ÇANAK ÇÖMLEK PATLADI

Askerlerin Ceza Usul Kanunun 250.maddesine giren suçları işlemeleri halinde Adli Yargı organları önünde yargılanmalarına ilişkin açıklamalar ardı arkasına devam ediyor.

Bu arada çok önemli bir açıklama Yargıtay Başkan Hakim Hasan Gerçeker’den geldi.

Sayın Gerçeker, Ankara Barosunun Kuruluş yıl dönümü ile ilgili Baloda gazetecilerin konuya ilişkin sorusunu cevaplandırır iken, bu düzenlemenin Anayasa’nın 145. maddesinin lafzına aykırı olmadığını kimse söyleyemez dedi.

O halde, her an elinin altında Anayasa olmadığı için açıp okuyamayan vatandaşlarımız için, o maddenin ilgili bölümünü buraya yazalım.

Anayasa Madde 145 "Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.  Askeri mahkemeler asker olmayan kişilerin özel kanunda belertilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri  sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler." Diyor.

Anayasanın bu maddesinin lafzından anladığım iki husus var.

Bunlardan birincisi,askeri mahkemenin bir suça bakabilmesi için,asker bir kişinin "ASKERİ" bir suç işlemesi lazım ve ikincisi ise, bu suçun askeri bir mekanda işlenmesi lazım.

Diyelim ki,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi adam öldürdü,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi ırza geçti,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi asker bir şahsı veya sivil bir kişiyi gasbetti,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi ihtilal hazırlığı yaptı,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi velevki emir komuta zinciri içinde olsa bile, ihtilal için kışladan dışarı çıktı,

Askeri bir mekanda Asker bir kişi , askeri olanakları kullanarak Hükümeti, Parlamentoyu ve Kamuoyunu tehdit eden açıklamalar yaptı,

Şimdi bütün bu eylemlerin "lafzı yönünden de olsa" Anayasa’nın 145.maddesine nasıl bir uygunluğu var?

Askeri suçlar,geneli itibariyle ast üst münasabetlerinde meydana gelen hukuka aykırılıkları ifade eder. O aykırılıkların görülme yeri Askeri Mahkemeler olabilir. Bu konu "KAMUYU" ilgilendirmez.

Fakat yukarıda sıraladığımız suçlar "KAMUYA" karşı işlenmesi halinde bunların görülme yeri özel yetkili askeri mahkemeler olmayıp,elbette genel yetkilerle donatılmış bulunan Adli Yargı yerleridir. Kamunun zarar gördüğü, toplum vicdanını zedeleyen ve herkeste işlenen suça karşı antipati uyandıran eylemlerin görülme yerini özel yetkilerle donatılmış olan Askeri Mahkemelere verdiğinizde, toplum/insanlar zihninde, bu suç bize karşı işlenmiş ve suçu işleyen asker, onun davasına özel yetkili mahkeme nasıl bakabilir? Diye soru işaretleri oluşur.

Eğer biz Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker gibi düşünecek olur isek, yukarıda sıraladığımız suçların işlenmesini, aynı zamanda askerler için bir hak olarak görmek gibi tehlikeli bir duruma düşeriz.

Asker darbe yapabilir, darbeye teşebbüs edebilir, bunu kendi ortamlarında çok rahat bir şekilde konuşabilir inancı/düşüncesi toplumumuzda yerleşmiş, Askerlerin ayrı bir mekanı, yeri olduğu kabul edilmiş olduğundan, onların işledikleri her suça "özel  muamele yapılması Anayasal Güvence altındadır" gibi bir "yargıya" bizi götürmüş bulunmaktadır, maalesef.

Oysa buna benzer eylemlere teşebbüs eden siviller,nasıl müebbet hapis cezası ile cezalandırılıyor ise, asker kişilerin de aynı statüde tutulması kamu yararının sağlanması açısından yadsınmaz bir gerçektir.

Sayın Gerçeker Türk yargısının en önemli kurumu olan Yargıtay’ın başında bulunuyor. Yargı sürecinin devam ettiği bir konu ile ilgili olarak görüş açıklaması, TBMM sinin yaptığı düzenlenemin Anayasaya aykırı olduğunu söylemesi, olayda taraf olduğunu ortaya koydu.

Tutmuş olduğu "çanak" "çömleğin" patlamasına sebep oldu.