GÖRÜŞME

Şırnak DTP Milletvekili Hasip Kaplan 2009 yılı bütçesi TBMM sinde görüşülür iken Başbakan’a laf atmış , yurt dışında burslu eğitimlerini sürdüren çocukların, okullarının bitmesi üzerine nasıl gemi alma imkanına kavuştuklarını sormuştu.

Sayın Başbakan da "Gelirsin  onu sana özel olarak anlatırım" demişti.

Hasip Kaplan bey de Başbakandan özel randevü talebinde bulunmuştu.

Basında çıkan haberler doğru ise bu yazının yazıldığı saatlerde (Perşembe günü saat 17.00. de) Sayın Başbakan ile Hasip Kaplan TBMM sinde özel bir görüşme yapacaklar.

Görüşme ikili mi olacak, yoksa bu görüşmeye her iki taraftan başka bazı Milletvekilleri de katılacak mı? bilmiyoruz.

Eminim Başbakan elindeki bütün belge ve delileri ile çocuklarından birisinin gemi alma ve işletme meselesi hakkında doyurucu bilgileri Hasip Kaplan’ın önüne koyacaktır.

Hasip Kaplan yılların hukukçusu olarak sunulan belgeler konusunda karşı argümanlar ileri sürecek mi, elinde savunmanın aksini kanıtlayan deliller var mı, karşı deliller konusunda Başbakanın tavrı ne olacak, şimdiden kestirmemiz imkansız. Ama emin olun bu görüşmenin bütün detayları kısa süre içerisinde kamuoyunun gündemine getirilecektir. O zaman hemen herkes Başbakan ailesinin bir açmazı gibi kamuoyunun sürekli gündemine taşınan gemi meselesi bir çözüme kavuşmuş olacaktır.

Ama esas olarak ben, bu görüşmenin böylesine kısır bir meseleye inhisar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bilindiği üzere Sayın Başbakan DTP lileri terörü( özellikle PKK yı) kınamadıkları için onlarla görüşmüyor, hatta mecburi olarak bir araya gelinin toplantılarda ellerini sıkmıyordu.

Şimdi çocukların gemi meselesi ile ilgili de olsa bir araya geliniyor. Bu buluşmanın her iki taraf bakımından da ıskalanmaması gerektiğini düşünüyorum.

DTP Türkiye’nin umumunda PKK nın siyasi uzantısı olarak görülüyor. Aslında onlar da "biz ve onlar aynı tabana dayanıyoruz. Dağdakilerin aileleri bize oy veriyor, hem zaten biz onları kınarsak bu problem çözülmüş oluyor mu, eğer bizim kınamamızla problem bitecek ise, işte biz hangi taraftan gelirse gelsin terörü kınıyoruz" biçiminde açıklamalar yapmakla "PKK uzantısı biçimindeki siyasi betimlemeyi" inkar etmiyorlar.

Bir kılıcın iki keskin tarafının "özel" bir mesele ile ilgili de olsa bir araya gelmeleri çok önemli. Aslında bu bir araya gelmenin konusu olan sorun, işin garnitür tarafıdır. Ülkemiz hepimizi derinden yaralayan ve 30 yıldan beri fasılasız devam eden ismine "ayrılıkçı terör örgütü meselesi, Kürt Meselesi, Güneydoğu sorunu" ne derseniz deyin, büyük bir olay ile karşı karşıya.

Gün geçtikçe derinleşen , derinleştikçe acıları arttıran ve nerede duracağı hala belli olmayan bu sorunun çözümü için neler yapılabileceği elbette konuşulmalıdır. DTP liler kendilerinin muhatap alınmadıklarını söylüyorlar ve bir anlamda ilgili yerlere "sorunu gelin bizimle konuşun, neden bize bir şey sormuyorsunuz, neden bizi muhatap kabul etmiyorsunuz" deyip, görüşmeler için gerekli randevu istememekle ipe un seriyorlardı. İşte bakın özel bir mesele için de olsa istendiğinde görüşme talebi olumlu karşılandı. Umumu ilgilendiren konularda görüşme isteğinin müspet karşılanacağı ortaya çıktı.

Hasip Kaplan ve arkadaşları istenir ise bir saat içinde bu mesele çözülür deyip duruyorlardı. Demek 30 yıl süren ,40 bin insanın canına mal olan ve hala daha kaç cana mal olacağı bilinmeyen bu problem bir saat içinde çözülebiliyor!!! İşte o formülün ne olduğunu , nelerin verilip, nelerin alınabileceğinin hesabı da iyi yapılarak, tam da ortaya koyma zamanı.

Umarım dilerim bu bir ilk adım olsun ve kesintisiz görüşmeler yolu ile 1000 yıldan beri devam eden Türk/Kürt kardeşliği bir daha hiç kopmayacak biçimde pekiştirilsin.

Ama işte Irak Başbakanı Malikinin özellikle terör konusunu görüşmek üzere Türkiye’ye geldiği ve görüşmelerin devam ettiği sırada Cizre’de silahlar patladı ,3 asker şehit oldu, onlarcası yaralandı.Hem de bu eylem Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin "PKK ilan ettiği ateşkesi İlk Bahara kadar uzatacak" açıklamasının ertesinde gerçekleşti.

Barışın biraz yaklaştığı, bu konudaki isteklerin olabildiğince ivme kazandığı bir ortamda terör eylemleri inanılmaz biçimde tavan yapıyor.

Olayın tarafları elbette kendilerine soruyorlardır. Ya nasıl oluyor da biz barışı en çok özlediğimiz ve bu konuda girişimlerin hız kazandığı bir sırada eylemler yapılıyor ve bu iş baltalanıyor. Peki kimi yapıyor bu işi? Derin PKK mı, Derin Devlet mi? Dış güçler mi? kim?

Barış konusunda insanlar gerçekten samimi iseler, etrafın tezviratına kulak asmayacaklar, sizi gidi zalim oğlu zalimler, artık sizin oyununuza , tezgahınıza gelmeyeceğiz ve kim ne yaparsa yapsın biz bu barışı gerçekleştireceğiz" demeli ve böylece "savaş bezirganlarının" karınlarına bir kürek ateş sokmalıdırlar.