DENİZ BEYİN SAF YANI

Deniz bey konuşurken kelimeleri hançeresinden çıkarmaya başladığında, tamam diyorum, yine yalan, yanlış şeylerin tesirinde kalmış, bu sebeple olur olmaz açıklamalar yapacak.

Hakikaten de öyle  oluyor.O , konuştuklarına özel bir anlam katmak için hep böyle yapıyor ve hani dedelerimizn, ninelerimizin bize bir şey anlattıktan sonra, yaaaa işte öyle diyerek inandırma gayretleri varya . Deniz beyin yaptıkları tam da buna benziyor.

Ama onun bu biçimde konuşmalarına, yine kendisinin uyarısı sebebiyle , inanmak mümkün değil. Deniz bey "bir insan konuşur iken, çok fazla doğruluktan,dürüstlükten söz eder ise, işte orada biraz durup düşüneceksiniz ve o kişinin dürüstlükten ne kadar nasibini aldığını sorguluyacaksınız" diyor ya.

Ben de hep ona dikkat ediyorum.

Deniz Bey konuşurken  hançeresinden kelimeleri çıkarmaya başladığında, hah diyorum yine hilafı hakikat şeyleri konuşmaya başladı, kendisinin bile inanmadığı şeylere, inanmamız için bizi ikna etmeye çalışıyor…

Cuma günü köşemizde aynen şunları yazmışız.

"Dün akşam Star Televizyonunun Uğur Dündar’lı haber bülteninde "Bülent Beyin evi etrafında istihbari çalışma yapan Asker kişilerin , yaptıkları işle ilgili olarak bir Muhbirden(Sivil) bilgi aldıkları, Bülent Beyin isminin ve ev adresinin yazılı olduğu bir kağıdı Albay rütbesindeki kişinin yutmaya çalıştığı sırada Polislerin kişinin ağzına elini sokarak çıkardığı, aslında bu kağıdı Asker kişilere veren Muhbir’in ikili oynarak dönüp olayı Polislere ihbar ettiği, Polislerin de bunun üzerine operasyon başlattıklarının Askeri çevrelerce bildirildiğinin anlaşıldığı" biçiminde haber yapılmıştı.

Ben Uğur Dündar ciddiyetinde bir gazetecinin bu tür spekülasyonlara itibar etmeyeceğini, bunun zırvadan başka bir şey olmadığını, zırvaların da tevil götürmeyeceğini, mızrağın çuvala artık sığmadığını yazdım.

Dün baktım Star Televizyonunun Ana haber bültenine Deniz Beyi çıkarmışlar, o da kulağına fısıldanan bu sözleri gerçekmiş gibi ifade edip duruyor. Ve onun bu sözleri bugünün bir çok gazetesinde , Deniz Bey’den müthiş ifşaat diye manşet olmuş.

Ya ne ifşaatı, bu konuşmanın müthişlik neresinde diyeceğiz ama, buna bile değmiyor.

Ülkede olup bitenlerin Deniz Bey farkında değilmiş gibi, dezenformasyonlara sarılmış, hançeresinden çıkardığı kelimelerle, yaaa gördünüz mü, Askerlerimizin başına neler getirilmiş, biz işte bunlarla mücadele ediyoruz gibi lavantan tavırlarla ahkam kesiyor.

Yazık , vallahi çok yazık.

Sosyal Demokrat bir parti olarak daha çok demokrasi, daha çok insan hakkı, daha çok Askeri vesayetten kurtulma, daha çok özgürlükler diyerek, Cumhuriyetimizin insan odaklı evrimine destek vereceğine, o kalkmış hala, Ergenekonun bir safsata olduğundan söz ediyor, Başbakan yardımcısına suikast girişimlerini komik, izahı kabil olmayan davranışlar olarak değerlendiriyor.

Hani Bülent bey bir hayal kahramanıdır,bu hayal kahramanının karizmasını Asteriksler çizmek için yola koyulmuşlardır, bunlar işlem sırasında bir sürü hatalar yaparlar, işi yüzlerine gözlerine bulaştırırlar, düştükleri komik durum bizi kahkahaya boğar…

Böyle bir durumla mı karşı karşıyayız? El insaf.

Doğruya muhalefet, yalana dolana itibar anlamına gelir, başka yolu yok.

Bakınız aynı konu Bahçliye sorulduğunda, süreç devam ediyor, biz de izliyoruz, bakalım iş nereye varacak dedi. Yani peşin hükmünü vermedi, gelişmelerin bizleri nereye götüreceğini ibretle izlemekte yarar olduğunu belirtti.

