HUKUK VARSA
Hukuk varsa,
Kanun varsa,
Adalet varsa,
İnsan onuru varsa,
İnsan haysiyetinin hala kıymeti varsa,
Her türlü baskı ve şantaja karşı duran/durabilen ülkenin kurumları varsa,
Savcılar işlerinin başında ise,
Kamu düzenini korumak boyunlarının borcu ise,
Ergenekon terör örgütünün ülkede her türlü pisliği yapmak için and içmişcesine faaliyetleri bir bir ortaya çıkmışsa,
Bu davalara bakan Savcılar gözlerini kırpmadan Hukukun üstürlüğünü sağlamak için hala faaliyette bulunduklarını söylüyorlar ise,
Bu açıklamalara kayıtsız kalamazlar.
Emekli Organeral Hurşit Tolon, resmen cezaevinden adam kaçırtmak için organize olan GATA KULLİ’den alınan raporu da gözetilerek bir Hakim tarafından serbest bırakıldı.
Hakimin bu kararına Savcılar itiraz ettiler.
İtirazı inceleyen Mahkeme Tolon’u serbest bırakın Hakimin "suçun vasfına" yönelik değerlendirmesine katılmadığını, çünkü onun hakkında çok ciddi delilin bulunduğunu, ancak yaşı ve hakkında verilen rapora göre hızlı kilo kaybetmesi sebebiyle tahliye kararına katıldığını ve Savcıların itirazını reddettiğini belirtti.
Mahkemenin bu kararı hukukun üstünlüğü adına , adalet adına, insanlık adına ortada olan herkesi şaşkına çevirdi.
Fakat insanlar Mahkemenin "suç vasfı değerlendirmesindeki isabete"bakarak birazcık teselli buldular.
Ama işte YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR ata sözünün ne kadar isabetli bir vasıflandırma olduğu ortaya çıktı.
Adam bakın neler diyor.
"Kendi doğurduğu bebeği yetimhanenin önüne koymaktır teğmeni DÜŞMANA!!! Teslim etmek. (ergenekon örgütünden göz altına alınan Teğmen Rütbesindeki zanlıların sorgulanmasını bu şekilde değerlendiriyor. Teğmenler suçsuz bebek, Savcılık Makamı Yetimhane, Savcılar düşman…)
Teğmeni götürüp bunlara teslim etmek , teğmenini teslim eden ordu olmaz. Aşiret bile olmaz.(Teğmen her türlü naneyi yiyecek, her türlü pisliğin altından isimleri ortaya çıkacak, kamu adına soruşturma yapmak, kamunun menfaatlerini yasalar çerçevesinde korumak görevini Savcılar yerine getirmeyecekler… Savcılar görevlerini yerine getirince, Ordu ordu olmaktan çıkacak, aşiret bile sayılmayacak…)
Bunların hepsi duyuyor, gidin söyleyin komutanlarınıza. Ordu komutanına diyorum ki, o paşayı orada tutmak demek ihanet demektir.Müsaade edin 5 dakikada makamınıza geleyim, yedinci dakikada alırım diyorum ben onu.Alırım, almazsam namerdim, bilir bütün dünya.(beyefendi burada İstanbul Ordu Komutanına serzenişte bulunuyor , oturduğun yerin hakkını ver, yoksa ben geleyim, yeniden o koltuğuma oturayım ve Koşuyolu hastahanesindeki payayı oradan çıkartayım diyor. Demesine diyor da , biz de ona sen kim oluyorsun ki, bu Aziz Milletin parası ile techiz ettiği Orduyu arkana alarak , böyle kanunsuz işlere kalkışıyorsun. Kanunlara, nizamlara uyan Ordu ,Ordudur. Senin kanunsuzluklarına teşne olan Ordu Ordu sayılmaz, yukarıda dediğin gibi Aşiret olur. Sen ve senin gibiler bu Memleketin Ordusunu bu hale düşürmeye niçin yeltendi, sizin bunda ne hakkınız vardı. Şimdi biz de sana diyoruz ki, sen Orduyu falan bırak, gücün yetiyor ise çık ortaya , git istediğin kanunsuzlukları yap. Orduyu kısır emellerine ortak etme, Mert mi, Namert mi olduğunu o zaman görelim.)
Şuraya oturtun tekrar Selimiye’ye beni. Kurmay Başkanı gel buraya, aç telefonu Cengiz Aykut’a(İstanbul Başsavcısı) de ki, ben şimdi Gata’dan bir heyet gönderiyorum, hastamızı almaya geldik desinler. Sen Cengiz Aykut’a söyle. Ekip yola çıktı alıp gelecek de.Hadi o şimdi Çevik Kuvvetle durdursun.Hadi. Mümkün değil yaav. Siz muhattap olmayın. Genelkurmay’a söyleyin. Genelkurmay’dan bildirilsin. Yani Savcılıkta Genelkurmay buraya telefon ediyor. Bir dakika kardeşim, genelkurmaya gideceksiniz,ben seni muhattap almam.Mesela Savcı yazı yazmış, ne Savcısı, kim oluyor LAN , SEN KİM OLUYORSUN, SEN KİMSİN? SEN KİMSİN LAN BANA YAZIYORSUN. SEN KİMSİN?Doğru oraya.İşte aahhh , orası ahhh orası, orası yazacak aahh aaahh orası diyecek "bana yazacaksın kardeşim" diyecek, benim çocuğumua yazamazsın , bana yazacaksın ben cevap veririm diyecek"
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ SANIĞI HURŞİT TOLON BUNLARI SÖYLÜYOR.
Biz işte bu sebepten bırakın Avrupa’yı Yunanistan gibi olamıyoruz.
Ses kayıtlarına göre efendi günde 5 kilometre yürümüş , 20 kilo kaybetmiş bilinçli olarak. Yani Hastalık vesaiereden kaynaklanan bir sıkıntısı yok. Şu anda 90 kiloymuş.
Sevgili okuyucular, bu zihniyetin bu biçimde ortaya çıkması çok iyi oldu.
Ülkenin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğu gayet iyi anlaşıldı.
Memleketin , milletin çoluk çocuğunun nafakasından keserek verdiği vergilerle el bebek gül bebek misali yetiştirdiği, yüce yüce makamlara çıkarttığı, paşalık rütbelerini layık gördüğü kişilerin bu millete yaptıklarına bakın.
Memleketin başına sarmak istediği belalara bakmadan, yaptıklarından herhangi bir üzüntü duymadan,
Bu ülkenin en önemli şehrinin Başsavcısına "SEN KİMSİN LAN" diyor,
Çevik Kuvvet Polislerinin gücünü küçümsüyor, hatta onlara hakaret ediyor.
Hastayım diye yalan söylüyor, Devleti , milleti kandırıyor,
Gata’daki Doktorlar üzerine baskı kurarak sahte rapor alıyor ve böylece onların görevlerini kötüye kullanmalarına sebep oluyor,
Evet eğer bu ülkede Hukuk varsa, kanun varsa, Ergenekon Örgütü diye bir şeyden Sayın Savcılar hala söz edebiliyorlar ise,
İşte sanık bütün haşmeti ile karşınızda duruyor, Çevik Kuvvet Polisleri onu yakalasın, siz tutuklayın, üstüne üstlük resmi mercileri kandırmak, yalan beyanda bulunmak suçundan hakkında yeni davalar açın ve böylece kim olduğunuzu gösterin.
Hukuk varsa.