MAYIN
Türkiye 1950 li yıllarda komşusu Suriye ile arasındaki araziyi mayınlıyor.
Bunun tek bir sebebi var.
Sınır boylarındaki illerde yaşayan insanların Suriye sınırını geçerek kaçakçılık yapması.
Türkiye bir taraftan milli ekonomiyi koruma içgüdüsü ve diğer taraftan Suriye ile Türkiyede yaşayan ve biribirleri ile akraba olan insanların sıkı münasebetlerinin ortaya çıkaracağı insani, hukuki,sosyal ve siyasi problemleri gözeterek sınırı mayınlıyor.
Yani varsa bir problem bunu halletmek için gayret göstereceğine, işi kaçmakta buluyor.
Mayını döşüyor, problemi çözüyor/mu.
Bu mayınlar yarım asırdan beri iki ülkeyi biri birinden koparmış bulunuyor.
(Utanç duvarı kalktı, mayınlı arazi devam ediyor)
Bu iki ülke öyle rastgele , biri biri ile irtibatı olmayan iki ülke değil.
Her iki ülkede insanların yakınları var.
Amcalar, halalar, dayılar, teyzeler , kardeşler, hatta analar evlatlarından ayrı yaşamak zorunda kalmışlar.
Bayramlarda verilen kısmi izinlerle insanlar yakınlarına kavuşma imkanı buluyor.
O anlarda yaşanan coşkuyu hepimiz biliyoruz.
Yıllarca biri birlerini görmeyen insanların bir iki günlük ziyaret için, alt alta, üst üste koşturmaları, sırtlarındaki hediyelerle seğirtip kucaklaşmaları ve döktükleri göz yaşı aslında nasıl bir travmaya sebebiyet verdiğimizi açıkça gösteriyor.
İnsanlar bu izinler verilmeden önce kaçak yollardan geçerek biri birlerine gidip geliyorlardı.
Bu gelip gidişlerde evlilikler bile gerçekleşiyordu.
Ve tabii ölümler, sakat kalmalar.
Bu sakat kalan insanlar bir de kaçakçılıktan yıllarca hapiste yatarlardı.
Türkiye’nin Suriye ile olan insani durumuna bakıldığında,sınırlarındaki hiçbir ülke ile bu kadar yakın akrabalık ilişkilerinin olmadığı görülüyor.
Hatay/İskenderun, Gaziantep ve Şanlıurfa illeri hudutların mayınladığımız arazinin miktarı 210 bin dönüm.
Bizde iri büyüklükte bir köy ortalama olarak 5 bin dönüm civarındadır.
Halen mayınlı arazinin bu hesaba göre 42 köy büyüklüğünde olduğu görülüyor.
Bu miktar Türkiye’nin en büyük ili olan Konya(ovasına) iline tekabül ediyor.
22 dönem TBMM sinde bir çok Milletvlekili bu mayınlı arazinin temizlenmesi konusunu gerek genel kurulda ve gerekse parti guruplarında dile getirdiler.
Sonra konu biraz ciddiye alındı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu araziyi temizlemesi gündeme geldi.
30-35 trilyon bir paradan söz edildi.
Söz konusu paranın Türkiye’nin örtülü ödeneğinden harcanması için karar alındı.
Ama ne oldu ise TSK leri bu işten vazgeçti. Biz elimizdeki imkanlarla bu işin üstesinden gelemeyiz dediler.
Ama benim ciddi manada kuşkularım vardı.
Dünyanın ikinci büyük ordusunu besleyen Türkiye , nasıl olurda kendi elleri ile dizdiği mayınları temizleyemez diye çok düşünmüştüm.
O düşüncelerle vardığım kanı şu oldu. Bu siyasi bir karardır ve aslında resmi makamlar Türkiye Suriye sınırının olduğu gibi kalmasından çok hoşnutlar.
Hatırlayacağınız üzere televizyon mülakatlarında ben bırakın mayınlı arazinin olduğu gibi kalmasını, ili ülke arasında neden sınırların var olduğunu anlayamadığımı belirtiyordum. Fiziki anlamda hudutlar yine kalsın , ama siz iki ülke insanlarını serbest bırakın, gidip gelsinler, ticaret yapsınlar, iş olsun, aş olsun, her iki ülke insanı bu gidip gelmelerle daha büyük işlere imza atsınlar. Buna gerçekten sadece Suriye sınırında değil, Irak, İran , Azerbaycan sınırında da ihtiyacımız var.
