MISIRLILAR İLELEBET SENİN BURNUNUN GÖLGESİNDE Mİ KALSINLAR

Mısır,Türkiye bizim iç işlerimize burnunu sokmasın, her gelişmede kendisini görevli kabul etmesin  deyince; tamam biz yanlış yaptık, senin iç işlerine müdahil olduk, halkın sesine kulak ver dedik, bu doğru değildi deyip, gerisin geriye mi çekilecek?

Biliyorsunuz Mısır’da milyonların Tahrir meydanına toplandığı sırada Sayın Başbakan TBMM sinde Ak Parti Gurup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Bizzat Hüsnü Mübarek’e seslenerek, Mısır halkının meşru taleplerine kulak asılmasını, bu isteklerin şiddetle, baskı ile törpülenmesinin kimseye faydası olmayacağını, bu açıdan bir an önce talepler doğrultusunda karar verilmesini gerektiğini ifade etti.

Sayın Başbakanın söylediği şey şu: Bir insanın 30 yıldan beri "seçim komedisi" ile iş başında kalmasının izah edilebilir yanı yoktur. Mısır Rejiminin sorgulanmasının zamanı çoktaaaan geçti"

Sayın Başbakanın uyarılarına görmemek için kör olmak lazım.

Aslında Başbakan Mısır’daki gelişmeleri günü birlik "bilgilerle" değerlenirmiş değildir. 8 yıllık iktidarı döneminde tüm İslam ülkeleri ile olduğu gibi Mısır ile çok sayıda geliş gidişler oldu.

Türkiye bu ülkeleri, yönetim tarzlarını ve yöneticilerini avucunun için gibi biliyor. 2009 yılında İsrail Filistin topraklarına/Gazzeye/ saldırır iken Mısır kılını kıpırdatmadı. Filistin topraklarına komşu olan sınır kapılarını daha bir tahkim etti.

İsrail’in Refah sınır kapısını ve alt geçişleri bombalamasına ses çıkartmadı. Topraklarımı niye bombalıyorsun diye bir protesto notası olsun vermedi.

Orta doğuda Arap/Müslüman/ ülkelerin en büyüklerinden birisi olan Mısır’ın tarihi, kültürel, siyasi, ekonomik açılardan çok önemli bir yeri var. Ülkenin bu çok önemli özelliklerini göz ardı eden Mısır yöneticileri kurdukları Baas rejimi ile halka çok zulmettiler.

Arap âlemini birleştirmek amacıyla Ekrem Havrani ve Mişel Eflak(Suriyeli bir Hırıstiyan) tarafından kurulan ve bütün Arap ülkelerinin bir çatı altında birleştirilmesini amaçlayan Baas Hareketi ve Rejimi, artık işlevini yitirmiş bulunuyor.

Arapçada BAESE/yani yeniden diriliş/ anlamına gelen hareket hiçbir şekilde başarılı olamadı. Sosyalist bir felsefeyi Müslüman Arap halkına kabul ettirmeye çalışan, halkın elindeki topraklara el koyan, Sünni İslam hareketinin temsilcilerine kesinlikle hayat hakkın tanımayan, ta baştan müflis bir sistem olarak ortaya çıkan bu hareket ve temsilcilerinin son kalelerinden birisi olan Mısır Firavunluğu can çekişiyor.

Daha önce halkın hareketlerine ses çıkartmayacağını söyleyen Mısır ordusu, ABD nin Mısır eski Büyükelçisinin görüşmelerde bulunmak üzere Kahireye gitmesinden sonra ağız değiştirdi.

Ordu göstericilerin evlerine dönmelerini istiyor.

Millet niye intifadada bulundu, niye 100 ü geçmeye başlayan evladını şehid verdi, şimdi niye evine dönsün. Ne elde etti?

Hüsnünün ben eylül ayında yapılacak seçimlerde yokum demesi neyi değiştiriyor.

BAAS kalıntıları, eylüle kadar Mısırı dizayn edecekler ve ABD nin dediklerini harfiyen yapan, İsrail’in payandası olmaya hazır birisini başa getirecekler.

Oysa Mısır’ın en büyük gücü olan ve bugüne kadar verdikleri büyük kayıplar sebebi ile şimdilik doğrudan doğruya ortaya çıkmayan İhvanı Müslümin/Müslüman kardeşler/ bizim üç günden beri yazdığımız gibi, sistemi sorguluyorlar ve Hüsnü rejimi gitmeden kimse ile oturup görüşmeyeceklerini açıklıyorlar.

ABD de yaşayan Mısırlı çok önemli bir gazeteci olan Hüssam El Hamalawi basına verdiği bir mülakatta " şu anda Mısırda yaşananlar, bir başkanlık krizi değildir. Mısıra tam bir demokrasi gelinceye kadar, muhalif hareketin durdurulmasının mümkün olmadığını açıkladı.

Bugün çok önemli. 

Cuma namazı sonrasında insanlar Saraya doğru yürüyüşe geçtiklerinde, umarım dilerim, ordu tarafsız kalır ve ülkeyi tam bir demokrasiye geçirecek adımların atılmasını kolaylaştırır.

Mısır halkı demokrasiye geçme imkânı bulur ise, Ordunun kaybı nedir? Ordu niye ilk günlerdeki tavrını muhafaza etmiyor, gerçekten anlamak mümkün değil.

ABD den gelen yıllık 1 milyar 250 Milyon dolar iştahlarını kabartmış ve bundan vazgeçemiyorlar. Siz tepe tepe bu paraları kullanabilirsiniz. Ama bu halk perişan bir vaziyette kaldığı sürece yediklerinizden bir yarar sağlamanızın imkanı yok.

Gerçek bir demokrasiye geçildiğinde Mısır’ın gelirlerinin 2 ye , 3 e katlanması işten bile değildir. Ayrıca refahın tüm topluma yayılması söz konusu olacağından, ordu mensupları olarak siz de eskisinden daha fazla imkâna kavuşacaksınız.

Tüm Ortadoğu ülkelerinin örnek almaya başladığı Türkiye, Ordusunun rejime müdahalelerini asgariye indirdikçe yolu açıldı ve başarıları katlandı. Hatta kimi ordu mensubunun yasa dışına çıkan eylemlerinin yargıya taşınması, Türkiye demokrasisinin düzeyini Avrupa Milletleri seviyesine getirmeye başladı.

Hüsnü rejimi Türkiye’ye işimize burnunu sokma diyor. Türkiye herhangi bir şeye burnunu sokmuş değil. Sadece dünya/ahret bir kardeşlerinin, Hüsnünün burnunun gölgesinden çıkma çabasını memnuniyetle karşılıyor, o kadar.