ÇAM YARMALARINI DAYATMALARINA KARŞI ÇIKALIM
Parayı veren sahip çıkar. Bu her zaman böyledir, böyle olmaya devam edecektir. İnsanoğlu’nun vazgeçemediği egoları, bencillikleri var. Bunları tatmin aracı ise yoğunlaştırılmış enerjiyi, çalışmayı, çabayı ifade eden paradır.
Bundan 6-7 sene önce söylediğim “İran ile aramızda hudutlar niye var, Irak ile, Suriye ile aramızdaki hudutların sebebi nedir? Bizler neyi biri birimizden saklıyor, koruyoruz?
Dünya alem birleşirken, en azından ekonomik anlamda hudutların kaldırılması için mücadele verir iken biz, aşamayalım diye aramıza dağları, düz alanlarda ise mayınları döşemişiz.
Düşünün onca çabaya rağmen, Suriye ile aramızdaki hudut bölgesinde 3 Konya ovası genişliğindeki araziler, mayınlara yataklık yapıyor. Hala temizleyemedik, Ak bir alınla ortaya çıkıp, bakın onlarca yılın aymazlığını ortadan kaldırdık, şimdi bu sahalarda ziraat yapılacak, ülkemize ve dünya insanlığına büyük yararlar sağlayacak diyemedik. Bu konuda çabalar var ama nece?
Biliyorum hiç kimse değil, artık sadece Sayın Başbakan özel gündemine alır ve o bitip tükenmek bilmeyen takipçiliği ile konuya el atarsa, sorun bütünü ile ortadan kalkar. Yoksa kimseden ümidim yok. Çünkü tanıyorum ve biliyorum ki, kendilerine iş verilenler, köşeyi dönünce her şeyi unutma modundalar.
Avrupa daha 1940 lı yıllarda biri birinin etini yedi. Milyonlarca insan, ikinci dünya savaşında hayatını kaybetti. Ama sonunda bu ülkeler aklı ve basireti hakim kıldılar, birleştiler. Siz şu anda kimilerinin yaşadıkları soruna bakmayın. Yaşam tarzları ve ekonomik gelirleri itibariyle, yine bizim gibi kalkınmakta olan ülkeleri 3 e 4 e katlayacak gelire sahipler.
Aynı evin içerisinde yaşayıp, aynı havayı soluyup, bu kadar biri birine bigane başka bölge, dünyada var mıdır, bilmiyorum.
Avrupa birleşmiş, ABD zaten birleşik yaşıyor, Uzak doğu ülkeleri Asya Pasifik birliktelikleri oluşturmuşlar, durup dinlenmeksizin ekonomilerini nasıl geliştireceklerinin hesabını yapıyorlar, ama bir biz Orta Doğu ülkeleri olarak biri birimize sırtımızı dönmüş durumdayız.
Bu da yetmedi, şimdi Suriye ile olan halimiz ortada.
Yıllık 5 Milyar Dolar para hebaen mensura oldu.
Buna öyle az uz para demeyin. İki tane, yolları ile birlikte boğaz köprüsü demek. Veya yeni bir Karadeniz Otoyolunun yapımı için gerekli para demek.
Irak Merkezi hükümeti ile de aramız şekerrenk. Suriye de şöyle oldu, böyle oldu, ya Malikiye ne oldu ki, o böylesine bize düşman kesildi.
Irak Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı Tarık Haşimi güya Irak yönetimine karşı Sünnileri örgütlüyormuş, eylemler yaptırıyormuş diye suçlandı. Hakkında dava açıldı. Haşimi önce Kuzey Irak’a kaçtı. Kürdistan yöneticileri merkezi yönetim ile aralarının daha fazla açılmaması için Haşimiye git dediler. O da kalktı Türkiye’ye geldi.
Maliki, Haşiminin Türkiye’ye gelişini ülkesinde düzenlenen komplonun bir başka parçası olarak değerlendirdi, güya Haşiminin eylemlerine Türkiye el altından destek veriyormuş, onun Türkiye’ye kaçışının sebebi de buymuş diye Maliki efendi bize düşmanlık beslemeye başladı.
Ya İran, ne oldu ki onlarla olan o seviyeli ilişkiler bir anda yerlerde sürünmeye başladı.
İran ile olan ekonomik ilişkiler son on yılda tarihinde görülmemiş bir biçimde gelişme gösterdi. Ticaret hacmi 16 milyar dolarla kadar ulaştı.
İran batı ile olan münasebetlerinde yaşadığı sorunların aşılmasında, Türkiye’yi Hakem ülke olarak gördüğünü ifade etti.
Nükleer yakıtların takası meselesinde İran, Türkiye’yi vekil olarak tayin etti.
Batılı ülkeler mırın kırın ettiler ise de sonunda kabul etmek zorunda kaldılar.
