DARBELER GÜNLÜKLER

Şimdi Bülent Arınç beye kızıyorlar.

Ya sen nasıl şu anda yargılanmakta olan emekli komutanlar için "Allah’tan onların zamanında bu ülke savaşa ,falan girmemiş, neler yapmışlar, neler… İşi gücü bırakmış, darbe planları hazırlamışlar. Günlerini bu tür absürd işlerle geçirmişler.

Eğer onlar zamanında bu ülke bir harbe girmiş olsa idi, halimiz haraptı, bunların savaş yapacak güçleri yok" mealinde cümleler kullanırsın diyorlar.

Bülent Arınç bey vatandaşlara hitap ederken kullandığı bu cümleler ile bir taraftan kimi askeri zevatın görevleri başında iken yaptıklarını eleştiriyor, diğer taraftan onların yargı önüne çıkarılmasını sağlayan kararları kendilerinin vemesinden ötürü, siyaseten avantaj yakaladıklarını, bu avantajın vatandaş tarafından da iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Yani siyaset yapıyor.

Peki Bülnet Bey bu cümleleri kullanmalı mı idi, gerek var mıydı gibi sorular herkesin aklına gelebilir. Zira savaş yapılacak ise, bu ülke Allah korusun bir savaşa girme zorunda ise, bunun o dönemde komutanlık yapanların ötesinde bir anlamı var.

Yukarıda da belirtildiği üzere Allah korusun bu ülke savaşa girdiği zaman ordusu milleti top yekun birlik olur, beraberlik içerisinde hareket eder.

Bülent Beyin sözünü ettiği savaşa gelince, zahir Irak’a ABD ile birlikte Asker göndermeyi kastettiğini zannediyorum.Çünkü o dönemde ülkemizin bir başka ülke ile savaşa girmesini gerektiren bir olay söz konusu değildi.

Gün gelecek Bülent Beyin o günlerde savaşa girmemize ramak kalan 1 Mart tezkeresi ile ilgili görşünü öğreneceğiz, inşallah.

Allah sağ bırakırsa, 2013 yılına geldiğimizde , yani gizli tutanakların açıklanması için gereken 10 yıllık süre geçtiğinde, ilgililerden birisi olarak bu tutanakların açıklanmasını istiyeceğim.(birileri kulağıma, sanki gizliymiş gibi laflar demesin, üzülürüm valla) Bülent beyin ülke için çok zararlı gördüğü  savaşa izin vermeyen Ak Partili 99 Milletvekili kimmiş, sonra başlarına ne işler gelmiş , göreceğiz.

Geçen gün önemli siyasetçilerden birisi bölgemiz ile , özellikle komşu Müslüman ülkelerle olan münasebetlerimizin hiçbir dönemde olmadığı kadar düzgün bir hale geldiğini, bu konuda 58 ve 59 ncu hükümetlerin çok büyük gayreti olduğunu gözden kaçırmamak gerekir dedi.

Ya savaşa girmiş olsa idik, halimiz ne olurdu?

İran, Suriye, Irak ve tüm Arap dünyası ile durumumuz şimdiki gibi olur mu idi, tarafsız bir şekilde lütfen değerlendirin,

Irak içlerinde savaşta olan Türkiye’ye Yunanistan’ın bakışı nasıl olurdu?

Türkiye kendi iç  dengelerinde nasıl bir durum ile karşı karşıya kalırdı?

Ak Partili bir hükümet, daha doğrusu Ak Partinin kendisi ayakta kalabilir mi idi? dedim.

Bülent Beyin o günlerdeki savaş durumunu bize anımsatan bu değerlendirmemizden sonra, sözünü ettiği darbe günlüklerine gelince,

Onun esas kastının Ülkenin Ordusuna dil uzatmak olmadığını herkes biliyor. O, kendisinin de kurucuları arasında bulunduğu, büyük emekler sarfettiği partisine karşı yapılanları mercek altına alıyor, eleştiriyor ve bu yapılanları ne partisinin, ne kendilerinin ve ne de ülkenin hakketmediğini ortaya koyuyor.

Şimdi bu emekli paşaların yaptığına kimse " oh iyi oldu maşallah" diyebilir mi?

