PARDON DEMEDEN
Ne olduğunu bilmeden , neden olduğunu bir türlü anlamadan hayatınız boyunca savaş oyunu oynamakla geçiyor,
Çok küçük yaşlardan itibaren savaş eğitimi alıyorsunuz. Bu esnada günler süren tatbikatlar yapıyorsunuz,
Tatbikatlarda ne bulursanız öldürüyor, ve bazen ne bulursanız yeme testinden geçiyorsunuz,
Size sürekli olarak,memleket elden gitmek üzeredir ve siz onu korumakla yükümlüsünüz,
Ülkenin binlerce, onbinlerce , yüzbinlerce ve hatta milyonlarca iç düşmanı vardır,
Bu iç düşmanlar ülkeyi bölüp parçalamak isteyen dış düşmanlarla birlik halinde hareket etmektedirler.
Her an uyanık ve her an tetikte olmak gerekmektedir.
Her şeyin bir raconu vardır.
Siyasetin raconu, rakiplerinizi yok etmek üzerine kuruludur. Bu, ahlaklı olabileceği gibi, ahlaksız bir takım eylemler biçiminde de kendisini gösterir.
Netice itibariyle işin içerisinde kan olmadığı için, ortaya çıkan vartaları atlatmak çoğu zaman zor değildir.
Biraz laf götürür getirirsiniz, rakibiniz de aynı şiddette ve bazen daha ağır biçimde size laf yetiştirir, biri birinizi kırar üzersiniz, bu işler çoğu zaman Mahkemeye bile intikal etmez. Etse de neticesi itibariyle biraz para pulla işler yoluna girer.
Siyasetin raconu atışmalarla seçimlere kadar sürer, ve en son hesabı millet keser. Nefesler tutulur, sandıklar açılar ve herkes hanyayı ,konyayı anlar. Biraz sessizlik, biraz sukunet meydana gelir.
Acıları kül basınca , eski yaralar depreşir , o dedi, bu dedi, şu dedi, ne dedi, niye dedi, nasıl dedi, niçin dediler bulunulan her ortamda sohbetlerin ana konusu olur.
Neticesi sohbet olduğuna göre…
Ekonominin raconu vardır.
Alıp verirsiniz.
Büyük rekabete girişirsiniz.
Bütün malvarlığınızı riske edersiniz.
Bu esnada kazanır veya kaybedersiniz.
Herşey kurallarına göre işler.
Bu konularda bazen hukukun dışına çıkıldığı olur.
Olsun.
Sonunda ölüm yok ya.
Konuyu Yargıya taşırsınız.
Yargı bir karar verir.
Olumlu veya olumsuz.
Neticesi itibariyle şeriatın kestiği parmak acımaz.
Askerliğin raconu vardır.
Kurallar içerisinde kalarak, ülkeyi savaş ortamının dışında tutmak, yeri geldiğinde, siyasi erk karar verdiğinde , gözünü daldan, budaktan esirgemeden ülkeyi korumak.
Bütün görevi bu.
Ama öylemi?
Hayır kesinlikle değil.
Asker bugün Türkiye’nin her şeyidir.
Siyaseti Asker belirler.
Ekonomide Askerin görüşleri alınarak hareket edilir. Özellikle büyük ihalelerde stratejik açıdan askerin dediğinin ehemmiyeti vardır.
Çocukların eğitimini Asker belirler.
Hatırlayın lütfen , Eğitimin 8 yıla çıkarılması ile ilgili askerlerin çabasını.
Burada amaç, insanlarımızın daha çok eğitim görmesi değildi. Daha çok eğitim görülmesini bu ülkede istemeyen kim vardı ki?
Peki bu konu neden ülkede büyük bir mücadeleye sahne olmuştu.
Herkes daha çok eğitimden yana ise, bir anda yasa çıkarılır ve yürürlüğe girerdi.
