GÖZÜN AYDIN MENDERES
Başlıktan neyi kasttettiğimi anladınız değil mi? Rahmetli Adnan Menderese sesleniyorum bu cümle ile. Merak etme , gözün Aydın olsun, çünkü arkanda senin ismini, namus ve şerefini paymal etmeyen, boşa çıkarmayan, yüzünü kara etmiyen bir evlat bıraktın.
AYDIN MENDERES
Gözün Aydın Menderes.
Gözün Aydın olunca, yerinde Aydınlık olur.
Oysa Mezar Kapkara bir yerdir, zindandır kimilerine.
Ama içimde öyle bir his var ki, durduk yere asılmakla zaten yerin Cennetti, aydınlıktı, nurdu. Şimdi arkanda böylesine ehli namus, böylesine ehli iman, böylesine duygulu, böylesine hisli, vefakar, cefakar bir evlat bırakman,makamını nurun ala nur yapmıştır.
Asılan bir babadan, intihar eden bir kadeşten ve yine Trafik kazasında hayatını kaybeden bir Ağabeyden sonra, tekerlekli sandalyaye mahkum eden kazayı, büyük bir sukunet , büyük bir tevekkül, büyük bir iman ile karşılayıp, hep hak ve hakikatin yanında olmayı becebilmek, emimin ki, alelusul insanların anlayacağı bir duygu değildir.
Aydın Menderese bakınca "sabit kadem olmanın, ahlakın, erdemin, faziletin"ne demek olduğunu daha iyi anlıyor ve samimiyetimle ifade edeyim, Rabbimize olan İmanım bin kat daha artıyor.
Bu duyguları, Hüsamettin Cindoruk’un DP nin başına geçme konusunda verdiği karara, Aydın Menderes’in yaptığı konuşmalar sebebiyle dile getirdim.
Hüsamettin Cindoruk’u hepimiz gayet iyi biliyoruz. İyi polemikçidir. Demirel’e karşı müthiş sevgisi ve sempatasi vardır. Beyefendi de kendilerini "biraderlerinden" ayırt etmez.
Cindoruk’un bu özellikleri yanında, en mümeyyiz vasfı Yassıadada Adnan Menderes’in Avukatlığını yapmış olduğu yolunda bu güne kadar yapılan tezvirattır.
Onun son iki yıl içerisinde geçirmiş olduğu istihale, Aydın Menderes’i çileden çıkarmasa, biz Cindoruk’u hep Menderes’in Avukatı olarak bilecektik.
11.Cumhurbaşkanının TBMM sinde seçiminin yaklaştığı günlerde Yargıtay Cumhuriyet Emekli Başsavcısı Sabih Kanadoğlu 367 meselesini gündeme taşımış , anlı , şanlı Cindoruk’ta inanılması güç biçimde bu görüşe destek vermişti. Bir taraftan YÖK başkanı Erdoğan Teziç "seçsinler bakalım, nasıl olacak. O kişi Çankayaya çıkabilir mi? Yol yarılır, trafik kazası meydana gelir,Çankaya yerine adamı hastahaneye götürürler diyor, bir taraftan Genelkurmay gece yarısı bildiri yayınlıyor, bir taraftan Sabih Kanadoğlu 367 fırtınası estiriyordu. Bu durum TBMM sini ıskata, vazifesini yapmaktan men’e götüren hareketlerdi. Cindoruk buna karşı çıkacağına 367 nin sihrine kapılmış, sonuçtan vazife çıkarmaya kalkışmıştı. Bu nasıl demokratlıktı, bu nasıl Yassıadanın Avukatlığını yapmaktı?
TBMM sinin 367 Milletvekilinin katılımı ile açılacağı yolunda o güne kadar hiçbir uygulama ve görüş yoktu. Böyle bir durum Meclisin doğrudan doğuruya kilitlenmesi anlamına gelirdi. Ama O,fikren karşı olduğu kişilerin hangi yol ile olursa olsun yıkılmasını siyasi bir erdem olarak görmeye başlamıştı.
Bu görüş açısı o’nun Yassıadada kazanmış olduğu konumuna tersti.
Yani Cindoruk Yassıadayı İnkar ediyordu.
İşte tam da bu sırada Aydın Menderes babasının oğlu olduğunu gösterdi. Cindoruk’u militarizmin teknesine su taşımakla itham etti.
367 meselesinde Cindoruk’un tavrı , biraz hukukun sol elle değerlendirmesi ile ilgili idi ama iddia edilen ETÖ soruşturmasında Cindoruk, bir ihtilal için yapılması gerekenleri fazlası ile yerine getirenlere sahip çıkınca Aydın bey gerçekten çileden çıktı ve o’nu iki yüzlülük yapmakla suçladı. Ve biz bu gelişmeler sırasında Cindoruk’un Rahmetli Adnan Menderes’in Avukatlığını yapmadığını öğrenme imkanı bulduk.
Yani Aydın Menderes Cindoruk’a, bu güne kadar babamın ekmeğini yediğin yeter, ikiyüzlülük yapmasa idin, bunun yanına kar kalmasına bir şey demiyecektim. Ama birilerinin yeniden idam sehpalarına sürüklenmesine neden olacak tavırları destekleyerek DEMOKRAT olunmaz, yeter artık düş yakamızdan ve Milletin yakasından, daha ileri gitme , senin gibiler bu düşünce ile DP nin başına geçemez dedi.
Ve Aydın Menderes turpun büyüğü heybede diyerek daha büyük atışlar yapabileceğinin işaretini verdi.
Bu aşamadan sonraki durumu gerçekten çok merak ediyorum.
Konu DP olmayıpta DYP olsa idi belki Demirel’in bu partinin kuruluşunu gerçekleşdiren İKON olması sebebiyle bir şey söylenemezdi.
Fakat mevzu Demokrat Parti olunca işin rengi değişiyor, iş ta Merhum Adnan Menderese kadar uzanıyor.
Bakalım Demokrasinin bayraktarlığını yapan ve bu konuda canları ile bedel ödeyen Menderesler mi, yoksa her dönemde nabza şerbet veren ve kendilerinden başka bir şeyi düşünmedikleri bal gibi ortaya çıkan mobilya yerine sunta ihracatçılığı ile intişar edenler mi kazanacak?