Savunma sadedinde söylenen "onlar isnat olunan eylemleri gerçekleştirmediler" sözü, bunca sıkleti kaldırabilecek durumda mı?

Evet biz de biliyoruz ki, yargı kurumları bir kişi hakkında kesin mahkumiyet kararı verinceye kadar, herkes masumdur. Buna kimsenin bir diyeceği yok.

Ama İşçi Partisi ile organizeli darbe planlarının yapıldığı karargah evlerini,muvazzaf subayların evlerinde yapılan aramalarda ele geçen krokilerden yola çıkılarak bulunan ve patlatıldığında bir şehri yok edecek kadar yoğunlukta silah ve patlayıcıları, karargah evlerinde "ordunun genel geçer tavrına aykırı"biçimde toplantılara katılan ve darbe hazırlığı yapanlara yardım eden genç subayların tutuklanmasını, Atabaylar, Sauna çetelerine katılan Askerleri, Ümraniye, Bursa, Eskişehir’de ele geçen ve ordu görevlilerine ait olan el bombalarını, Ergenekon terör örgütünün bütün elemanlarını gösteren şemayı ve bu şemada orduda önemli görevlerde bulunmuş paşaları, siyasete durduk yere yapılan müdahaleleri, bir Genelkurmay Başkanının bu ülkede Başbakanlık yapmış birisine "kaypak" , bakanlıklarda bulunmuş bir başka siyasi parti başkanına p….nk demesini, görmezden mi geleceğiz.

Bu büyük ordunun Genelkurmay Başkanlığına kadar yükselmiş olan kişinin bu küfürlerine bir anlam verebilmek için, Mahkemeden Mahkumiyet kararı almasını mı bekleyeceğiz? Darbe günlüklerinin bilirkişi marifeti ile yapılan incelemesinde Bilgisayarından çıktığı belirlenen Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Or Amiral Özden Örnek Ergenekon terör örgütü kapsamında Savcılara ifade verecek. Şimdi Özden bey bu belgeler sahte, yalan,dolan deme lüksüne sahip mi? Bütün bu yasadışılıklar Mahkeme kararı ile tespit edildi. Görevleri, Devleti korumak kollamak olan  Ordu komutanları işi gücü bırakmış , diğer arkadaşları ile birlikte darbe planları yapmışlar. Böyle bir şey medeni hiçbir dünyada yok. Bu kişilere sahip çıkmak, aynı dönemde Genelkurmay Başkanlığı yapmış ve emrindeki komutanların bütün yaptıklarını tespit etmiş olan Hilmi Özkök beye hakaret olmaz mı?

Ordu ,bunların nesine sahip çıkıyor?

Bunlara sahip çıkmak olan biteni sahiplenmek anlamına gelmez mi?

Böyle bir şey Ordumuza yapılacak en büyük haksızlık olmaz mı?

Bülent Arınç bey siyaset yapıyor. O da bir insan ve her zaman en doğruları söylemeyebilir, en güzel şeyleri yapmamış olabilir. Onun yanlışlarını düzeltmek siyasetin işidir. Emekli olan ve büyük suç isnatları ile yargılanan kişiler için söylediklerini, Ordunun üzerine alınması ne kadar doğru?

Hem Bülent Bey şu anda o makamdan ayrılmış olsa da , bu Milletin ona reva gördüğü TBMM si Başkanlığı görevinin manevi sorumluluğu ömrürünün sonuna kadar üzerindedir ve bu itibarla onu küçültüçü açıklamalarda bulunmak , Milletin hoşuna gitmez.

Bülent Bey de darbelerle , marbelerle yargılansa idi, bırakın halkın arasında olmayı, onların yüzüne bakacak hali olmazdı. Onun gece gündüz halkın arasında olmasının bir anlamı olmalı.

Hep söylüyorum, şu anda görev yapan Genelkurmay Başkanımız bu gelişmelere eminim Pardon diyecek ve Ordumuzu asli zeminine oturtmak için var gücünü kullanacaktır.

Çünkü bu Ordu, Milletin Aklının ve Ruhunun Bedenidir.