CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ BANA GÖRE 2014'TE
Cumhurbaşkanlığı seçimi 7 yılda bir yapılıyor ve bir kez Cumhurbaşkanı olan ikinci kez seçilme imkanı elde edemiyordu.
Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı dönemi Mayıs 2007 de sona ereceğinden Nisan ayında TBMM sinde Cumhurbaşkanlığı seçimine gidildi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk turda gerekli olan üçte iki çoğunluk, yani 367 sayısı, toplantı yeter sayısı olarak lanse edildi.
Ak Partinin o zaman bu oranda bir Milletvekili sayısı yoktu. Anavatan partisinin toplantılara katılması büyük önem taşıyordu. Onlar da Mehmet Ağar’ın kumpası ile Genel Kurula girmediler.
Yargıtay Onursal Başkanlarından Sabih Kanadoğlu’nun çok absürd iddiaları hemen CHP çevrelerinde karşılık buldu ve ilk tur seçimin sonunda, konu alelacele Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesi de, Cumhurbaşkanını ilk turda seçebilmek için gerekli 367 yeter sayısını, toplantı yeter sayısı olarak kararlaştırınca, Cumhurbaşkanlığı seçimi kilitlenmiş oldu. Ve yapılamadı.
Aslında Erkan Mumcu ve arkadaşları TBMM sine girmiş olsalardı, Cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktı. Fakat etrafta bir sürü dedikodu dolaşıyor, Erkan Mumcu’nun tehdit edildiği için Meclise girmediği, arkadaşlarını da sokmadığı söyleniyordu.
Erkan Mumcu daha sonra bu iddiaları yalanladı, kendisinin Türkiye’nin istikrarı için Cumhurbaşkanlığı seçimini TBMM sinin iradesinden koparıp, halkın doğrudan iradesine verilmesinin daha doğru olacağını, bu nedenle iktidara Anayasa değişikliği önerdiğini ve kabul ettirdiğini açıkladı.
Erkan bey, Cumhurbaşkanlığı seçimi bu ülkede her zaman büyük problem olarak karşımıza çıkıyor, bu konuyu artık hiç kimsenin tartışmayacağı/tartışamayacağı/ bir konuma getirelim, yani Cumhurbaşkanını halk seçsin, kimsenin de söyleyecek sözü kalmasın diyordu.
Bu karmaşa içerisinde 22.dönem parlamentosunun önemli bir görevi ifa etmesi ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesi için Anayasa değişikliği yapması önerisini Erkan Mumcu gündeme taşıdı. Onun bu çıkışı Ak Partide karşılık buldu. Ve T.C.Anayasasının Bazı Maddelerinde değişiklik yapılması hakkındaki 5678 sayılı kanun 31.5.2007 tarihinde kabul edildi.
Kanuna göre Cumhurbaşkanlığı seçimi TBMM si üyelerinden kırk yaşını doldurmuş, Yüksek Öğrenim yapmış veya bu niteliklere haiz, Milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından 5 yıllık süre için seçilir hükmü getirildi. Ayrıca bir kez Cumhurbaşkanı seçilen kişinin ikinci kez seçimlere katılma hakkı sağlandı.
Biliyorsunuz bu Anayasa değişikliği 21.Ekim.2007 Pazar günü referanduma götürüldü ve değişiklik halk tarafından kabul edildi.
Ama Sayın Cumhurbaşkanı bu tarihe kalmadan 29 Ağustos 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçim sırasında Sabih Kanadoğlu’nun, TBMM sinin Cumhurbaşkanı seçiminde toplanabilmesi için toplantı yeter sayısı olan 367 yi bulması gerekir yönündeki absürd iddiası, Anayasanın bu yöndeki hükümleri de değiştirildiği için hüsnü kabul görmedi. Oysa Anayasa hala halkoyuna sunulmuş ve kabul edilmiş değildi. Ona rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimi halkoyu ile değil, TBMM si tarafından yapıldı ve böylece kanaatime göre Sayın Cumhurbaşkanı 7 yıllığına seçilmiş oldu.
Bu kanaatimi doğrulayan sebepler şunlardır.
1-Sayın Cumhurbaşkanı halk tarafından değil, TBMM si tarafından eski Anayasa Hükümlerine göre seçilmiştir.
2-TBMM si tarafından yapılan bu seçimin süresi 7 yıldır.
3-Referandum ile kabul edilen, Cumhurbaşkanlığı seçimini de düzenleyen Anayasa değişikliği, Sayın Cumhurbaşkanının seçiminden sonra yürürlüğe girmiştir.
4-Bu konudaki Anayasa değişikliğine uygun olarak Cumhurbaşkanlığının süresinin 7 yıl değil de 5 yıl olduğuna dair bir kanuni düzenleme TBMM sinde yapılmamıştır.
29 Ağustos 2014 te Sayın Cumhurbaşkanımızın görevi sona ermiş olacak. Ve 7 yıllığına TBMM si tarafından seçilmiş olduğundan, bundan sonra halk tarafından yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine katılamayacak.
Ben bu işleri her şeyden önce kaderin rolünü icra etmesi olarak görüyorum.
2014 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde tabii ki Sayın Başbakan aday olacak. Allah bir kaza vermez ise, inşallah seçilecek.
İşte o zaman kimileri diyor ki, Ak Parti de bir boşluk oluşacak. Eğer Sayın Cumhurbaşkanımız, ben Cumhurbaşkanlığı yaptım, tekrar partinin başına düz bir sıfatla dönmem söz konusu olmaz, çünkü Milletvekili olmadığım için Başbakanlık ta bir süre yapamayacağım, bu benim için hoş olmaz demezse, hiç kimsenin kuşkusu olmasın boşluk falan meydana gelmez. Ak Parti “durmak yok, yola devam” kuralınca, yoluna devam eder.
Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir deneyimi, ilk Başbakanlığı döneminde de yaşadı. Biliyorsunuz Sayın Başbakan R.Tayyip Erdoğan, 22.dönem parlamentosunun 03.Kasım.2002 yılında yapılan seçimlerine katılamamıştı. Bunun sonucu olarak Parti başında kalmasına rağmen, Başbakan olamadı. Abdullah Gül bey Başbakanlığı yürüttü. Daha sonra Siirt’te seçimlerin iptali söz konusu olunca, Sayın R.Tayyip Erdoğan Milletvekili seçildi. Abdullah bey hiç gocunmadan Başbakanlığı bıraktı ve Tayyip bey Başbakanlık makamına gelmiş oldu. Abdullah Bey de hem Başbakan yardımcısı ve hem de Dışişleri Bakanı olarak görevini sürdürdü.
2014 için de aynı formül uygulamaya konulur, Rusya örneğinde olduğu gibi Sayın R.Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makamına seçilir, bir yıl sonra yapılacak seçimlerde de Allah izin verir ise, Abdullah Bey yeniden Başbakanlık makamına gelmiş olur. Parti birlik ve bütünlüğünü, ülkeye hizmetini duraksamadan devam ettirir.