DOĞRULAR İÇİN MÜCADELE
Bir olaya yönelik hissiyatınızı dile getiriyorsunuz, bu hususta verdiğiniz mücadeleyi aktarıyor ve o mücadelenin ne anlama geldiğini kamuoyuna deklare ediyorsunuz " vay be Allah razı olsun, demek bunu da yaptınız/yapabildiniz denileceğine" sen Diyarbakır Hapishanesini neden görmedin, oradaki olumsuzlukların giderilmesi için neden gerekli çabayı göstermedin cevabı ile karşılaşıyorsunuz.
Konu şu.
ABD başkanı Bush , geçenlerde yaptığı bir açıklamada Irak Ebu Gureyb hapishanesinde yaşananları bükük bir trajedi olarak gördüğünü ve bunun siyasi kariyerinde onulmaz yaralar açtığını söyledi.
Bunun üzerine bendeniz Türk Demokrasi tarihine altın harflerle geçecek ve TBMM sinin gurur ve onurunun tavan yapmasına neden olacak "girişimimi" yazdım.
Hatırlamanız için belirteyim.
Ebu Gurep hapishanesinde yaşananları protesto eden bir metin hazırlamış ve bunu 22.dönem parlamentosunda görev yapan Ak Partili, CHP li 223 Milletvekiline imzalatmıştım.Aslında 3 günlük bir çalışma ile bu sonucu elde etmiştim. Birkaç gün daha çalışsam, eminim bu sayı 400 leri bulurdu. Ama bir korkum vardı, ya birileri durumdan haberdar olup önümü kesmeye çalışırsa!!! Böyle bir durum ile karşılaşmamak için alelecele işi bitirdim ve imzaları ile birlikte protesto metnini ABD lerine, İngiltere Devletine gönderdim.
Yanı başımızda yaşayan kardeşlerimize, dindaşlarımıza , ırkdaşlarımıza reva görülen muameleyi, bu denli protesto etmek kaç kişinin aklına gelmiştir, kaç kişinin sızlayan vicdanı , her türlü riski göz önüne alarak harekete geçmiştir?
O protesto, 22.dönem Parlamentosunun "ONUR" belgesidir.
Olayın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra Bush’un olayı büyük bir trajedi olarak nitelendirmesi, acının büyüklüğünü ortaya koymuş, Bush gibi birisinin de vicdanının bir yanının nasıl da yaralı olduğu ortaya çıkmıştır.
Başka bir hemşehrim benim yaptığım gibi girişimde bulunsa idi, ömür boyu onunla gurur duyardım ve benim için o kişi "müsellem" şahsiyetlerden birisi olarak hatıramdaki yerini hep muhafaza ederdi. Çünkü ben böyle bir girişimin nasıl bir yüreğe sahip olmayı gerektirdiğini iyi bilirdim ve bunu yapanın "neleri feda ettiğinin" ayırdında olurdum.
Sizin girişiminiz ile dünyanın süper devletinin yaptığının "vahşet" olduğunu 223 milletvekilinin imzası ile haykırması büyük bir olaydır ve bu girişim hemşehrilerim için onur kaynağıdır.
Bu coğrafyada yaşanan bütün acılar bizim acılarımızdır. Hatta dünyanın neresinde olursa olsun "haksız yere, zorbalıkla" insanların katliamına sebep olan eylemlerden acı duymamak bir insanlık ayıbıdır.
Şimdi birileri bana gel PKK nın eylemlerini destekle, yapılanlara imzanı at diyorsa, yanılıyor, böyle bir şeyi asla yapmam. Çünkü ben bu yolu hiçbir zaman hak aramanın çaresi olarak görmedim.
Ama aynı oranda Kulp Şenyayla’dan peynir yapmaktan dönen köylülerin üzerine ateş açılarak 11 vatandaşımızın katledilişini hunharlık olarak gördüm. Değme kişinin cesaret edemeyeceği raporu ben yazdım.
Ve bendeniz,dershane öğrencilerimizin üzerine bombalar atarak civan yaşlarında katledilişlerini de, polislerimizin üzerine otomatik tüfeklerle ateş edilerek onlarca ailenin yetim, dul, öksüz bırakılışını da kınadım, kınıyorum. Şehit polislerin cenazelerinin memleketten gidişi esnasında ailelerinin hüznünü, çocukların başları önlerinde eğik duruşlarını nasıl unuturum?
Evet yine kimse unutmasın ki, Şemdinli de Seferi Yılmaz’ın dükkanına yapılan bombalı saldırıyı kınayan, organize bu olayı "serçe parmak bir şeyi biliyor ise, başparmağın her şeyden haberi vardır" biçiminde özetleyen açıklamaları ben yaptım.
Kulp ilçemizde durduk yere katledilen 11 vatandaşımızın raporunu yazdım ve bu rapor Uluslar Arası İnsan Hakları Kuruluşlarının önemli belgeleri arasında yerini aldı.
Bu rapor şunun bunun yazısı değil, TBMM sinin resmi belgesidir.
Sonuç olarak demek şu ki,
Diyarbakır Cezaevinde yaşananları elbette tasvip etmiyorum.
O günlerde de büyük acılar yaşandı.
Mesela PKK merkez komite üyelerinden Mehmet Hayri Durmuş’un(1.90 boyunda ve herhalde 100 kilo ağırlığında idi) gözlerimiz önünde eriyişine şahit olduk. Ki, o dönem sanıklarının büyük kısmı için sadece örgüt üyeliği suçlaması yapılıyor, eylem yapanlar azınlıkta kalıyordu. Ama başları 0 tıraşlı, alt üst siyah mahkum elbisesi içerisinde,bırakın cezaevindeki hallerini , yargılamaya tabi tutulma esnasında yaşadıkları bile büyük ızdıraptı.
Dış orijinli olarak organize edildiğine kesin inandığım 30 yıllık vurdu/vuruldu olayı hız kesmekle birlikte devam ediyor. 10 bini Türk, 30 bini Kürt genci kayıp gitti elimizden. En büyük acıyı da Kürt anaları çekti ve Anadolu’nun hemen her ilinde düşmanı kardeşi olan, kişiler eli ile vurulan insanların şehitlikleri oluştu.
Benim doğrularıma yön veren inancımdır.
İmanımdır,
Adalet anlayışımdır,
Bu iman, bu inanç, bu adalet anlayışı beni hiçbir zaman yanıltmadı, mahcup etmedi.
Ülkemin bütün insanlarına karşı yüzüm ak, alnım açık.
Hamdolsun.