MÜZEVVİRLİK SAYILMAZSA
Ahmet Türk geçen hafta TBMM sinde gurup toplantısı yaparken konuşmasını bir bölümünü Kürtçe yaptı.
TBMM si çalışmalarını yayınlayarak halkın olan bitendan haberdar olmasını sağlayan TRT 3, derhal yayınını kesti ve Meclis çatısı altında Türkçe’den başka bir lisanla konuşmanın Yasal dayanağının bulunmadığını ve bu durumun aynı zamanda Siyasi Partiler Kanununa aykırı olduğunu belirtti.
Memleket insanın 6 da birinin konuştuğu bir lisanı konuşmanın böylece şu veya bu şekilde YASAK olduğunu resmen ilan etmiş olduk.
Hani zaman zanan ileri gelenlerimiz "niye bu konu bu kadar abartılılyor, herkes istediği lisanı istediği yerde serbestçe konuşuyor, hiçbir yasaklama yok, kimi insanların bu yöndeki şikayetlerinin amacı Kürtçe konuşmak değil, işi kaşımak, ortamı bulundırmak" diyorlardı ya, olayın bu kadar basit olmadığı ortaya çıktı.
Bir süreden beri Türkiye gerçekten bu alanda çok olumlu adımlar attı.
TRT Şeş kanalını yayın hayatına geçirdi.
Bu kanal şimdi sürekli olarak Kürtçe yayın yapıyor.
Bildiğim kadarı ile insanlarımızın büyük çoğunluğu böyle bir kanalın hayata geçmesinden çok memnunlar.
Bu kanal şüphesiz daha çok gelişmeye muhtaç. Ama şu anda yaptığı kültür, müzik yayınları, belgeseller, dini yayınlar, haber ve tartışma programları ile büyük bir boşluğu doldur-du/yor.
Konuşmaların Türkçe çevirisi de alt yayın olarak verilir ise, kısa sürede Türk insanının büyük eksikliği olan ikinci bir lisanı öğrenmesi mümkün olacak.
Ancak TRT ŞEŞ kanalı yayın hayatına pamuk ipliği ile bağlı.
İşte bu durumun bütün çıplaklığı ile anlaşılması için Ahmet Türk’ün küçük bir operasyonu yetti.
Ahmet Bey Mecliste konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yapınca, bir sürü olumsuz sada ile karşılaştı.
Bunun üzerine Ahmet Bey "Türk Başbakan bölgeme gidiyor, Kürtçe TRT şeş be xer be diye propoğanda yapıyor, ama ben bir Kürt olarak bakın Kürtçe konuşamıyorum, hani eskiden birileri bu memlekete komünizm gelecekse,onu da biz getiririz dercesine , memlekette Kürtçe’ye özgürlük gelecekse onu da biz veririz, sizin Kürtler olarak bu konuda bir katkınız olamaz" diyorlar, bu doğru değil, gördünüz işte işin yasal zemini olmadığı için, sıkıntılar almış başını gidiyor dedi.
TRT Şeş’ten sonra kimi Üniversitelerin Kürt Dili ve Edebiyatı alanında bölüm açmak için çalışma içerisine girdiğini bililyoruz.
YÖK te bunu destekliyor, zaten YÖK başkanı bu alandaki konuşması ile Üniversetilere gerekli cesareti verdi.
Şimdi bu gelişmelere bakıldığında Türkiye’nin sessiz , sedasız Hak ve Hürriyetler konusunda önemli adımlar attığını ve atılan bu adımların hiçbir şekilde yadsınmaması gerektiğini bütün çıplaklığı ile görüyoruz.
Amaç üzüm yemek ise, işte bağ, işte üzüm.
Buyurun yiyin.
Bu iyiniyetli girişimleri elbette destekliyor ve bundan böyle de atılacak olan adımların arkasında durduğumuzu ifade ediyorum.
Fakat bir konu var ki, o çok netameli.
İdarenin her türlü eylem ve işleminin Yargı Denetimine tabi olduğunu biliyoruz.
Alınan bu kararlarda(TRT şeş’in yayın hayatına geçmesinde) atılan bu adımlarda(Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı ile ilgili bölümler kurulmasında) İdare(Hükümet) inisiyatif kullanmıştır.
Yani atılan bu adımaların yasal dayanağı yoktur.
Şimdi birisi çıksa, konuyu idari yargıya taşısa, al başına belayı.
İnanın bu durumda yargı kurumlarının yapacağı hiçbir şey yoktur.
Çünkü Hakimler bir hadiseyi incelerken hiç şüpheniz olmasın , önlerine getirilen konunun Anayasal ve Yasal bir dayanağının bulunup bulunmadığına bakacaklardır.
Şu an itibariyle yasal dayanağı bulunmayan bu adımların bir anda Yargı duvarına çarpması işten bile değildir.
Yargı organlarından çıkacak bir Yürütmenin Durdurulması kararı, bir anda bizi kısa süre önce terkettiğimiz "buzul çağına" geri döndürür.
Neye uğradığımızı şaşırmış oluruz.
Civan Hacoyu, Şivan Perveri, Rojini zevkle dinleyen milletimiz sukuti hayale uğrar.
Amacımız müzevvirlik yapmak veya fala bakmak değildir.
Gayemiz toplumun kazanımlarından geri adım atılmasına sebep olacak, absürd girişimlerin önünü kesmek ve bu alanda Anayasanın 133.maddesine "bu kuruluşların bölgesel ve mahalli lisanlarda yapacakları yayınlar kanunla düzenlenir" fırkasının eklenmesidir.
Hakikatler yalındır ve soğuk havada insanın yüzünde kamçı gibi şaklar.