Ama hepimiz biliyoruz ki, konu çok tartışıldı ve yasayı Meclisten geçirenler hayatlarının siyasi kararını verdiklerini, memleketi amaçları doğrultusunda dönüştürmek hususunda nasıl da kritik bir eşiği aştıklarını ortaya koydular, kanun yürürlüğe girince büyük rahatlık yaşadılar. Ve bu onların tüm siyasetinini sonu oldu.
Kanunu aslında 28 şubat sürecini başlatan Askerler istemişti.
Omurgasız siyasiler de yasayı çıkartarak gerdan kırmışlardı.
Bu onların siyasi hayatlarının bir anlamda bitimi olduğunu bile bile neden böyle davranmıştı siyasiler?
Sebebi çok açık ve basit.
Can korkusu dağları beklemişti de ondan.
Asayişimizin ber kendal olmasında Askerin rolünü kim inkar edebilir.
Yoksa her bir olayın altından neden asker çıksın?
1993 yılının sonbaharında Kulp kırsalında 11 sade vatandaş ne için öldürüldü?
Sorumluları için ne yapıldı?
Haklarında neden şimdiye kadar dava açılmadı?
Meclis İnsan Hakları Komisyonunun bu konudaki raporu uluslar arası literatüre girdiği halde neden Türkiye’de işlem görmedi.
Asit kuyalırında kimler can verdi.
Jandarmaya görüşmeye giden siyasi parti yöneticeleri hala dönmedi. Neredeler?
Hırant Dink’i öldüren Ogün Samast’ın eyleminden haberdar olan Albay, hala neden görevde.
Refah Yol İktidarını deviren Andıçları hazırlayanlara ne yapıldı? Erol Özkasnak yaptıklarının hesabını verdi mi?
Şemdinli de Seferi Yılmaz’ın dükkanına bomba koyup insanları katledenler, nasıl oldu da serbest kaldı ve hangi hukuka göre görevlerine devam ediyorlar.
Ülke içerisinde , ülke vatandaşını, iş yerinde öldürmek, dükkanına el bombası atmak, hangi kanuna göre Askeri görev sayılıyor.
Akşam evine giderken, şunun dükkanına iki tane de bomba at ,öyle git demek gerçekten Askeri bir görevmidir? Serçe parmak bunu gerçekten kendi başına yapabilir mi?
27 Nisan bildirisi Askeri görevin hangi kuralında var.
Dolmabahçe toplantısı ile siyasate nizamat vermek , dikkat düşman, nişan al ateeşşş… demekten gerçekten farklımıdır?
Son olarak Adalet ve Kalkınma Partisine, Fethullah Gülen Cemaatine karşı yapılan andıçlama Askeri görevin neresine girer?
Masum öğrenci evlerine silah koymak, sonra bunları silahlı terör örgünütün mensubu olarak yaftalayıp, ilim, irfan, edep ve ülke yararına ne varsa yapma mücadelesinde olan sabi sübyanları cezaevlerinde süründürmenin fitilini ateşlemek, hangi adalet iledir?
Zaman zaman söylüyorum. Sayın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ aklı, sorunlara yaklaşırken dünya devletlerinin geldiği gelişme noktasını farkeden ilkeli tutumu, basireti ile ülkeyi macerelara sürüklemek aymazlığından bir türlü kurtulamayan sergerdelere karşı bir gün pardon diyecektir.
Ya böyle olmaz ise,
Yani,Ordu siyasette, ekonomide,eğitimde, sosyal hayatın düzenlenmesinde, şunun bunun konuşma biçiminin ne olacağında, kılık kıyafette hep söz sahibi oldukça, memleketin daha çok sorunlarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.
Yunanistan da 1969 yılında Cunta oluşturan Askerler , 1974 yılından beri Cezaevindeler.
Bu iş bu kadar basit. Yunanistan Demokrasiyi özümsedi, AB liğine girdi. Ve yoluna devam ediyor.
