MEYDANLAR KENDİNİ DIŞA VURURKEN

             Yeni bir seçimin sathı mailindeyiz. Giderek meydanlar şenlenecek. Bahar da geliyor. Kışın karı,soğuğu, kaseveti , insanlarda sebebiyet verdiği yılgınlığı giderek yerini coşkuya, heyecana bırakacak.

             Önümüzdeki günler sadece baharı getirmiyor.

             Seçimle birlikte yeni Belediye Başkanlarını, Belediye Meclis azalarını, İl Genel Meclisi üyelerini de tanıma imkanı bulacağız.

             Heyecanlarımız doruk noktasına ulaşacak.

             Bahar mevsimi ile birlikte yerel yöneticelerin seçiminin yapılması insan hissiyatının, akla galebe çalmasına neden oluyor.

             Tabiiki her işte, her zaman eylem ve işlemlere aklın hakim olması, galip gelmesi hepimizin dileği.

             Ancak böyle dönemlerde neyin akli, neyin hissi olduğunu kim kararlaştırıcak?

             Size göre hissi olan, pek ala bana göre akli olabilir.

             Ben yine de bu günlerde kimi hissi davranışların hoşgörü ile değerlendirilmesinin daha iyi olacağını, "bizim aklımız herkesten çok başımızda" düşüncesinde olanlara tavsiye etme gereğini duyuyorum.

             Seçimlere her gün biraz daha yaklaştığımız bu günlerde meydanlarda  toplantı ve gösteriler biri birini izleyecek.

             Bu sırada hangi gösterinin yasal,hangisinin yasa dışı olduğunu kavramak zannımca çok kolay değil.

             Biriken enerjinin iyice dışa vurulma günleri bu günler.

             O bakımdan toplantı , gösteri ve yürüyüş kanunun ilgili hükümleri, Emniyet Güçlerimiz , İdari Amirlerimiz tarafından oldukça geniş yorumlanmalı.

             Bu yapılmadığında taşlı, sopalı, göz yaşartıcı bombalı, renkli boyalı sulu manzaralar ortaya çıkıyor.

             İşte iki gün önce Diyarbakır ve Batman’da meydana gelen olaylarda birileri iyice basiretlerini bağladılar ve sanki  "olay çıkacaksa, çıksın, vereceğimiz cevabımız var" dediler.

             Bu düşünce DTP için de , Emniyet güçleri için de geçerli.

             DTP söz konusu olay ile ilgili olarak 5 bin insanı topluyor ve basın açıklaması yapacağını söylüyor.

             Tamam toplan ve basın açıklamasını yap.

             Tabii bir de 5 bin insanın dağılması söz konusu

             Bu 5 bin kişi dağılırken kuşkusuz bir yerlerden yürüyecek ve ancak bu şekilde evlerine, barklarına gitmiş olacaklar. Ama ben onların bu yürüyüşüne izin vermem dediğiniz zaman, bu kalabalığın nasıl dağılacağını da belirtmeniz lazım.

             Bu esnada yaşanan tartışmaya bütünü ile vakıf olmamakla birlikte Belediye Başkanı Osman bey ile Emniyet Yetkililerinin tartışmalarını izledik televizyon kanallarında.

            Osman bey söz veriyorum , ben kefilim, insanlar ellerindeki pankatrları indirecekler ve basın açıklaması yasa dışı bir eyleme dönüşmeyecek,bu ülke iki pankart ile bölünmez iki gözüm diyor, Emniyet yetkilisi ise hayır bu yaptığınız doğru değil, hani basın açıklaması yapacaktınız, bu yasa dışı pankartlar neyin nesi, görüşü ile ona karşı çıkıyordu.

             Her iki taraf dediğinde inat etti.

             Göstericiler taşlar, molotof kokteylleri ile Emniyet güçlerine saldırdılar, onlar da göz yaşartıcı bombalar, panzerlerden sıkılan boyalı sularla cevap verdiler.

             Onlarca kişi göz altına alındı.

             Eylemler sırasında gözünden aldığı darbe sonucu ameliyata alınan bir çocuğumuzun sağ gözünü almış doktorlar. Ahmet Türk öyle söyledi gurup toplanltısında.

             Ve Ahmet Türk eylemlerimiz devam edecek açıklamasını yaptı.

             Siyasi partiler toplantı ve gösteri yapar.

             Ahmet Türk’ün eylemlerimiz sürecek açıklaması, partilerini zor durumda bırakmasın.

             Çünkü bu açıklama Polisin " basın açıklaması yapma bahanesi ile ortaya eylem koyuyorsunuz,bu işleri siz tezgahlıyorsunuz, taşları, sopaları, molotof kokteyllerini ben evden mi getirdim" değerlenldirmesini haklı çıkarıyor.

             Seçim sathında DTP nin eylemliliği esnaf ziyareti, ev ziyareti, sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler, temiz bir Diyarbakır, huzurlu bir kent oluşturmanın sözleri ile geçmeli.

             Kim ne derse desin, kentin altını üstüne getiren taşlı, sopalı eylem görüntülerinin DTP ye bir yararı yok.

             Çünkü bu eylemlerden sadece ve sadece Diyarbakır’lı zarar görüyor.

             Polisimiz için de söyleyeceğimiz şey, biraz daha fazla sevgi , biraz daha fazla merhamet, biraz daha fazla şefkat.

             Hani iki sene önce meydana gelen olaylarda kimi dükkanların, evlerin camları çerçeveleri kırılınca dönemin Valisi Efgan Ala bey "cana geleceğine , cama gelsin" demişti.

             Aynı günün akşamı fikrim sorulunca "biraz daha merhamet" demiştim.(İleride bu konuyu biraz açarım, Allah izin verirse)

             Evet şimdi meydanların sesine kulak verme zamanı.

             Ülke içerisinde biri birimize merhametten hiçbir zaman maraz gelmez.