REKTÖRLER

ETÖ’nün 12. dalgasında sorgulamaya alınan ve ağırlığını Üniversite hocalarının teşkil ettiği Başkent Üniversitesi Rektörü Prof Dr Mehmet Haberal, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof Dr Ferit Bernay, Uludağ Üniversitesi Eski rektörü Prof Dr Mustafa Yurtkuran, İnönü Üniversitesi eski Rektörü  Prof Dr Fatih Hilmioğlu, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi eski Rektörü  Prof Dr Ayşe Yüksel ve eski öğretim üyesi Cumhuriyet Gazetesi yazarı Prof Dr Erol Manisalı bugün tutuklandılar.

Yani bu kişilerin ne ile suçlandıkları belli.

Yasa dışı örgüt kurarak veya kurulmuş olan yasa dışı örgütlere madi ve manevi açıdan yardım ve destekte bulunarak, Askeri,İhtilal yapmaya teşvik etmek ve yasal zeminde kurulmuş olan hükümeti cebren devirmeye yönelik eylemler içerisinde bulunmak.

İddialar budur.

Çok açık olmamakla birlikte 30 yılın hukukçusu olarak biz, kişiler hakkındaki isnatlara mesnet teşkil eden delilleri az çok tahmin ediyoruz.

Bunlar telefon dinleme kayıtları ve bu dinleme kayıtlarında planlandığı söylenen ihtilal için maddi açıdan harcanan paralar, manevi destekler.

Cumhuriyet mitinglerini kimler düzenledi?

 Bu faaliyetlerin parasını kimler finanse etti?

Nasıl oluyor Cumhuriyet Gazetesine 3 defa ardı arkasına el bombası atılıyor?Olayın mağduru olan gazetenin başyazarı, Ankara temsilcisi ve yazarı ETÖ davasının neden sanığı oldular?

Cumhuriyet gazetesini bombalayanlar aynı zamanda Ankara’da gelip Danıştay saldırısını gerçekleştirir iken kimlerden yardım aldı? Bunları kısmen biliyoruz. Sahibi olduğumuz bilgilerin bir anlamda son tutuklananlarların hukuki durumu ile çakışması, elbette bizleri bir yerlere götürüyor.

Askeri tahrik ederek siyasetle gelmiş hükümeti devirmeye kalkışanlar işte bu hareketleri ile rutinin dışına çıkmışlar. Haberal’ı İstanbula soruşturma için havaalanında yolculayan 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "Devlet bazen Rutinin dışına çıkabilir" diyordu ya. Tam da tevafuk.

Olayı Savcıların bir kin operasyonu olarak değerlendirmek bu memelekete yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Neticede Savcılar ellerine geçirdikleri delilleri değerlendirmişler,bu delillerin suçlanma için yeterli özellikte olduğunu kanaat getirince,bunları Mahkemeye sunarak daha ileri kayıtlara ulaşmak için arama izni talep etmişler, aramalar yapılmış ve öyle anlaşılıyor ki, yepyeni delillere ulaşılınca Hakimler zanlılar hakkında tutuklama kararı vermiş.

Herkes gayet iyi biliyor ki, Savcılar sadece kişiler hakkında isnatlarda bulunur. Son , nihai kararı verecek olan Hakimlerdir.

O açıdan ETÖ kapsamında Hakimlerin kararlarını ulu orta değerlendirmek, orasından burasından çekiştirmek bence hatalı.

Geçmiş günlere döndüğümüzde Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof Dr Fatih Hilmioğlunun çok sık biçimde basına yaptığı siyasi değerlendirmeleri hatırlamamak mümkün mü?

Fatih bey bir bilim adamı. Ama o her şeyden çok siyaset ile haşir neşir oluyor, Ak Parti İktidarı için, bırakın % 35 oy, % 95 oy bile almış olsalar "hükümet edemezler" diyordu.

O bunları söyler iken elbette yasaların buna imkan vermiyeceğini söylemiyordu.

Peki yasaların % 95 oy alsan bile hükümet etmeniz mümkün değil demesi söz konusu olmadığına ve böyle bir husus akla ziyan bulunduğuna göre, HİLMİ BEY neye dayanarak bu "külhanbeyi" ağzını kullanma cesaretini kendinde buluyordu.

Tutuklandığına göre Savcılar ve Hakimler onun neye dayandığını sanıyorum şimdi tespit ettiler.