ÇOCUK KANDIRIYORLAR BÖYLE PLAN MI OLUR

İsrail’in batı Şeria ve Gazze şeridinden uyguladığı katliam kim ne derse desin jenosid/soykırım niteliğine bürünmüştür.

Gazze’de yaptıkları daha çok taze olduğu için manzara gözlerinizin önündedir. Ona biraz sonra dönelim. Ya Sabra ve Şatilla Kamplarına yapılan ve bu kamplarda yaşayanların tamamını öldüren kanlı baskınları hatırladınız mı?

Sabra ve Şatilla kamplarında yaşayan Filistinli mülteciler, bir gece yarısı yataklarından kalkmaya fırsat bulamadan uçaklardan atılan ve atıldığı yerde deprem etkisi yapan bombalarla yerle bir edildiler.

Bu katliama/soykırıma batılı gözlemciler de dayanamamış, bu kamplara yaptıkları ziyaretler sonucunda, manzara karşısında göz yaşlarını tutamamışlardı.

Ortalık yerde sahipsiz mahzun ve melul bir şekilde duran oyuncak bebekler herkesin içinin burkulmasına sebep olmuştu.

Toz toprak içerisinde olan oyuncak bebekler “sahibime kıydılar” dercesine hüzün doluydu.

Ama İsrail hiçbir şeye aldırış etmeden o günden sonra da eylemlerine devam etti.

Binlerce Filistinliyi Fosfor bombaları ile yok etti.

Gazze şeridinde yaptıkları saldırının üç gün öncesinde Filistin ile İsrail arasında barış görüşmelerinin evvel emirde hangi konuları içereceği, İstanbul’da İsrail Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan R.Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşmelerde karara bağlanmış ve Türkiye’nin bu konuda ne kadar samimi olduğu ortaya çıkmıştı.

Çünkü İsrail hiçbir İslam ülkesi ile olmadığı kadar, Türkiye’yi kendisine yakın bulmuş, onun bu konuda almış olduğu inisiyatiften memnun kalmıştı.

Ama Birleşmiş Milletlerin, Güvenlik Konseyinin, Arap Bloku ülkelerinin hatta ABD nin çözemediği bir problemi Türkiye’nin halledecek noktaya gelmesini tabii ki kimse istemedi. Kimse istemedi derken, yukarıda saydıklarımızın hiçbirisi, Türkiye’nin bu atağını içlerine sindiremediler.

İsrail’e öyle bir görev verdiler ki, herkesin aklını başından aldılar.

Kurulmuş olan masanın örtülerinin serilmesine ramak kala, İsrail Gazze Şeridinden bana füzeler fırlatıldı, bu kabul edilemez diyerek, Gazze’ye saldırdı. Binlerce insanı katletti ve yine sayısı on binleri bulan Filistinli Müslüman’ın yaralanmasına sebep oldu.

İsrail’in tam barış görüşmelerinin yapılacağı bir sırada, bu şekilde Gazze’ye saldırısının sebebi, güya “çektiğimiz acıyı” başka türlü dindiremezdik yalanıydı. Aksi taktirde barış masasını niye tekmelediklerini anlatmaları mümkün olmayacaktı.

Peki yaptıklarını dünya insanlığına anlatabildiler mi?

Batılı dindaşları, müttefikleri ve onu bu işe sevk eden ABD haricinde kimseye bir şey söyleyemediler.

Niye ABD nin ismini öne çıkarıyorum, şunun için: İsrail Gazze’ye 20 gün boyunca Fosfor bombaları yağdırır iken ABD li yetkililer “İsrail’in kendini koruma hakkı vardır” herzesini yumurtlamaları ve İsrail’i yaptıklarından ötürü cesaretlendirmelerinden ötürü. ABD Türkiye’nin arabuluculuğundan habersiz mi idi. İsrail, Gazzeyi bombalamaya başladığında; barış masasına oturmaya ramak kala, enti püften sebeplerle, İsrail’in yaptığı saldırı kabul edilemez deseydi, daha mı kötü davranmış olurdu? Geçelim. Biz biri birimizi gayet iyi biliyoruz. Gerisi lafu güzaf.

