GEZİ

İnternet üzerinden tanışan Diyarbakırlılar , Diyarbakır’da toplanmışlar ve şehirde iki gün süren bir gezi tertiplemişler.

Diyarbakır Haber sitesinden aldığımız bilgiye göre büyük çoğunluğu şehir dışından gelen Diyarbakır’lılar önce Hasan Paşa hanında Belediye Başkanları Osman Baydemir, Selim Kurbanoğlu, Abdullah Demirtaş ve Yüksel Baran’ın katılımı ile kahvaltı etmişler.

Bu kahvaltıdan sonra Mehmet Mercan ve Şeyhmus Diken’in katılımı ile şehri dolaşmışlar, akşam da Yervant’ın konseri ile coşmuşlar.

İkinci gün sabah Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesinin bahçesinde kahvaltı yapmışlar.

Daha sonra Yerel Gündem 21 Gençlik Merkezinde barış için güvercin uçurmuşlar.

"Vatan sevgisi imandandır"

Yıllarca il dışında yaşayan Diyarbakır’lıların geçmişi hatırlamak , özellikle çocukluğun riyadan,hile ve desiseden uzak temiz/pak günlerinin özlemini "bizzat yaşayarak" gidermek , bir yadı cemil olarak tarihe karışacak resim/hayal bırakmak için yola çıkmaları çok güzel.

Gezi sonrasında katılımcılar, 2 gün gibi kısa sürede bu kadar büyük bir geziyi gerçekleştirebildikleri için çok mutlu olduklarını, büyük duygu yoğunluğu yaşadıklarını, sevgi, şefkat ve hoşgörünün en  güzeline muhattap olduklarını ifade etmişler.

Sayın Belediye Başkanlarımızın yoğun programları sebebiyle, geziye bütünü ile katılmaları zaten mümkün değildi. Bu bakımdan gezi programından haberdar olduklarını sanmıyorum.

Ama özelliği olan bu tür gezilerde sürekli olarak Diyarbakır tarihi dokusunun çok önemli kısımları göz ardı ediliyor, bazı kısımları ise nedense hep ön plana çıkarılıyor.

Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi bu alanlardan birisi oldu. Dışarıdan her geleni. özellikle rehberler habire bu kiliseye götürüyor. Ben bu kilisenin şehrimizin çok önemli tarihi bir eseri olduğunu, gezilip görülmesinin, geçmişte yaşanan hayat hakkında fikir edinilmesi açısından önemli yere sahip bulunduğunu kabul ediyorum. Ama çoğu Müslüman olan şehrin çocuklarına kilise içerisinde kahvaaltı yaptırılması ne oluyor?

Bizim çocuklarımız kilise bahçesinde kahvaaltı yaparak geçmişin hangi özelliğini yad etmiş oluyorlar? Bu kahvaaltı onlarda ne tür bir çağrışım meydana getiriyor? Orada oluşturulmak istenen mistik hava, her birisi İslam Fıtratı üzerine doğan ve bu Fıtrat üzerine hayatlarına devam eden insanlarımıza, ne katmış oluyor? Kimileri ,Diyarbakır ve Diyarbakır’lıya hep binlerce sene önce başka bir dinin mensubu idiniz, işte gelin , bakın , görün sizin en önemli parçanız burası mı?demek istiyorlar. Bu doğru bir yaklaşım mı? Ya şu an Diyarbakır’da yaşayan insanların kahir ekseriyeti, Allah rızası için fetih düşüncesi ile yola,onbinlerce kilometre ötelerden çıkan kişilerin çocukları ise, buna ne diyeceğiz?

Son bir soru, bu ziyarette neden Ulu Cami, Hz.Süleyman Camii, İskenderpaşa Camii, Dört Ayaklı Minare yok?

Neyse Allah nasip ederse bir iki gün içerisinde şehrimizde olacağız. Öyle bir iki günlüğüne değil, tatilin tamamını şehirde geçirmek için.

Dört Ayaklı Minarenin Ana ayaklarına dokunacağım, Ulu Camide kollarımı omuzlarıma kadar toplayıp, şadırvanda abdest alıp minberin sağ köşesinde namaz kılacağım ve soğuk taşlara başımı dayayıp "Allahım üzüntüden, kederden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten , kıskançlıktan, borçlarımın bana galip gelmesinden(borç altında ezilmekten) ve insanların kahırlarından sana sığınırım" diyeceğim.

Hz.Süleyman Camisinde pantalonumu dizlerime kadar çemirleyeceğim(bu kelimeleri bilerek kullanıyorum, kaybolmasınlar) abdest adı altında bir nevi yıkanacağım. Sonra namaz. Sonra Sahabei Kirama dua. Daha sonra talebeliğimizde Riyazussalihin dersi yaptığımız üst katta ve arka alan mezarlar arasında bir yarım saat tefekkür, tezekkür.

Sonra kendisine hep yaptığı iş sebebiyle "sen en büyük Akatürkçüsün" diye takıldığım şapkacı Remzi’nin İzzetpaşa Caddesi üzerindeki dükkanı önünde bir bardak çay içeceğim.İnşaallah.

TEŞEKKÜR   : Hatırlayacağınız üzere birkaç gün önce Akbank Genel Müdürlüğüne hitaben başımdan geçen olayları/haksızlığı/ hikaye eden bir yazı yazmış ve, ya Genel Müdür arar olanlardan ötürü benden özür diler, yahut ta konuyu hem Savcılığa ve hem de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme kuruluna şikayet ederim demiştim.

Bu gün Bankanın Ankara Bölge Müdürü İzzet Şahin Bey aradı. Genel Müdürlerinin çok önemli bir toplantıda bulunması sebebiyle özür dilemek amacı ile kendilerini görevlendirmiş olduğunu ve olanlardan büyük üzüntü duyduklarını ifade etti. Ayrıca olaya sebebiyet veren görevliler hakkında da işlem yapacaklarını söyledi.

Ben memur arkadaşların cezalandırılmasından yana değilim , zira onlar kendilerine verilen görevlerin gereğini yerine getiriyorlar, mühim olan Bankanın çalışanlarına yasaların dışına çıkan ve insan onurunu gerçekten rencide eden talimatlar vermemeleridir dedim.

İzzet bey cep telefonunu da verdi. Bir emrim (Istağfirullah) olduğunda direkt aramamdan mutlu olacağını ifade etti.Ben de arama nezaketinde bulundukları için kendilerine teşekkür ettim. İntizarım yazılı olduğu için teşekkürümün de yazılı olması gerektiğini düşündüm.