ETRAFTA NE SEVİGENLER VAR
CHP sine 3 ay kadar önce birden bırakın baş örtüsünü, çarşaflı kadınlar üye olmaya başlayınca , işin doğrusu nevrim dönmeye başladı. Ne oluyor, neler oluyor, kimler neyin peşinde demeye kalmadan, Erzurum’lu bir beyin İstanbul Eyüp’ten Belediye Başkanlığına aday olduğunu ve bu adayın yakınlarının bu sebeple Partiye kayıtlarının yapıldığını öğrendik.
İş o kadarla kalmadı. Bir kişinin bir ilçe belediye başkanlığına aday olması, basbayağı ses getirdi. Bu kişi sayesinde partiye kaydolanların CHP sinde çok ciddi manada açılıma neden olduğu ifade edildi. 3 aydan beri nerede ise bu konuyu tartışıyoruz. Bunu sadece biz tartışmadık, CHP si içerisinde de, siyasi stratejistler, analistler, sosyal bilimciler, ilmi çevreler , Üniversiteler arasında da çok ciddi tartışmalar yapıldı.
CHP si Genel Başkanlarının ağzından bunun bir "açılım" olmadığını, rutin siyasi bir faaliyet olarak görülmesi gerektiğini dinledik. Baykal "Partimiz Başörtülü insanlara, hatta çarşaflılara çok uzak değil, bu olay sosyolojik bir gerçek, onların bu kıyafet tarzları Anadolu insanının bir tercihi, yoksa çarşaf siyasi bir simge olarak, siyasetin aracı olarak giyilmiyor. Zaten bizim kamu kurum ve kuruluşlarında insanların hangi kıyafet içerisinde olacaklarına dair tavrımız çok net, yaptığımız mücadele ortada , açtığımız davalar herkesin belleğinde, işi uzatmayalım ve insanlarımızı rencide etmeyelim" dedi.
Şimdi partiye üye olanlar bakımından şöyle bir düşünün. Üye olduğunuz parti bırakın çarşafı(Çünkü o çok radikal bir kıyafettir ve Suudi Arabistan’da kadınların giydiği kıyafetin bir başka versiyonudur) baş örtüsünü bile kamudan yasaklamak için bütün gücünü kullanmış ve sizin hemcinslerinizin topluma entegre olma, sosyalleşme, toplum dışından, toplum içine çıkma, bireyselliğe adım atma yönünde bir aracı olarak gördükleri türbanlılara her türlü hakareti reva görmüştür. Ama siz hiçbir şeye aldırış etmeden gelip partiye kaydoluyorsunuz. 3 ayı dolmadan adamınız aday gösterilmedi diye çekip gidiyorsunuz.Ve ne yazık ki, Allah’ın bir emri olarak örtünmenin vasıtası kıldığınız çarşafı siyasetinize alet ediyorsunuz. Bu hali ile çarşaf başa değil, ayağa dolanmış ve yerlerde sürünmüştür. Siyaset bir daha her şeye galip gelmiştir.Her neyse olan oldu, katılımlar gerçekleşti.
İşin mimarı olarak CHP si İstanbul İl Başkanı gösterildi.
Kafanızı yormayayım, sonuç olarak Çarşaflı kadınların tarihinde/tarihlerinde ilk defa CHP sine üye olmalarının büyük yankı meydana getirdiği herkes tarafından kabul edildi. Kısa süre içerisinde herkes samimiyet testinden geçti. Evli evine ,köylü köyüne dönmeye başladı. Ben bu olayın teşehhüd miktarı sayılacak bir süre içerisinde inkisar ile, sükuti hayal ile neticelenmesine doğrusu çok üzülmedim. Çünkü tarafların samimi olmadıkları, yaptıklarının bir plan, projeye dayanmadığı, görüş ve düşüncelerde meydana gelen değişikliğin siyasi arenaya yansımasının bir sonucu olmadığını çok net görüyordum. Dünkü yazımda da belirttim CHP sinin yaptığı bir söylem değişikliği, yeni bir siyasi açılım değil, sadece yığınlardan oy kapma mücadelesidir. Ama aynı biçimde bu partinin politikalarında resmi anlamda bir değişikliğin olmadığı gün gibi ortada iken türbanlı veya çarşaflı kadınların bu partiye üye olmaları yolundaki girişim "siyasetten rant elde etme, dünya mekanından pay kapma yolunda önderlerinin attığı adıma, uygun adım yol verme" gayretidir.
Taraflar asla samimi değillerdir.
Keşke böyle olmasa idi, keşke taraflar bir parti üyeliğine girmede veya çıkmada çok özelleri ile ilgili konuyu ön plana çıkarmasalardı ve Türkiye bunu günlerce tartışan bir ülke konumunda bulunmasaydı.
Bu konularda baş rol oynadığı bilinen Mehmet Sevigen’in belediye başkan aday adaylarından rüşvet istediği konusu karpuz gibi gündeme düştü.( tabii ben de bomba gibi düştü demesini biliyorum. Ama hem kendim ve hem de sizlerin içine korku salmamak ve biraz olsun bu kış gününde ağzınızın sulanması için karpuz gibi bir tadı ağzınızın almasını istedim).
O,bu tür isnatları külliyen inkar ediyor, yalan falan söylüyor.
Ama kimi acar gazeteciler adamı ayaklarına davet etmişler ve onun afili konuşmasına fırsat vermeden, bak elimizde 7 dakikalık bir teyp kaseti var deyince, nutkunu kesmişler. Sapsarı olmuş, sonra beyaza dönmüş rengi.
Yeminler billahlar etmiş, benim bu işlerle alakam yok, bana komplo kuruldu gibi hesap kitaba gelmez beyanlarda bulunmuş.
Şimdi biz bu adamın yediği iddia edilen haltlara mal bulmuş mağribi gibi yapışacak değiliz. Vay anasını be , demek ki böyle şeyler oluyormuş diyecek hiç değiliz.
Çünkü sevgili dostlar bu işler öylesine ahvali adiyeden işler ki, bırakın CHP sini çok yakınınızda , tamam tamam işte bildiğiniz o noktalarda ne paralar döndü, kıymetli ağabeyler neler götürdü, neler.
Otellerde yapılan pazarlıklar, gelinmek istenen makamlar için bankalardan ipotekler karşılığında çekilen paralar, ortaya dökülmek üzere olan kirli işleri otel lobilerini basarak kapatma gayretleri ,ödenmeyen banka borçları ve bankaların yapılan baskılar üzerine hala ipotekleri paraya çevirme konusunda bir girişimde bulunmamaları.
Bunlar sizlerin çok zoruna gitse de,
Bence bunlar,devede kulak işlerdir.
Hadi gelin deveyi bulalım.