SIRA AK PARTİ'DE
CHP sinin başına Kemal Kılıçdaroğlunun geçişinden sonra Parti oylarının giderek büyük bir tırmanışa geçtiği herkesin malumu.
Bu süreçte yapılan kamuoyu yoklamalarında CHP oylarının % 30 ların üzerine çıktığını herkes ifade ediyor.
Yani nerede ise % 10 luk bir artışın daha bu aşamada yakalanmış olması,trendin artarak devam edeceğini gösteriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu,sol, sosyalist, ulusalcı sol, kemalist, ekonomik anlamda liberal,sosyal yaşamda sosyalist iş, sanat, yazar çizer takımı ile Alevilerin ve Ak Parti iktidarı küskünlerinin oylarına şimdiden talip ve bu kesimleri bir potada buluşturmada gösterdiği gayretin sonuca gitmek üzere olduğunu herkesin görmesi lazım.
Yoksa bir anda % 20 ler seviyesinde gezinen CHP oylarının % 30 lar üzerine çıkmasını başka türlü izah atmek mümkün olmaz.
Bakınız 5 Yıldan beri CHP ye karşı burnundan kıl aldırmayan, Deniz Baykal liderliğindeki CHP yi nerede ise yıkım ile karşı karşıya bırakma yolunda emin adımlarla ilerleyen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, kurulum aşamasına getirdiği TDH nin partileşmesini erteledi ve Kemal Kılıçdaroğluna şans verilmesini açıkça deklare etti.
Mustafa Sarıgül’un CHP ye şans vermemiz lazım biçimindeki söyleminin, biz kıyıda köşede oturacağız, onların alacağı oyu bekleyeceğiz, Kemal Bey başarılı olur ise, parti kurmaktan vazgeçeceğiz, yoksa yolumuza devam edeceğiz anlamında değildir.
Çünkü, Sarıgül’ün bu çıkışından sonra TDH kadrolarında yer almış, il ,hatta ilçelerde dahi teşkilat kurmuş olan insanlar yığınlar halinde CHP ye katılmaya başladılar.
Sarıgül’ün bu sağduyulu kararı üzerine Üniversitelerden, Sivil Toplum Kuruluşlarından, eski CHP li Milletvekillerinden ve Bakanlardan çok sayıda insanın her gün CHP ye katılımı gerçekleşiyor.
Hiç kuşkunuz olmasın Sarıgül ile birlikte hareket eden CHP nin eski önemli isimlerinin Kemal Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi ile yakın teması her geçen gün biraz daha artacak ve bunların topluca yeniden CHP ye geçişleri söz konusu olacaktır.
Hikmet Çetin gibi, çıktığı siyaset yolculuğunda her zaman barışçı bir görüntü çizen ve bunu siyasetin olmaz ise olmazları arasında gören kişilerin bu alanda önemli faaliyet yürüteceğinden herhalde kuşkunuz yoktur.
Birkaç ayrı kamuoyu kuruluşundan verilen bilgilerde CHP şimdi % 30 ların üzerinde bir oy oranına ulaşmış ise, bu gayretler sonucunda genel seçimlerde CHP oylarının % 35 lere ulaşması ve belki de üzerine çıkmasını görebiliriz.
Şurası unutulmamalı ki, CHP de ki bu diriliş ve yükselen oy nisbeti, açıkça söyliyelim Ak Parti oylarını kısmen de olsa aşağıya çeker.
2007 seçimleri sonrası, iç ve dış çevrelerce planlanan bir CHP- MHP koalisyonunu oluşturmak için verilen gayretler sonuca ulaşamadı. Ancak 2011 de yapılacak olan seçimlerde CHP nin şu anda yakaladığı yukarı doğru seyreden oy trendini durduracak, ardından aşağı doğru çekecek adımlar atılmaz ise, bu ülkeye büyük bir istikrar getirmiş olan tek parti iktidarları döneminin sonuna gelmiş oluruz.
2011 seçimlerini kaybeden, 2012 de ilk defa Halk tarafından gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybeder.
Ak Partiyi düşman ilan eden BDP de bu sonuca ulaşılması için yoğun gayret gösteriyor.
BDP Ak Partinin mağlup olmasını sağlar ise, bunun kendisi için en büyük kazanç olacağnı ve Güneydoğu ile Doğu İllerinin bir kısmında tek parti haline geleceğini gayet iyi biliyor. Bu PKK nın şimdi ilan etmeye hazırlandığı bölgesel özerklik anlayışının kök salması bakımından hayati öneme haiz.
