BUNA YİNE BİZ KARAR VERECEĞİZ
Haçlı seferleri İslamı ve onun kurmuş olduğu medeneyiti , Müslüman Anadoludan söküp atma , yerine yeniden Hırıstiyan iman ve inancını kurma savaşları idi.
Bu savaşlar hız kesmiş olmasına rağmen, çeşitli biçimlerde içten içe kaynayan bir yara gibi sürüp gitmektedir.
O seferlerin/savaşların sonucu olarak Osmanlı Toprakları olan Romanya, Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan birer birer kendisinden koparıldı. Osmanlının bu topraklarının kendisinden kopmasında , buralarda yaşayan ahalinin elbette büyük desteği oldu.
Bu topraklarda daha önce Hırıstiyan Serpuşunu görmektense, Osmanlı sarığını tercih ederiz diyen insanlar gitmiş,yerine bağımsızlık savaşı veren ahali kalmıştı.
Söz konusu ülkelerin birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeleri Haçlıların eline iyice güçlendirdi.
Ruslar 93 harbi olarak bilinen (1877-1878) Osmanlı Rus savaşı sonunda Ayestefanos/YEŞİLKÖY’E kadar ilerlemişlerdi.
Ruslar batıda Yeşilköy’e , doğuda Erzuruma ulaşınca, Osmanlı tarihindeki en büyük yenilgiyi kabul etti ve Ayestefanos Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Bu antlaşma ile Osmanlı büyük toprak kaybına uğradı. Antlaşmaya göre Bulgar Prensliği kuruluyor, Bosna-Hersek içişlerinde serbest hale geliyor, Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsızlık kazanıyor, Kars, Ardahan , Batum ve Doğubeyazıt Rusyaya veriliyor, Teselya Yunanistana bırakılıyor, Girit ve Ermenistan’da Islahat yapılıyor ve Osmanlı 30 bin ruble savaş tazminatını Rusyaya ödemekle yükümlü oluyor.
Bu Antlaşma sonrasıdır ki, Ermeniler toprak talebi ile Osmanlının karşısına çıkmaya başladılar.
Doğu Anadoluda , Kilikya’yı(bugünkü Çukurovayı) da içine alacak şekilde bir Devlet kurulması için mücadeleye giriştiler.
Ermeniler Anadolu topraklarında dağınık vaziyette yaşıyorlardı. İstanbul, Kastamonu, Ankara, Sıvas, Erzincan, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Van gibi vilayetlerde yaşayan bu insanların nüfusu hiçbir zaman Müslüman ahalinin yüzde onunu geçmemişti. Van ilinde belki bu nüfusun yüzde 15 ler seviyesinde olduğu ifade ediliyor.
Zaten Ermeniler kendi nüfuslarının tamamı olan 1,5 Milyon insanın tehcire tabi tutulduğunu söylediklerine göre, bizim Anadolu Ermenilerinin Anadoluda yüzde onlar seviyesinde olduğu yolundaki düşüncemiz doğrulanmış oluyor.
Anadolu topraklarında değişik illerde yaşayan Ermenilerin şu anda bile Batı Ermenistan olarak adlandırdıkları Doğu Anadolu bölgesinden Akdenize kadar uzanacak bölgede yeni bir Devlet Kurma istekleri, 24 Nisan 1915 tehcirine neden olmuştur.
Kimse Osmanlıyı binlerce sene birlikte yaşadığı Ermenileri durduk yere tehcire tabi tuttuğunu söylememelidir.
Yani olayların başlanğıcını 24.Nisan.1915 te değil , 93 harbi olarak bilinen Osmanlı Rus Savaşının sonuçlarında aramalıdır.
Osmanlı batısından doğusundan topraklarını kaybeder iken, Anadolu İslam coğrafyası , Arap İslam Coğrafyası ve Kafkas Müslüman Ülkeler (Türk, Kürt, Azeri,Çerkez,Gürcü, Türkmen) coğrafyasından da kopuşunu gerektirecek ve Anadolunun bağrına hançer gibi saplanacak bir ülke kuruluşunu kabul edemezdi.
Osmanlı ,Ermenilerin niyetini çok iyi anlamış ve Mileli Sadıka olan bu insanların Mileli Kazibeye dönüştüğünü , Anadoluyu parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeye başladığını Van ilinde gerçekleştirilen Müslüman Ahali katliamı ile çok iyi anlamıştı.(Katliam, Van ilinde Van kalesi altında hala izlerini çok canlı olarak koruyor, gidin görün.)
