DÖRDÜ GİDER, ALTISI PEŞİNDE
Ali Babacan beyin açıklamasına göre ekonomide hala dip noktayı görmemişiz. Yani yıkım devam edecek.
Dünya Ekonomik krizinin Türkiye’ye olan etkisi gerçekten çok büyük oldu. Her ne kadar şöyle geçti, böyle geçti, sürttü, mürttü deniliyor ise de, işin öyle olmadığı, basbayağı ülkemizi ve insanımızı büyük sıkıntıya soktuğu ortaya çıkıyor.
İşte Ali Babacan bey bu noktaya işaret ederek hala yapısal tedbirler alınacağı yolunda mesajlar veriyor. Sayın Babacanın yeni bir takım tedbirler alınacak yolundaki açıklamasını şöyle anlayabiliriz.
1-Devlet harcamalarına eskisinden daha fazla dikkat edecektir. Bundan sonra özel uçak,emekli olacak Genelkurmay Başkanına Trilyonluk araba almak yok.
2-Yatırımlar bıçak gibi kesilecektir. Kimse yeni yol, baraj, santral, hastahane, okul v.s gibi bir şeyi beklemesin.
3-Memur ve işçi maaşlarına bu iki yıl için zam yapılmayabilir. Yapılsa bile bunu yüzde bir veya iki oranında kalacak diye anlayabiliriz.
4-Vergi mükelleflerinin üzerine daha fazla gidileceği, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için vatandaşların daha sıkı takibe alınacağı ve kayıtdışılığın önüne geçmek amacı ile vergi dairelerinin geceli gündüzlü çalıştırılacağından herkesin haberi olsun.
Ali Babacan bey,ekonomide faiz dışı fazlanının geride kaldığını, önümüzdeki iki yıl içerisinde eldeki stoklarla borçların finanse edilebileceğini,
Ancak 2011 yılında bunun mümkün olmayacağını ,
Bu kadar faiz dışı açık neden önümüzde ve biz bu durumun yarattığı borç stoğunu hangi para ile karşılayacağız kimse demesin, diyor.
Ali bey bununla iki hususa dikkat çekiyor.
1-Borç stoğumuz giderek artacak,
2-2011 yılına geldiğimizde hazinemizde borçları ödeyecek para kalmayacak.
Hani Ecevit’in 1979 yılında iktidarı bırakmasından sonra iş başına gelen Demirel’in ,70 sente muhtaç hale gelmişiz, durum çok kötü, derhal dış finans kuruluşları ile anlaşmaya varmalıyız, yoksa hasta vatandaşımıza serum bile alamayız dediği günler. 24.Ocak.1980 tarihinde Demirel’in müsteşarı Turgut Özal’ın 24 Ocak kararlarını açıkladığı acılı günler.
Anladığım kadarı ile Ali Babacan bey bu görüşleri ile bize şu yolu gösteriyor. İlk hedefimiz İMF tir, ileri.
Türkiye’nin almış olduğu yatırımı güçlendiren, istihdamı arttıran teşvik tedbirlerinin tam da İMF ile kredi görüşmelerinin devam ettiği günlere denk gelmesini, acaba bu kuruluş kabul edecek mi?Çünkü onlar sürekli olarak Türkiye’ye yatırımları kısın, olabildiğince vatandaşınızın üzerine gidin , kayıtdışılığı ortadan kaldırmaya bakın, vergi gelirlerinizi maksimum seviyeye getirin,büyümeyi minimalize edin, küçülün diyorlar. Bizim yatırımları teşvik tedbir paketlerimiz ile onların istekleri arasında büyük çelişki var, bakalım işin içinden nasıl çıkılacak.
Bu arada Türkiye eksi % 3,4 oranında olan küçülmesini , eksi % 4 ler seviyesine çekiyor. Yani Türkiye’yi bir işletmeye benzetecek olursanız, yatırım ve istihdam yaratan bir çok kuruluşunuzu,10 dükkanınızdan 4 tanesini kapatmanız, çalışanlarınızı çıkartamınız anlamına geliyor.
Geriye kalan 6 dükkan ile işlerinizi yürütmeye, kapattığınız dükkanların borçlarını ödemeye çalışacaksınız. Ama işler kesat gittiği için borçlar ödenmeyecek,faizler artacak ve son iki yıla girdiğinizde , borçlar büyüdüğü, faizler arttığı için, geriye kalan 6 dükkan da elinizden çıkabilir.
Türkiye’nin dünya ekonomik krizinden çok kötü etkilendiği ortada. Ekonomimizin motor gücü olan tekstil ve otomobil üretimindeki gerilemenin, sektörün büyük kısmında üretimin durmasının, işçi çıkarmaların,kendilerine büyük çaplı ihracat yaptığımız ülkelerdeki ekononik kriz ile doğrudan ilintili olduğu görülüyor.
Türkiye Sayın Babacanın tespitlerine bakıldığında, hala ekonomide dibi görmüş değil. İşlerin bir miktar daha kötüye gitmesini bekliyoruz.
Bu durumun Türkiye için 1980 deki gibi, iflas demiyeyim de, ülke için büyük yıkım getirmesin,diliyelim, umut edelim. Ben ülkemizin geldiği duruma bakarak, zil takıp oynayalım diyenlerinden değilim.Gerçekten ülkem adına, insanım adına büyük üzüntü duyuyorum. Kriz yurt dışından geldi, ülkemizi büyük etkiledi, bunu biliyorum.
Hani Nasreddin Hoca misali. Fıkayı anlatamam , yanlış anlamalara gelir. Biz de biraz daha fazla tedbirli olsa idik, Aydın Doğan’ın 2,5 Milyar Dolarım var, rafineri kurmak istiyorum dediğinde "hadi kardeşim buyur başla, ben yatırım yapan, istihdam yaratan kim olursa olsun başımın üstünde gezdiririm" dese idik(bunu ortaya çıkan önemli bir örnek olduğu için yazdım, yoksa siyaseten en büyük zararı ben Aydın Doğan’dan gördüm C.T) nasıl olurdu?