BU ASİYE NASIL KURTULUR
Bu Asiye saf temiz bir Anadolu kızıydı.
Güzel mi güzel, endamlı mı endamlıydı.
Yürürken istemese de caka satardı.
İnsanlar aldırmazdı onun yaptıklarına
Olsun , ne yaparsa yapsın , bizden birisi derlerdi.
Ona güvenirler,
Ona inanırlardı.
Eli , ayağı düzgündü,
Harama hileye bulaşmazdı.
Herkese dostça davranır,
Hal hatır sorar,
Yardım elini uzatmaktan çekinmezdi.
İnsanlara elini uzattığında gözlerinin içine bakardı.
Gülerdi.
Yanakları ile değil,
Gözleri ile gülerdi.
Müstehzi yanakla gülüşlerden eser olmazdı onda.
Fakirin, fukarının yanındaydı,
Yetimin yoksulun arkasında.
Ev ziyaretleri yapar,
Yoksul sofrasına oturur,
Çocukları çok sever,
Kucağına oturtur,
Yanaklarını öperdi.
Elinde, avucunda olanı vermeyi severdi.
Mertti,
Yiğitti,
Delikanlıydı.
Haktan, hukuktan yanaydı.
Parayla , pulla işi yoktu.
Dünya nemasını elinin süsü değil, kiri gibi görürdü.
Verdikçe, dağıttıkça temizlendiğine inanırdı.
Yıkanmış, yunmuş hissederdi.
Asiye’nin çok çocuğu vardı.
Yüzlerce, binlerce , milyonlarca.
Renk, renk, desen , desen, biçim biçim.
Ne çok severdi onları,
Ne çok öykünürdü değişik biçimlerine.
Ara sıra, ya bunların hepsi aynı renkten olsaydı, onları nasıl ayıracak, sevgimi nasıl dağıtacaktım derdi.
Yetmişe bir sevgi ile bire yetmiş sevgi hiç bir olur mu derdi.
Asiye geceleri başına yastığa koyar, ama uyumazdı.
Yaşadığı şehrin derdine yanmıştı bir kere.
Yanmayan ocak, tütmeyen soba, ağlayan ana, inleyen baba, dert çeken bacıydı o.
Kalkar giyinir,hiç kimseyi yanına almaya ihtiyaç duymadan vururdu kendini yollara, yamaçlara, patikalara, dağlara.
Terlerdi.
Bazen rüzgarın kamçı gibi esmesinden, bazen dağların iniltisinden gözleri yaşarır,
Ağlardı.
Anam derdi, ağam derdi, paşam derdi,
Ciğerim,
Ciğerparem,
Derdim,
Divanım,
Davam derdi.
Açın, açın, kapıyı açın,
Benim ben,
Asiye.
Bakın ekmek, peynir, su getirdim.
Sabrı, hakkı
Tavsiye edeni ve SAHİBİNİ getirdim.
Korkmayın,
O bizimle olduğu için, biz O’nunlayız.
Asiye bir gün çok yorulmuş ,yatağa uzanmış , uykuya teslim olmuş, rüyaya dalmıştı.
Çok sevdiği, yanından ayırmadığı birisi o’na tecavüz etmeye çalışmıştı.
Kovdu onu, uyanmaya çalıştı, ama başaramadı, başını sol tarafa çevirdi.
Olan oldu,
Kurtulamadı.
Yemeye , içmeye, eğlenmeye başladılar.
Vur patlasın , çal oynasın,dem bu demdir dediler.
Kadehler , elden ele dolaştı,
Asiye kucaktan kucağa.
Şehrin en üst taraflarında yeni yerler, yurtlar aldılar,
Bir , iki, üç, dört, yüz bin, milyon,milyar, daha , daha, daha, ama çare yok, daha,daha, daha, imkansız olmuyor, daha, daha, daha.
Çalmalıyız dediler,
Def, dömbelek, darbuka.
Birden nara atarak uyandı Asiye.
Kan ter içerisinde kalmıştı.
ağlamaya başladı.
Rüya da olsa batmıştı bir kere.
Niye olduğunu anlamadan,
Hastalandı.
Eski dostları çok uğraştılar, ilaç için, çare için,
Yiğitliğin hakkı için
Allah için.
Ama olmadı, ulaşamadılar.
Hastalığı gün gün ağırlaştı.
Mütecavizler aldıkları paralar, serveti samsanlar ile kayıplara karıştılar.
Yalnızlığı arttı, kurtarılamadı ve
Öldü.