EDDİYNU EL MUAMELE
Dün makalemizin başlığı Kürtçe idi, bugün Arapça. Eddiynu El Muamele iki kelimeden oluşan bir Hadisi Şerif aslında.
Yani Din Muameleden ibarettir.
Yaptığınız işlerde, hayatınızın her safhasında, attığınız her adımda, konuştuğunuz her kelimede, baktığınız her yerde mualemeleniz sizin nasıl bir din "ANLAYIŞINA" sahip oludğunuzu gösterir.
Peygamberimiz Namaz Dinin Direğidir diyor.
Bir insan namaz kılmaz ise dininin direği yerlerde sürünüyor demektir.
Namaz kılmayanın çadırı, evi, barkı başına yıkılmış olur.
Namaz insanı kötülüklerden, fuhşiyattan alıkoyar diyor Allah (c.c)
Ahmet Altan’ın dediği gibi hem Allah’ın varlığına , birliğine inanacaksınız, onun emirlerini yerine getirmenin İnsanı Cennet, aksine davranışların Cehenneme götüreceğine inanacaksınız,
Ama haram yiyeceksiniz,
Ama üç kağıt yapacaksınız,
Ama milletin , memleketin malını mülkünü hüplemekte bir beis görmeyeceksiniz,
Elinize geçirmiş olduğunuz imkanlarla, eşitlikten, adaletten, haktan, doğruluktan sapacaksınız,
O zaman bu nasıl bir inanç olur veya bunun adı İnanç olur mu?
Ahmet Altan bey aslında şunu söylemeye çalışıyor,
Ya arkadaş "ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol",
Hem namaz kılmaya devam ediyorsun,
Hem eşinin başını kapatıyorsun,
Hem fırsat buldukça kabeyi ziyaret ediyorsun,
Hem oruç tutuyorsun,
Hem namaz kılmayanı , oruç tutmayanı, eşinin başı açık olanı suçluyorsun,
Ve bunları Allah’ın isteğine karşı gelenleri uyarmak amacı ile yaptığını söylüyorsun,
Hem de yetim hakkı yemekte, millet, memleket parasını hüplemekte, haksız kazanç elde etmekte, Devlet ,Memleket imkanlarını eş ve yakınlarına kullanmakta bir beis görmüyorsun.
O zaman sen nasıl bir Allah’a inanıyorsun?
İnandığın Allah, bu yaptıklarından ötürü seni ateşe atacağını söylediğine göre, Allah’a mı inanmıyorsun, Ateşten mi korkmuyorsun?
Rahmetli Turgut Özal çocuklarından çok çekmişti. Kendisi de olan bitenden öylesine bizardı ki, bu konuda bir tek kelime konuşulmasını istemezdi.
Zeynep Davulcuya , Efe Zurnacıya, Ahmet Kurnacıya varmış, eş Semra Kuşum Aydın ile dostluk kurmuştu.
Kahrolmuştu.
Durumu her hali ile kendisini ele veriyor, üzüntüsünü içine atmaktan başka bir çaresi olmadığını görüyordu.
Evlta tı,
Atsan atılmaz, satsan satılmazdı.
Uzanların Star TV sine Ahmet Özal’ın ortaklığı,
Ardından Kanal 6 Özel Televizyonunun kurulması,
Efe’nin iş ve arkadaş bağlantıları,
Zeynep’in Davulcuyu terkedip,kendisine yeni arkadaşlıklar/seviyeli birliktelikler edinmesi,
Semra Hanımın Papatyalarının(şimdikilere Samatya mı diyelim acaba) işten işe, aşta işe koşmaları , toplumda öylesine bir gerginlik meydana getirmiş , öylesine sinirlerin bilenmesine neden olmuştu ki, herkes burnundan soluyor, seçim sandığına koşmayı bir fırsat biliyordu.
Ve 1989 Mahalli İdareler seçimi, aldı Özal’ı götürdü.
1991 yılı seçimleri gelmeden Rahmetli kendisini Çankaya’ya attı ve malum son, kader geldi çattı, hak vaki oldu. Allah Rahmet eylesin.
2000 yılında almış olduğum araba ile geziyorum.
Gencecik insanların kısa süre içerisinde nasıl bu kadar zengin olduklarına bakıp,
Hiç mi,
Ama hiç özenmiyorum.
Rabbim böyle bir kader yazdı isen, boz diye dua ediyorum.