Pardon demeden bu gidişle bizim yolumuz gerçekten tıkalı.
Çok küçük yaşlardan itibaren savaş eğitimi alıyorsunuz. Bu esnada günler süren tatbikatlar yapıyorsunuz,
Tatbikatlarda ne bulursanız öldürüyor, ve bazen ne bulursanız yeme testinden geçiyorsunuz,
Size sürekli olarak,memleket elden gitmek üzeredir ve siz onu korumakla yükümlüsünüz,
Ülkenin binlerce, onbinlerce , yüzbinlerce ve hatta milyonlarca iç düşmanı vardır,
Bu iç düşmanlar ülkeyi bölüp parçalamak isteyen dış düşmanlarla birlik halinde hareket etmektedirler.
Her an uyanık ve her an tetikte olmak gerekmektedir.
Her şeyin bir raconu vardır.
Siyasetin raconu, rakiplerinizi yok etmek üzerine kuruludur. Bu, ahlaklı olabileceği gibi, ahlaksız bir takım eylemler biçiminde de kendisini gösterir.
Netice itibariyle işin içerisinde kan olmadığı için, ortaya çıkan vartaları atlatmak çoğu zaman zor değildir.
Biraz laf götürür getirirsiniz, rakibiniz de aynı şiddette ve bazen daha ağır biçimde size laf yetiştirir, biri birinizi kırar üzersiniz, bu işler çoğu zaman Mahkemeye bile intikal etmez. Etse de neticesi itibariyle biraz para pulla işler yoluna girer.
Siyasetin raconu atışmalarla seçimlere kadar sürer, ve en son hesabı millet keser. Nefesler tutulur, sandıklar açılar ve herkes hanyayı ,konyayı anlar. Biraz sessizlik, biraz sukunet meydana gelir.
Acıları kül basınca , eski yaralar depreşir , o dedi, bu dedi, şu dedi, ne dedi, niye dedi, nasıl dedi, niçin dediler bulunulan her ortamda sohbetlerin ana konusu olur.
Neticesi sohbet olduğuna göre…
Ekonominin raconu vardır.
Alıp verirsiniz.
Büyük rekabete girişirsiniz.
Bütün malvarlığınızı riske edersiniz.
Bu esnada kazanır veya kaybedersiniz.
Herşey kurallarına göre işler.
Bu konularda bazen hukukun dışına çıkıldığı olur.
Olsun.
Sonunda ölüm yok ya.
Konuyu Yargıya taşırsınız.
Yargı bir karar verir.
Olumlu veya olumsuz.
Neticesi itibariyle şeriatın kestiği parmak acımaz.
Askerliğin raconu vardır.
Kurallar içerisinde kalarak, ülkeyi savaş ortamının dışında tutmak, yeri geldiğinde, siyasi erk karar verdiğinde , gözünü daldan, budaktan esirgemeden ülkeyi korumak.
Bütün görevi bu.
Ama öylemi?
Hayır kesinlikle değil.
Asker bugün Türkiye’nin her şeyidir.
Siyaseti Asker belirler.
Ekonomide Askerin görüşleri alınarak hareket edilir. Özellikle büyük ihalelerde stratejik açıdan askerin dediğinin ehemmiyeti vardır.
Çocukların eğitimini Asker belirler.
Hatırlayın lütfen , Eğitimin 8 yıla çıkarılması ile ilgili askerlerin çabasını.
Burada amaç, insanlarımızın daha çok eğitim görmesi değildi. Daha çok eğitim görülmesini bu ülkede istemeyen kim vardı ki?
Peki bu konu neden ülkede büyük bir mücadeleye sahne olmuştu.
Herkes daha çok eğitimden yana ise, bir anda yasa çıkarılır ve yürürlüğe girerdi.