Ağrı ilini bir ziyaretimiz sırasında vatandaşlar bize "vekilim bize sınırda serbest ticaret imkanı verin, gerisine karışmayın, göreceksiniz o zaman biz ülkenin en müreffeh insanları oluruz" diyorlardı.
Şimdiii
Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunu hükümet,TBMM si gündemine bir yasa tasarısı olarak getirdi.
Mayın temizle , 45 yıl işlet ve devret kuralı çerçevesinde tasarı kanunlaştırılmaya çalışılıyor.
Muhalefet bu sisteme karşı olduğunu ortaya koydu.
Muhalefetin bu karşı koyuşundan etkilenen Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekilleri de kendi içlerinde bölündüler.
Sayın Başbakan onları ikna etmek için Parti Genel Merkezinde topladı.
Ama bu toplantıya başta Cemil Çiçek olmak üzere 70 civarında Milletvekilinin katılmadığı ortaya çıktı.
Yani Milletvekillerinin tasarının bu biçimine muhalefetleri sürüyor.
Tasarının bu biçimine karşı çıkan vekilleri ben de destekliyorum.
Düşünün siz Konya ilimiz büyüklüğünde bir araziyi 45 yıllığına sırf mayın temizleme karşılığında bir başkasına vereceksiniz, tabii büyük bir ihtimalle YABANCILARA.
Bu gerçekten kabul edilemez bir istektir.
İhaleyi alanlar en fazla iki üç yıl içerisinde bu parayı /organik tarım vesaire ile/ çıkarırlar.
Hiç kuşkunuz olmasın araziyi ele geçirenler, kısa süre içerisinde size yapacakları baskı ile ARAZİNİN SULANMASINI DA TEMİN EDECEK TEDBİRLERİ almanızı sağlarlar.
Çünkü onlar bu tür işlerde çok mahirdirler.
Yani sizin 45 yıllığına araziniz elinizden gittiği gibi bir de beyefendilerin keyfi yerine gelsin diye dünyanın masrafını yaparak araziye su getirirsiniz.
Biz gerçekten arazi ve su zengini bir ülke değiliz.
70 milyon insanımızın büyük çoğunluğunun aç ve sefil bir hayat yaşadığını hepimiz biliyoruz.
Bu ülkede 16/17 Milyon insanın günlük 1,5 dolar ile geçindiği ifade edilince Sayın Başbakan buna karşı çıkmış ve sayının 12 Milyona düştüğünü ifade etmişti.
Biz bu rakkamı kabul ettiğimizde bile , ülkemizdeki 12 Milyon insanan aylık 60 Tl ile geçindiği gerçeğini görüyoruz.
Buna geçinmek denir mi, buna yaşamak denir mi? Geriye kalan insanlarımızın bu rakkamın 3 katı, 4 katı, hatta 5 katı miktarında aylık bir parası olsa , sofralarına zeytin ekmekten başka bir şeyin girmediği gerçeği tokat gibi yüzümüzde şaklar.
Ülkede rahat yaşayan insanların toplamı 10 Milyonu bulmaz.
Halimiz , ahvalimiz bu iken ülkenin en kıymetli arazisini sırf mayın temizleme karşılığında yabancılara peşkeş çekmek gerçekten aklın alacağı bir şey değildir.
Verdiğiniz yer bir otel arazisi değildir. Bir ildir.
45 yıl içerisinde ülke insanının yarısından fazlası ölür.
Yani 45 milyon insan ülke arazisinin memleket evlatlarının eline geçişini bu darı dünyada görmez.
Ey millet siz de uyanık olun malınıza , mülkünüze sahip çıkın.
Şanlıurfalılar biraz da sözüm size. Ceza mı görüyorsunuz ne?
GEÇMİŞ OLSUN: Televizyonlarda bir Astsubay’ın okul basarak bir öğrencimizi tekme tokat dövmesini hayret ve dehşetle izledim. Bu insana ne laf söyleyeceğimi , onu nasıl tavsif edeceğimi bilemedim. En son olarak şu karara vardım. Helal olsun erkek!!! adammış dedim. Dayak yiyen yavrumuza ve ailesine büyük geçmiş olsun.