Bir markete bile gitseniz onbinlerce kalem malın satıldığını görürsünüz. Bunlar küçük bir bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak için satışa sunulmuştur. Bir Milyondan fazla insanın yaşamış olduğu yerde, bu malların çok daha fazlasına insanların ihtiyacı vardır. Peki Filistine İsrail’in girmesine izin verdiği malların sayısı ne kadar biliyormusunuz. 20.

Evet yanlış okumadınız yirmi kalem malın girmesine izin veriyorlar. O da ekmek, su v.s.

Filistinliler, İsrail tarafından yerle bir edilen evlerini yapacak iki torba çimentodan, birkaç yüz kilo demirden yoksunlar.

Filistinlilerin bu durumu devam ederken, uluslar arası camia olan bitene kayıtsız kalamadı ve Mavi Marmara Gemisinin de dahil olduğu birkaç gemi ile Gazze’ye ihtiyaç maddeleri götürür iken, İsrail’in Devlet terörüne maruz kaldı.

Bu gemide başka değil, özel olarak seçilmiş gibi 10 Türk Vatandaşı katledildi.

Götürmüş oldukları mallarına el konuldu.

TÜRKİYE İSRAİL’E BUNU YAPMIŞ OLSAYDI, İSRAİL SAVAŞ İLAN ETMESE BİLE BİR ŞEKİLDE BUNUN İNTİKAMINI ALIRDI. BUNU TÜRKİYENİN YANINA KAR OLARAK BIRAKMAZDI.

Ama Türkiye ne yaptı? Gayet medenice, bu katliamdan ötürü bizden özür dilensin, ölenlerin yakınlarına tazminat ödensin ve Filistinlilere uygulanan abluka sona erdirilsin dedi.

İsrail Türkiye’nin bu taleplerinin hiçbirisini kabul etmedi.
Bunun üzerine Türkiye İsrail ile olan ilişkilerinin seviyesini asgariye indirme kararı aldı.

Şimdi deniliyor ki, Türkiye İsrail ilişkilerinin normale dönmesi için ABD devreye girmişmiş, buna göre İsrail Başbakanı, Türkiye Başbakanını arayacak özür dileyecekmiş,

Sn.Başbakan çıkıp İsrail’in Türkiye’den özür dilediğini açıklayacakmış, ama arkasından İsrail Başbakanı “Mavi Marmara gemisinde yaşananlardan ötürü büyük üzüntü duyduğumuzu ifade ettik” diyerek, bir anlamda Türkiye Başbakanının yapacağı açıklamayı boşa çıkaracakmış. Arkasından tazminatta ödenecek ve iki ülke ilişkileri böylece normale dönecekmiş…

Çocuk mu kandırıyorlar, böyle planı mı olur?

Sayın Başbakan “İsrail bizden özür diledi” dedikten sonra , İsrail tarafı çıkıp ta biz üzüntülerimizi ifade ettik derse, bu bizim Uluslar arası ilişkilerde tutturmuş olduğumuz saygın çizginin korunması anlamına gelir mi? Sayın Başbakanımızın doğruyu söylemediği anlamı ortaya çıkmaz mı?

Hadi bunlar oldu, bizler kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyerek işi geçiştirelim.

Ya Filistinlilere uygulanmakta olan ambargo ne olacak?

Çünkü Sayın Başbakanın isteklerinden birisi de bu.

Bu yönde ip sağlam kazığa bağlanmadan bir adım atılacak olur ise, bu defa Filistinliler , onun bir tabiri var ama şimdi söylemeyeyim, “Türkiye de bizi önemsemedi, derdimize deva olma hakkını berhava etti” derse, cevabımız ne olur?