Ama hepimiz biliyoruz ki, konu çok tartışıldı ve yasayı Meclisten geçirenler hayatlarının siyasi kararını verdiklerini, memleketi amaçları doğrultusunda dönüştürmek hususunda nasıl da kritik bir eşiği aştıklarını ortaya koydular, kanun yürürlüğe girince büyük rahatlık yaşadılar. Ve bu onların tüm siyasetinini sonu oldu.
Kanunu aslında 28 şubat sürecini başlatan Askerler istemişti.
Omurgasız siyasiler de yasayı çıkartarak gerdan kırmışlardı.
Bu onların siyasi hayatlarının bir anlamda bitimi olduğunu bile bile neden böyle davranmıştı siyasiler?
Sebebi çok açık ve basit.
Can korkusu dağları beklemişti de ondan.
Asayişimizin ber kendal olmasında Askerin rolünü kim inkar edebilir.
Yoksa her bir olayın altından neden asker çıksın?
1993 yılının sonbaharında Kulp kırsalında 11 sade vatandaş ne için öldürüldü?
Sorumluları için ne yapıldı?
Haklarında neden şimdiye kadar dava açılmadı?
Meclis İnsan Hakları Komisyonunun bu konudaki raporu uluslar arası literatüre girdiği halde neden Türkiye’de işlem görmedi.
Asit kuyalırında kimler can verdi.
Jandarmaya görüşmeye giden siyasi parti yöneticeleri hala dönmedi. Neredeler?
Hırant Dink’i öldüren Ogün Samast’ın eyleminden haberdar olan Albay, hala neden görevde.
Refah Yol İktidarını deviren Andıçları hazırlayanlara ne yapıldı? Erol Özkasnak yaptıklarının hesabını verdi mi?
Şemdinli de Seferi Yılmaz’ın dükkanına bomba koyup insanları katledenler, nasıl oldu da serbest kaldı ve hangi hukuka göre görevlerine devam ediyorlar.
Ülke içerisinde , ülke vatandaşını, iş yerinde öldürmek, dükkanına el bombası atmak, hangi kanuna göre Askeri görev sayılıyor.
Akşam evine giderken, şunun dükkanına iki tane de bomba at ,öyle git demek gerçekten Askeri bir görevmidir? Serçe parmak bunu gerçekten kendi başına yapabilir mi?
27 Nisan bildirisi Askeri görevin hangi kuralında var.
Dolmabahçe toplantısı ile siyasate nizamat vermek , dikkat düşman, nişan al ateeşşş… demekten gerçekten farklımıdır?
Son olarak Adalet ve Kalkınma Partisine, Fethullah Gülen Cemaatine karşı yapılan andıçlama Askeri görevin neresine girer?
Masum öğrenci evlerine silah koymak, sonra bunları silahlı terör örgünütün mensubu olarak yaftalayıp, ilim, irfan, edep ve ülke yararına ne varsa yapma mücadelesinde olan sabi sübyanları cezaevlerinde süründürmenin fitilini ateşlemek, hangi adalet iledir?
Zaman zaman söylüyorum. Sayın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ aklı, sorunlara yaklaşırken dünya devletlerinin geldiği gelişme noktasını farkeden ilkeli tutumu, basireti ile ülkeyi macerelara sürüklemek aymazlığından bir türlü kurtulamayan sergerdelere karşı bir gün pardon diyecektir.
Ya böyle olmaz ise,
Yani,Ordu siyasette, ekonomide,eğitimde, sosyal hayatın düzenlenmesinde, şunun bunun konuşma biçiminin ne olacağında, kılık kıyafette hep söz sahibi oldukça, memleketin daha çok sorunlarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.
Yunanistan da 1969 yılında Cunta oluşturan Askerler , 1974 yılından beri Cezaevindeler.
Bu iş bu kadar basit. Yunanistan Demokrasiyi özümsedi, AB liğine girdi. Ve yoluna devam ediyor.
Pardon demeden bu gidişle bizim yolumuz gerçekten tıkalı.
Yazarın Önceki Yazıları