Osmanlı olan biteni aslında bir savaş ilanı ve isyan olarak görüp tehcirden başka tedbirler de alabilirdi. Ve o günün savaş ortamında bu iş şimdi konuşulmazdı bile.
Ama Osmanlı vefalı davrandı ve vatandaşı olan insanları yine kendi topraklarında tehcire tabi tuttu.
Bugünkü Çukurova(O Zaman Kilikya diye adlandırılıyordu), Suriye(Halep/Şam) gibi vilayetlere tehcir edilen Ermeniler , birinci dünya harbi ile Osmanlı toprakları işgale uğrayınca,silahlanarak geri döndüler , başta Kahramanmaraş , Şanlıurfa,Gaziantep, Osmaniye, Adana, Mersin vilayetleri olmak üzere bir çok toprak parçasında Fransızlar ile birlikte Müslüman ahaliyi kırıma uğrattılar.
İngilizler ve özellikle Fransızlar, Ermenilere yeni bir yurt oluşturacakları(Devlet kuracakları) vaadi ile Osmanlı ordularına karşı yanlarında görev almalarını önermişti. Bu öreniye çok sıcak baktılar ve bu defa hayallerinin gerçek olacağını düşünen Ermeniler Çukurovada Müslüman ahaliye karşı büyük katliam yaptı.
Bölge ahalisi kurtuluş mücadelesi ile bu vilayetlerde Fransız ordularını birer birer yenilgiye uğratınca, müstevliler çekilmeye başladılar.
İşte o zaman Ermeni çeteleri yeniden büyük hayal kırıklığına uğradılar. Rusların 1917 Ekim devrimi ile Savaştan çekilmesi, 1921 yılında ilan edilen Kars Gümrü anlaşmaları ile Ayestefanosta Osmanlıdan aldığı toprakları iade etmesinden sonra Kilikya(Çukurova) bölgesinden de Fransızların kaçmak zorunda kalmaları, Ermenileri yeniden yollara düşürdü.
Osmanlı birinci dünya harbi sonrasında Ermeni vatandaşlarına af ilan etmiş ve topraklarına dönebileceklerine karar vermişti.
Fakat Ermeniler yaptıklarının hesabı sorulacak diye , topraklarına dönmek yerine, Mersin Limanından Fransız ordularını tahliye etmek üzere hazırlanan gemilere binerek Avrupaya , Amerikaya ,Fransa ve Marsilyaya kaçtılar.
1915 tehciri sırasında, yol koşulları, kimi Türk ve Kürt çetelerinin saldırıları sonucu Ermeni ahaliden 40/50 bin insanın zarar gördüğü biliniyor. Onun ötesinde 1,5 Milyon insanın öldürüldüğü ve böylece ,Jenoside/soykırıma uğratıldıkları konusundaki iddialar gerçekten gülünçtür ve büyük bir yalandır. Bugün Avrupanın çeşitli ülkelerinde (özellikle Fransa, Almanya,İsviçre,İsveç) ve ABD de yaşayan Ermeniler nereden çıkmıştır.
Diaspora dediğimiz, yani Anavatandan ayrılarak Avrupaya dağılan Ermeniler kimdir veya kimin çocuklarıdır. Köklerinin kurutulduğu iddia edilen insanlar yeniden nasıl oluştular?
30 yıldan beri PKK örgütü ile süren savaş, Anadolu İslam Coğrafyasını sanki yeniden zayıflatmış görünüyor.
Bu zayıflamanın maalesef Türk Ordusuna dayandırılan veya onlar içerisinden çok sayıda insanı işin içine alan ETÖ olayı, batının gözünde bizi yeniden "hasta adam" durumuna düşürme istidadındadır.
Eğer biz batının sürüp giden haçlı saldırılarının asla durumadığını, amacın Türkiye’yi parçalayarak , Anadolu İslam coğrafyasını ortadan kaldırmak olduğunu anlarsak, saldırıların sonunu getirebiliriz. Yani buna karar verecek olan batılılar deği, biziz.
Balkanlardan Kafkaslara, oradan Ortadoğuya İslam coğrafyasına uzanan, her yönü itibariyle gelişmekte olan Anadolu, bir çok bakımdan batının ve kuzeyin korkulu rüyasıdır.
Her açıdan sürgüt devam ettirilen/estirilen terörürde insanlarımıza biçilen rol figüranlıktır.
Daha çok demokrasi, daha çok insan hakkı ile insanlarımızı ülkemizi daha çok sevmeye sevkettiğimiz zaman, ülkemizi param parça olmaktan kurtarabiliriz.
Kararı verecek olan biziz, başka kimse değil.