Ama işte bizim kadim ”Şeytan Dostumuz” ABD devreye girdi. “Aldığımız İran’a Ambargo kararına uymayan ülkeler dostumuz değildir, İran’ın petrol ihracatının derhal kesilmesi lazım” dedi.
Biz İran’dan aldığımız petrolün fiyatında indirim yapılmadığı gerekçesini öne sürüp, İran’a uygulanan ambargoya kılıf bulduk. Ve İran’dan petrol alımını kestik gibi bir şey. Enerji bakanımız bu alanda oluşan boşluğu Kuzey Afrika ülkelerinden tankerlerle getirilecek petrol ve sıvı doğal gaz alımı ile kapatacağımızı söyledi. Evimizin önündeki musluğu kapattık, karşı mahalledekilerin kuyusundan su çekmeye ve taşımaya başladık.
Niye ABD istedi ya, daha ne olsun.
Bu da yetmedi, bir de Kürecik’e Füze Kalkanı kurduk.
Kim için?
Tabii ki İran için ve hadi gönlümüzü hoş tutalım bir de Rusya için.
Yıllardır NATO içerisinde batının jandarmalığını yapıyorduk, buna daha azimli bir şekilde destek olduğumuzu ifade ettik. Uygulamaya koyduk.
Suriye meselesinde İran karşı safta yer aldığı için, onu anlayamadığımızı ifade ediyoruz.
İran Ayetullahlarından birisi de çıktı, Türkiye bu yaptıklarından utanacaktır, çünkü İsrail ile birlikte hareket ediyor dedi.
Neyseki işler daha çok karman çorman hale gelmeden Türkiye’yi ziyaret eden İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı M uhammed Rıza Rahimi ile görüşme yapan Sayın Başbakan "Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacmini, gelecek yıl sonuna kadar yıllık 30 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Yaklaşık 150 milyon nüfusa sahip Türkiye ve İran bunu başarır. Altyapı bu işe müsait. Yeter ki irade beyanının karşısında karşılıklı olarak duralım. Rahimi ile gerek baş başa, gerekse heyetler arası görüşmelerde, Türkiye-İran ilişkilerinin özelikle 2010-2011 ve bu yıl gelmiş olduğu noktayı değerlendirme fırsatı bulduk. Türkiye ve İran'ın 2010 yılındaki görüşmelerde koyulan hedeflere doğru hızla ilerliyor. 2011'de 16.5 milyar dolara, yaklaşık rakamlar veriyorum, ulaştık. Bu yıl ise bu rakamın yaklaşık şöyle 1.5 yıl içerisinde, bu gidişle 30 milyar doları yakalayalım iradesini, birlikte Rahimi kardeşimizle koymuş bulunuyoruz. Ben olaya, bu ekonomik aramızdaki ilişkilerle girerken, atılan bu adımlarda da geçen yıllardaki aleyhimize olan dış ticaret açığının da süratle dengelenmesi noktasında her türlü adımı da atma noktasında Rahimi kardeşimden teyidi almış olduk. Çalışmalarımızı, aramızdaki ürünlerin satışı noktasındaki kalemleri ki bunlar yaklaşık 240 kalem bir mal söz konusu, ürün söz konusu ve bu ürünler noktasında da arkadaşlarımız, 25 ürün var ki bunlar ağırlıklı sanayi ürünü bunlar konusunda da çalışmaları sürdürecekler. İnşallah yarın bunu da nihayete erdirecekler. İki komşu ülkeyiz ve derin tarihi birlikteliğimiz var, bunu bu süreç içinde de kararlı bir şekilde sürdüreceğiz." Dedi.
Ya gözünüze kurban olayım, işte bu. Bu gelişmeler başta Suriye olmak üzere Irak ile yaşadığımız sorunun çözümünde çok, ama çok önemli bir adımdır.
Bizler bölge ülkeleri olarak bunları yapalım, göreceksiniz, hiç kimse kolumuzu bükemeyecek, hiç kimse bize efendilik taslamayacak. Neyimiz eksik. Biz teknolojide çok ekstrem noktalar hariç, artık onlara muhtaç değiliz.
Yer altı zenginlik kaynakları ise bizde ve onlar bize muhtaaaçççç.
Bu yazdıklarım ile batılılara, batı dünyasına sırtımızı çevirelim, onlara düşmanlık besleyelim demiyorum.
Ya ne diyorum? Eşitlik ve Adalet temelinde ilişkilerimizi geliştirelim, başımıza çuval geçiren herif, öyle çok matah bir şeymiş gibi aramızda dolaşmasın. ABD siyasi emellerini gerçekleştirmek için füze kalkanı kurmak, İran ile ekonomik ilişkileri kesmek gibi asla menfaatimize olmayan çam yarmalarını bize dayatmasın.