DİYARBAKIR'DAN BAKIŞ

Hafta içerisinde Diyarbakır'daydım. İmkanlar ölçüsünde eş dost ziyareti yaptık. Kimi kanaat önderleri ile çeşitli konuları görüştük. Fikir teatisinde bulunduk. Benim için ayda bir de olsa Diyarbakır ziyaretleri çok anlam yüklü geçiyor. Bu şehir ,biraz bakmasını bilir, biraz özen , biraz itina gösterir isen insana çok şeyler öğretiyor.

Arkadaşlar ile konuşuyoruz.

Şehir çok sakin ve huzurlu bu aralar diyorlar.

Sizce sebebi ne diye sorduğumda, hemen herkes Ergenekon terör örgütü olayını işaret ediyor. Demek ki olay sadece PKK terör örgütü sorunu değilmiş. Devletin müesses kurumları varken, yani ordusu, emniyeti,yargısı, hükümeti, siyasi kurum ve kuruluşları ayakta iken nasıl oluyor da Ergenekon benzeri örgütler ortaya çıkabiliyor, sebebiyet verdiği bir sürü tedhiş eylemi ile toplumu maniple edebiliyor? Biz öyle sanıyoruz ki, PKK ile mücadele kanunlar ölçüsünde kalsa idi, müesses hukuk nizamının emrettiklerinin dışına çıkılmasa idi, örgüt te bu kadar büyümez, halk ta bu kadar zarar görmezdi. Demek ki birileri örgütün büyümesi için gayret gösterdi , bunu bilinçli olarak yaptılar.

Mesela diyorum, "Abe valla sen bizden daha iyi biliyorsun ama işte bizi konuşturmak istiyorsun. Hadi söyleyelim dedi birisi. Diyarbakır ve çevresinde son 30 yılda işlenen faili meçhul cinayetler 10 bin sayıları ile ifade ediliyor, dünyanın neredesinde böyle bir şey görülmüş, kimi çok geri kalmış Afrika ülkelerinde bile cinayetler bir kurala göre işleniyor. Tutular ile Masailer biribirlerini katlederken işin kuralı var, bizde ise böyle bir kural yok. Bir ara yaygın Hizbullah eylemleri şehri kasıp kavuruyordu. Her gün böyle eylemlere şahit oluyorduk. Enseden tek kurşun sıkmalar, işkenceler, mezar evler gerçekten büyük korkuya sebep olmuştu. Şehrin göbeğinde mezar evler nasıl oluşur, insanlar domuz bağları nasıl bağlanıp katledilebilir, uçan kuşun yere düşen kanadından haberi olanların bunlardan bihaber olması düşünülebilir mi?

Alın size son zamanlarda meydana gelen koşu yolunda işlenen termos katliamını.Halktan 10 kişi göz göre göre katledildi. Olay hemen PKK üzerine atıldı. Güya olay yerine 2 kilometre mesafede Emniyet Müdürlüğü varmış, buraya karşı eylem yapılacakmış gerekçesi uyduruldu. Ama şehirde kimse buna inanmadı. Zaten PKK da eylemi kabul etmedi. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere halktan aydınlar olay yerine yürüdüler ve eylemi protesto ettiler.

Ardından üç büyük eylem daha meydana geldi Diyarbakır'da. Ofiste boru tipi bomba halkın arasına konuldu. Bir çok yaralanma olayı meydana geldi. Hemen eylemi yine örgütün üzerine attılar. Ancak örgüt bu eylemi de kabul etmedi. Bu eylemlere misilleme olarak PKK tarafından dershane öğrencileri ve polisler tarandı, onlarca insan hayatını kaybetti. Fakat bu son iki olayda da çok karanlık noktalar var, insanlar sanki örgüte bulaşmış kişilerin taşeron olarak kullanıldığı kanaatini taşıyorlar.

Derin oluşumlar terörü de, karşı terörü de yaratıyor

sistem sürekli olarak insanları bir şeyler ile meşgul ediyor,

meşruiyetini sürdürmek için , ayakta kalabilmek için sanki bilerek bazı şeyler yapılıyor. Ben bu işi biraz ABD nin Ortadoğu politikalarına benzetiyorum. ABD kendi içindeki çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu izale edebilmek, meşruiyet oluşturmak için dikkatleri başka yerele çekiyor. Oysa sevgi hakim kılınsa, hukukun içerisinde kalınsa, herkesin kanunlar ölçüsünde bir ve eşit olduğuna inanılarak hareket edilse yasa dışı olaylar bu kadar insanların zihnini karıştırmasa, her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum" diye de ekledi.

Bir başkası "Ergenekon'un yasa dışı eylemleri ortaya çıktıkça, işin her ne pahasına olursa olsun üzerine gidileceği anlaşıldıkça terör olaylarında da azalma oluyor, bu sizce oldukça dikkat çekici değil mi"? dedi.

Bir başka arkadaş Ergenekon terör örgütü soruşturması ile ilgili değişik bir yorum getirdi. "farkında iseniz içeri alınıp birkaç gün sonra bırakılanlar var. Bu bana işin biraz sulandırılmak istendiğini gösteriyor. Sanki bilerek böyle yapılıyor. Böylece insanların kafasında dışarı çıkan ile içeride olan arasında bir fark yokmuş imajı yaratılıyor.Yoksa yüzde yüz tutuklanmayacağı belli olan insanlar neden göz altına alınsın. Göreceksiniz bu olay tümden kapatılmayacak , ama birkaç alt seviyedeki kişinin üzerine yıkılarak, onların yaşa dışı oluşum içerisine girmeye çalıştıkları iddiası ile kalacak. Böylece en büyükler sıyıracak, Türkiye'de her şey yine eski tas, eski hamam olacak, zaten komutanlar birer birer Hastahane yolunu tutuyor. Bu açıkça içerideki diğer tutuklular için haksızlık değil mi.Günlerce şu komutan GATAYA sevk edilecek deniliyordu, işte gerçekleşti. Artık onu kimse hastahaneden hapishaneye götüremez, bu iş bitti, bunları görmüyor muyuz" dedi.

Peki bu içten içe işleyen çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun bir çaresi yok mu diye sordum. Hemen herkes, hukukun içerisinde kalan, hakkı üstün ve eğemen kılan, halkın verdiği desteği, hakkın bir ikramı gibi gören temiz bir yönetim/siyaset bu işin üstesinden gelir ve biz inanıyoruz ki, bir gün ülkemiz tertemiz bir yönetim biçimine sahip olacak dediler.

Not: Diyarbakır Spor başkanı Sayın Abdurrahman Yakut, Spor yazarı Sayın Saffet Azbay ile Diyarbakırspor üzerine de konuştuk. Onu da yarın yazayım.İnşaallah. Çünkü Saffet'e söz verdim.