
Yukarıda ismi yazılı Hakan Şanlı ile ortak Sedat Kıyak 186 bin/milyar/ para aktarmış.
13 Milyon/trilyon/ dan geriye kalan 5,5 milyon ile de 14 adet Ford Ranger Marka Jeep, 10 adet Fiat Albea binek araba, bilgisayarlar vesaire alınmış.
Emekli Jandarma Komutanına görevde bulunduğu sırada "Habar Alma Ödeneği" için tahsis edilen paranın büyük çoğunluğu ya özel hesaplara intikal etmiş veya Ergenekon örgütünün faaliyetlerini finanse etmek için kullanılmış.
Batılı, doğulu hangi ülke olursa olsun, azıcık demokrasiden nasibini alan ülkelerin hiçbirisinde böyle bir eyleme göz yumulamaz.
Derhal Genelkurmay Askeri Savcılığının harekete geçmesi, olayı soruşturması , bilgi ve belgeleri ilgililerden istemesi lazım.
Bu arada tedbiren Şener Eruygur’un , eş ve çocuklarının mallarına elden çıkarılmasını önlemek için ihtiyati tedbir konulması gerekir.
Ayrıca bu insan ile aynı statüde yargılanan insanlar neden cezaevinde , bu kişi ise nasıl elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Onun herhangi bir hastalığının bulunmadığı veya tedavi ile şifa bulduğu sabit.
Üstelik Ergenekon Örgüt soruşturması dışında,ZİMMETİNE PARA GEÇİRDİĞİ ayan beyan ortada olduğu halde, eski komutanlık statüsünden yararlanarak keyfe ma yeşa hayat sürmesini kamu vicdanı asla kabul etmiyor.
Yoksa Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil’in günahı ne idi.
Bu suçlamalar doğru değilse tez elde açıklama yapılması lazım. Ama eğer isnatlar doğru ise, bunlar hakkında ne tür işlemler yapıldığının, kamuoyu ile paylaşılmasında çok büyük yarar var.
Çünkü biz Dicle kıyısında bir koyun kaybolsa ondan Ömer mesuldur diyen Milletin çocuklarıyız.
Adalet Devletimizin Temelidir vecizesini her yere asmamızın bir anlamı olmalı.
Devleti yıkmayı, Milleti biribirine düşürmeyi plan ve proğramlayan bu kişilerin eylemi sonuçsuz kalır, cezai ve hukuki bir müeyyideye tabi olmaz ise, işler böyle gelmiş,böyle gider diyeceğiz.
Ama aksi çıkarsa, böyle gelmiş, böyle gitmeyecek şekilde bir kararlılık gösterilir ise, vicdanlarımız sükuna kavuşacak ve biz Millet olarak Devletimize dört elle sarılma gereği duyacağız.