Ana Muhalefet Partisi Lideri bu konuşmayı yaptığı sırada Özel Harp Dairesi Başkanlığında Hakim ve Savcılar tarafından kozmik odalar dahil bir çok yerde arama yapılıyor ve 8 Asker personel gözaltına alınmış bulunuyordu. Bunlar olsun Sayın Baykal’a iletilmedi mi? Gelişmelerden insan bu kadar mı bigane olur?

Yoksa hançeresinden çıkardığı kelimelerin vurgulu olmasının bizi ikna etmeye yettiğini mi sanıyor.Deniz beyin bu saf yanını çocukça buluyorum. Ve bunu ülkemin bir talihsizliği olarak görüyorum.

                                            DEMAKROSİNİN AĞRIYAN YANI.

Bu girişimler sonucunda Türkiye Devleti ve Demokrasisi Askeri vesayetten kurtulacak mı? Rüştünü ispat edebilecek mi? Cahil denilerek itelenen, ötelenen halkın isteklerine göre mi Demokrasimiz şekil bulacak, yoksa, gerçek demokrasilerde eşi menendi bulunmayan halihazır sistemimize göre mi idare edileceğiz? Bunları  şimdilik bilmiyoruz.

Ama Cumhuriyetimizin yeni bir tarih yazmak üzere olduğunu hiçbirimiz görmezden gelemeyiz/gelmiyoruz.

Bir şartla.

Acaba gayri nizami harp dairesi başkanlığında arama yapan Hakim ve Savcılar ele geçirdikleri ve bugüne kadar ülkemizin DEMOKRASİNİN,KAPSAM ALANI DIŞINA TAŞMASINA SEBEP OLAN eylem ve hareketlere/bilgilere/ulaştıklarında, bunları KAMUOYU İLE PAYLAŞACAKLAR MI?

Ben dış ülkelere karşı ülkemizin bir saldırıya maruz kaldığında yapacağı eylemlerin fahşolmasını istemiyorum. Bu bilgilerin saklı kalmasının elbette anlaşılabilir yanı var.

Fakat,

Ben bu halka karşı bugüne kadar planlanıp gerçekleştirilen bütün darbelerin/öncesi ve sonrası dahil olmak üzere/ Darbe Girişimlerinin, Muhtıraların, Süreçlerin,Bildirilerin, Ay ışıklarının, Eldivenlerin, Yakamozların, Kafeslerin bilgisine ulaşıldı ise, bunların kamuoyu ile paylaşılmasını ,

İlk filiz vermeye başladığında, Diyarbakır’daki bütün aydınların Kontrgerilla adını verdikleri PKK nın çıkış ve işleyişinde ,Devletin Rolünün bulunup bulunmadığını,

PKK nın kontrolden çıkışından sonra, ona karşı örgülenen Hizbullah’ın bilgilerinin de bütünü ile fahşolmasını,

Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin yakıldığı yalanı üzerine İstanbul ilinde 6-7 Eylül hareketleri sonrasında kimlerin zenginleştiğinin  bilgisine ulaşıldı ise açıklanmasını,

12.Eylül Harekatı sonrasında dünyanın en zengin Generali haline geldiği ,yayınları yapılan Tahsin Şahinkaya’nın şimdi nerede olduğunun, mal ve mülkünün nerelere ulaştığının bilgisinin de bu millet ile paylaşılmasını istiyorum.

İşte o zaman Hakim ve Savcıların yaptığı işin bir anlamı olur ve ülkenin çok başlılıktan çıkıp, gerçek bir demokrasiye ulaştığına inanabiliriz.

Bütün bunları yapmak için ilk ve en önemli adımlar atılmıştır.

Karanlıkta ıslık çalma dönemi geride kalmıştır.

Bülent Beyin,Yunanistan veya  Rusya(Sovyetler Birliği)Federasyonu olmadığı, Yahudiler ve Rumlarla  bir ilişkisinin bulunmadığı biline biline Özel Harp Dairesi çalışanlarından ikisi neden ona karşı ilanı harp etmişler?

Olayın onun ile sınırlı olmadığını, Hakimler ve Savcılar açıklamasa bile biz biliyoruz.

Halkı kendisine sürekli düşman bilip, 80 senede akla hayale gelmedik kumpaslar kuran kişi ve kuruluşlar, bu halkın temsilcileri olamaz.

Onların yaptığı işlerin fahşolması Demokrasimizi ,Cumhuriyetimizi zedelemez.

Haydi Abbas çoğu gitti azı kaldı.