Bunun tek bir sebebi var.
Sınır boylarındaki illerde yaşayan insanların Suriye sınırını geçerek kaçakçılık yapması.
Türkiye bir taraftan milli ekonomiyi koruma içgüdüsü ve diğer taraftan Suriye ile Türkiyede yaşayan ve biribirleri ile akraba olan insanların sıkı münasebetlerinin ortaya çıkaracağı insani, hukuki,sosyal ve siyasi problemleri gözeterek sınırı mayınlıyor.
Yani varsa bir problem bunu halletmek için gayret göstereceğine, işi kaçmakta buluyor.
Mayını döşüyor, problemi çözüyor/mu.
Bu mayınlar yarım asırdan beri iki ülkeyi biri birinden koparmış bulunuyor.
(Utanç duvarı kalktı, mayınlı arazi devam ediyor)
Bu iki ülke öyle rastgele , biri biri ile irtibatı olmayan iki ülke değil.
Her iki ülkede insanların yakınları var.
Amcalar, halalar, dayılar, teyzeler , kardeşler, hatta analar evlatlarından ayrı yaşamak zorunda kalmışlar.
Bayramlarda verilen kısmi izinlerle insanlar yakınlarına kavuşma imkanı buluyor.
O anlarda yaşanan coşkuyu hepimiz biliyoruz.
Yıllarca biri birlerini görmeyen insanların bir iki günlük ziyaret için, alt alta, üst üste koşturmaları, sırtlarındaki hediyelerle seğirtip kucaklaşmaları ve döktükleri göz yaşı aslında nasıl bir travmaya sebebiyet verdiğimizi açıkça gösteriyor.
İnsanlar bu izinler verilmeden önce kaçak yollardan geçerek biri birlerine gidip geliyorlardı.
Bu gelip gidişlerde evlilikler bile gerçekleşiyordu.
Ve tabii ölümler, sakat kalmalar.
Bu sakat kalan insanlar bir de kaçakçılıktan yıllarca hapiste yatarlardı.
Türkiye’nin Suriye ile olan insani durumuna bakıldığında,sınırlarındaki hiçbir ülke ile bu kadar yakın akrabalık ilişkilerinin olmadığı görülüyor.
Hatay/İskenderun, Gaziantep ve Şanlıurfa illeri hudutların mayınladığımız arazinin miktarı 210 bin dönüm.
Bizde iri büyüklükte bir köy ortalama olarak 5 bin dönüm civarındadır.
Halen mayınlı arazinin bu hesaba göre 42 köy büyüklüğünde olduğu görülüyor.
Bu miktar Türkiye’nin en büyük ili olan Konya(ovasına) iline tekabül ediyor.
22 dönem TBMM sinde bir çok Milletvlekili bu mayınlı arazinin temizlenmesi konusunu gerek genel kurulda ve gerekse parti guruplarında dile getirdiler.
Sonra konu biraz ciddiye alındı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu araziyi temizlemesi gündeme geldi.
30-35 trilyon bir paradan söz edildi.
Söz konusu paranın Türkiye’nin örtülü ödeneğinden harcanması için karar alındı.
Ama ne oldu ise TSK leri bu işten vazgeçti. Biz elimizdeki imkanlarla bu işin üstesinden gelemeyiz dediler.
Ama benim ciddi manada kuşkularım vardı.
Dünyanın ikinci büyük ordusunu besleyen Türkiye , nasıl olurda kendi elleri ile dizdiği mayınları temizleyemez diye çok düşünmüştüm.
O düşüncelerle vardığım kanı şu oldu. Bu siyasi bir karardır ve aslında resmi makamlar Türkiye Suriye sınırının olduğu gibi kalmasından çok hoşnutlar.
Hatırlayacağınız üzere televizyon mülakatlarında ben bırakın mayınlı arazinin olduğu gibi kalmasını, ili ülke arasında neden sınırların var olduğunu anlayamadığımı belirtiyordum. Fiziki anlamda hudutlar yine kalsın , ama siz iki ülke insanlarını serbest bırakın, gidip gelsinler, ticaret yapsınlar, iş olsun, aş olsun, her iki ülke insanı bu gidip gelmelerle daha büyük işlere imza atsınlar. Buna gerçekten sadece Suriye sınırında değil, Irak, İran , Azerbaycan sınırında da ihtiyacımız var.
