GÖLCÜK DONANMA KOMUTANLIĞI
"Özgür masonlar locasına 2000 yılında kaydolacağım zaman babam Güven Erkaya’ya görüşünü sordum. O da bana çok iyi bir şey, neden olmasın dedi. Babam mason değildi. Fakat çevresinde bir çok kişinin mason localarına kayıtlı olduğunu biliyorum. 28 Şubat sürecinde çok aktif görev alan insanlardan birisi idi. BATI ÇALIŞMA GURUBUNU KURMUŞ VE YÖNETİMİNİ ELE ALMIŞTI. O dönem çalışmaları emir komuta zinciri içerisinde cereyan etti. Herkesin belirli bir sorumluluğu vardı. Ancak bir çok açıklama babam tarafından yapıldığından, herkes işin başının o olduğunu düşünüyor"
Bu sözlerin sahibi Özgür Masonlar Locası üyesi Argun Erkaya.
Argun Erkaya 28 şubat sürecinin güçlü ismi Deniz Kuvvetleri eski komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın oğlu.
1996 yılında refahyol hükümeti iş başına geldiğinde; Güven Erkaya Deniz Kuvvetleri Komutanı idi.
O süreçte neler yaşandığını, 28 Şubat kararlarının Erbakan Hoca ve arkadaşlarına nasıl dayatıldığını hepimiz biliyoruz.
Refahyol hükümeti kurulur kurulmaz harekete geçen Batı Çalışma Gurubunun ilk hedefi Erbakan hükümetini düşürmekti.
Bunun için yapmadıklarını bırakmadılar.
Erbakan hocanın verdiği bir davette, Güven Erkaya ille de içki isterim diye tutturmuş, fakat mönüde içkinin olmadığı bildirilince, elini masaya vurmuş, biz hangi devirde yaşıyoruz demiş, ortalığı biri birine katmış ve dışarıdan içki aldırarak yemeğe devam etmişti.
Onun yaptığı bu hareketin bir eşi ve benzeri "dünya misafirlik" tarihinde görülmemişti.
Bir insanın gittiği misafirlikte "şunu da getirin, bunu da getirin" deme hakkı olmadığını herkes bilir. Zaten böyle bir girişimde bulunmak "ya çocuklukla" eşdeğer bir tutumdur veya "cununluk" la. Aklı başında olan birisi kalkıp ta misafir olduğu yerde "içki" getirin, yoksa paramla alır içerim der mi?
Bütün bu olanlara Başbakan ne oluyoruz, beğenmiyorsan, çek git diyememiş,
O, dışarıdan aldırdığı içkiyi hakaret mahiyetinde kafaya çekmişti.
Dünya tarihine bir kuvvet komutanının, Başbakandan içki isterim demesi, ne şekilde yazılmıştır? Zaman onu bize "bed" bir hareket olarak gösterdi, kim bilir bizden sonra yaşayacak olanlar, daha ne tür değerlendirmelerde bulunacaklar, Allah bilir.
BÇG, ancak 10 ay Erbakan Hocaya Başbakanlık yaptırdı.
Tansu hanım ile anlaşan Erbakan hoca götürüp iktidarı dönemin Cumhurbaşkanı olan Demirel’e iade etti ve Tansu Hanımın Başbakanlığında kurulacak olan hükümetin güven oyu alabileceği sayıyı da garanti ettiklerini beyan etti.
Demirel kendi kurmuş olduğu partinin genel başkanlığını yapan Tansu hanıma değil de, 28 şubatçıların işaret ettiği Mesut Yılmaz’a hükümeti kurma görevini verdi.
Anasol M hükümeti(kah Mesut Yılmaz, kah Ecevit Başbakan oldu) 28 şubatçıların aldığı bütün kararları, çıkardıkları kanunlar ile icra safhasına koydular.
İmam Hatip Okullarının orta kısımları bu dönemde kapatıldı.
Başları örtülülerin Üniversiteye girişlerine bu dönemde engel olundu.
Kur’an kurslarına ilk öğretim okulunu bitirmeyenlerin gitmesi yasaklandı. Daha doğru deyimi ile Kur’an okumak yasaklandı.
İlk öğretim okulunu bitirenlerin de ancak yaz tatillerinde Kur’an kursuna gidebilecekleri hükmü getirildi.
Kat sayı sorunu bu dönemde yaratıldı. Asıl amaç İmam Hatiplilerin Üniversiteye girişlerinin önünü kesmekti. İ.Hakkı Karadayı’nın genelkurmay başkanlığı döneminde tetiklediği 28 şubat süreci, Hüseyin Kıvrıkoğlu ile devam etti, Demirel kalıbını(işte imzasını canım) bastı ve sürecin 1000 yıl süreceği ilan edildi!!!
Gölcük donanma komutanlığının 28 şubat sürecinde ismi çok geçti. Güven Erkaya’nın riyasetinde bir çok plan ve program yapıldı, icra safhasına kondu.
Gölcük depremi sırasında bir çok spekülasyon yapıldı. Komutanlık binaları yerle bir oldu. Asker çok zayiat verdi. Kurunun yanında yaşta yandı. İnşallah şehit olmuşlardır.
O komutanlıkta işlenmeye devam eden melanetler sebebiyle bir ihbar yapılmış ve Savcılık tarafından gizli bölmelerde yapılan aramalarda 10 çuval dolusu gizli belge ele geçirilmiş.
Bu belgelerin çoğunun iddia edilen Ergenekon örgütü davasına yeni boyut kazandıracağı ifade ediliyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat birim başkanlığı görevinde iken Millete İhanet Belgesini düzenleyen Kurmay Kıdemli Albay(iş ortaya çıkmasa idi, general olacaktı) Dursun Çiçek sağ etti, sol etti, yalanını dolana büründürdü, imzasını yana yatırdı, çamura batırdı, böyle bir belge yok dedi, ama işte Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçen belgeler içerisinde, Ak Partiyi ve Fethullah Gülen cemaatini bitirme planlarının buradan verilen emirle hazırlandığı anlaşıldı. Bu emir Tuğamiral Alaattin Sevim tarafından verilmiş. O şimdi Eğe ordu komutanlığındaki görevine devam ediyor.
Saf olmayalım.
Gölcük donanma komutanlığının millete ihanet planlarının hazırlanmasında önemli bir yeri var.
Yukarıdaki safahatı,laf kalabalığı olsun, malumat furuşluk yapalım kabilinden yazmadım.
Dünya kadar komutan hakkında Ergenekondan, Balyozdan, Poyrazköyden davalar açılıyor, ama hala Komutanlık bünyesinde gizli bölmelerde çuvallar dolusu belgeler bulunuyor.
Alaattin Sevim göreve devam ediyor.
Evet yukarıda saf olmayalım dedim. Bu işler "SERÇE PARMAK, BAŞ PARMAK" meselesidir. Hani Şemdinli olayları için "serçe parmak bir şeyi biliyor ise, başparmağın her şeyden haberi vardır" demiştim ya, hatırladınız mı?
O zaman Ergenekon mu vardı?
TBMM sinde,Şemdinli komisyonuna ifade verir iken de "karargahtan içeri girmediğiniz sürece siz hiçbir şeyi çözemezsiniz" dediğimde(tutanaklar açık ve sabit), her şeye inat "işaret parmağımı" harekete geçirmiştim.
İşaret parmağım hala öyle duruyor.