Ağrı ilini bir ziyaretimiz sırasında vatandaşlar bize "vekilim bize sınırda serbest ticaret imkanı verin, gerisine karışmayın, göreceksiniz o zaman biz ülkenin en müreffeh insanları oluruz" diyorlardı.
Şimdiii
Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunu hükümet,TBMM si gündemine bir yasa tasarısı olarak getirdi.
Mayın temizle , 45 yıl işlet ve devret kuralı çerçevesinde tasarı kanunlaştırılmaya çalışılıyor.
Muhalefet bu sisteme karşı olduğunu ortaya koydu.
Muhalefetin bu karşı koyuşundan etkilenen Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekilleri de kendi içlerinde bölündüler.
Sayın Başbakan onları ikna etmek için Parti Genel Merkezinde topladı.
Ama bu toplantıya başta Cemil Çiçek olmak üzere 70 civarında Milletvekilinin katılmadığı ortaya çıktı.
Yani Milletvekillerinin tasarının bu biçimine muhalefetleri sürüyor.
Tasarının bu biçimine karşı çıkan vekilleri ben de destekliyorum.
Düşünün siz Konya ilimiz büyüklüğünde bir araziyi 45 yıllığına sırf mayın temizleme karşılığında bir başkasına vereceksiniz, tabii büyük bir ihtimalle YABANCILARA.
Bu gerçekten kabul edilemez bir istektir.
İhaleyi alanlar en fazla iki üç yıl içerisinde bu parayı /organik tarım vesaire ile/ çıkarırlar.
Hiç kuşkunuz olmasın araziyi ele geçirenler, kısa süre içerisinde size yapacakları baskı ile ARAZİNİN SULANMASINI DA TEMİN EDECEK TEDBİRLERİ almanızı sağlarlar.
Çünkü onlar bu tür işlerde çok mahirdirler.
Yani sizin 45 yıllığına araziniz elinizden gittiği gibi bir de beyefendilerin keyfi yerine gelsin diye dünyanın masrafını yaparak araziye su getirirsiniz.
Biz gerçekten arazi ve su zengini bir ülke değiliz.
70 milyon insanımızın büyük çoğunluğunun aç ve sefil bir hayat yaşadığını hepimiz biliyoruz.
Bu ülkede 16/17 Milyon insanın günlük 1,5 dolar ile geçindiği ifade edilince Sayın Başbakan buna karşı çıkmış ve sayının 12 Milyona düştüğünü ifade etmişti.
Biz bu rakkamı kabul ettiğimizde bile , ülkemizdeki 12 Milyon insanan aylık 60 Tl ile geçindiği gerçeğini görüyoruz.
Buna geçinmek denir mi, buna yaşamak denir mi? Geriye kalan insanlarımızın bu rakkamın 3 katı, 4 katı, hatta 5 katı miktarında aylık bir parası olsa , sofralarına zeytin ekmekten başka bir şeyin girmediği gerçeği tokat gibi yüzümüzde şaklar.
Ülkede rahat yaşayan insanların toplamı 10 Milyonu bulmaz.
Halimiz , ahvalimiz bu iken ülkenin en kıymetli arazisini sırf mayın temizleme karşılığında yabancılara peşkeş çekmek gerçekten aklın alacağı bir şey değildir.
Verdiğiniz yer bir otel arazisi değildir. Bir ildir.
45 yıl içerisinde ülke insanının yarısından fazlası ölür.
Yani 45 milyon insan ülke arazisinin memleket evlatlarının eline geçişini bu darı dünyada görmez.
Ey millet siz de uyanık olun malınıza , mülkünüze sahip çıkın.
Şanlıurfalılar biraz da sözüm size. Ceza mı görüyorsunuz ne?
GEÇMİŞ OLSUN: Televizyonlarda bir Astsubay’ın okul basarak bir öğrencimizi tekme tokat dövmesini hayret ve dehşetle izledim. Bu insana ne laf söyleyeceğimi , onu nasıl tavsif edeceğimi bilemedim. En son olarak şu karara vardım. Helal olsun erkek!!! adammış dedim. Dayak yiyen yavrumuza ve ailesine büyük geçmiş olsun.
Yazarın Önceki Yazıları