AK PARTİ OYLARI BDP İLE BAŞBAŞA GİTTİKÇE, HATTA KİMİ YERLERDE ONU GEÇTİKÇE, ÖRGÜT AMACINA ULAŞAMAYACAĞINI BİLİYOR. Halka korku salarak gerçekleştirilemeyen bu anlayış, Ak Partinin iktidardan uzaklaştırılması, bölgede etkinliğini kaybetmesi suretiyle temin edilmeye çalışılıyor.
Yoksa Kandil bir CHP ve MHP koalisyonunu niye istesin?
Bir CHP-MHP koalisyonunda Ergenekon davasında tutuklu tek kişi kalmaz.
Mahkemeler bu davayı "ATİYE TERKEDER"
Kürt sorununa bakışta sertlik yanlıları yeniden güç bulur.
PKK bu durumu fırsat bilerek terörü tırmandırır.
Demokratik açılımlar tamamen biter.
Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur.
Siyasi yönelimlerin itibariyle bu durumu yeniden kabus görmek olarak değerlendiriyorum.
Ak Partiye kurulan tuzaklara bakıldığında, bunun artık proje olmaktan çıkmış , uygulamaya konulmuş bir karar olduğu çok net bir şekilde ortada. Bu proğramı başta İsrail olmak üzere ABD nin önemli bir kesimi ve çok dost bildiğimiz Avrupalı müttefiklerimiz her açıdan destekliyor.
Bunun sebebi aşağıda yazacağımız hususlar olabilir mi?
1-Türkiye siyasi ve ekonomik açıdan çok güçlendi. Bölgesinin nerede ise süper gücü haline geldi. İslam dünyasını arkasına aldı. Türk dünyası ile oluşturulan kardeşlik atmosferi göz kamaştırıyor. Komşuları ile sıfır problem ortamı oluşturuldu. En uzun komşuluk sınırına sahip olduğumuz Suriye ile düşmanlık bitti, çat kapı görüşülen iki ülke olduk. Irak’a girmemek suretiyle bütün Arap ülkelerinin güvenini,dostluğunu kazandık. Ürdün, Lübnan,Suriye ve Türkiye bölgesel işbirliği anlaşmasını imzaladı.Körfez ülkeleri ülkemizde büyük yatırımlara giriştiler. İran ile Türkiye hiçbir dönemde olmadığı kadar biribirlerine güveniyorlar. Rusya Federasyonu en büyük ticari partnerimiz haline geldi. Sayın Başbakan Putin’e , Putin Başbakana kardeş muamelesi yapıyor. Yunanistan ile Türkiye, biribirlerine güvende zerre kadar problem yaşamıyor. Eğe denizinde gemiler, hava sahasında uçaklar biri birleri ile dalaşmıyor. Kara sularının genişliği, FIR hattının geçtiği sınır her gün iki ülkenin güncel sorunu olmaktan çıktı.(ne çok anlamsız derdimiz varmış)
2-Türkiye siyasi açıdan tam bir istikrara kavuştu.
3-Koalisyon hükümeti Bakanlarının yarın biri birlerine hangi kazığı atacağı endişesi tamamen ortadan kalktı.
4-Enflasyon canavarı tamamen yenildi.
5-Dükkan dükkan dolaşıp, beş kuruş eksiğine döviz alma dönemi sona erdi.
6-Türkiye üreten ve ürettiğini satmada sıkıntı yaşamaktan kurtuldu.
7-Demokratik açılımlar ülkeyi bölünmeden kurtardı. Daha ileri adımların atılması, bölünme heveslilerinin canını acıtıyor.
8-Avrupa birliğine katılım için müzakereler başladı ve süreç devam ediyor.
9-Avrupa Parlamentosu Başkanlığı bizde, BM Güvenlik KONSEYİ geçici üyesiyiz.
10- 2008 yılında dünyayı vuran ekonomik kriz bizi teğet geçti, bu sene % 6,5 oranında bir kalkınma bekleniyor.
11-Tüm köylerimizin yola, suya,elektriğe, tüm okullarımızın bilgisayara ,teknoloji sınıflarına kavuşması, 16 Bini kilometre uzunluğunda bölünmüş yollar, Bolu Tuneli, Karadeniz Oto yolunun bitirilerek hizmete açılması, İnsanlarımızın tümünün sağlık güvencesine kavuşması, tüm ilçelerde Hastahanelerin hizmete girmesi…Aslında listeyi uzatabiliriz. Ben sadece unuttuklarımızı hatırlatmak istedim.
Muhalefet bunları unutturmak için elbette kendisine düşeni yapıyor,yapacak. Peki Ak Parti yaptıklarının unutulmaması açısından gerekli gayreti gösteriyor mu?
Bunun muhasebesini yapmak ve kendi durumunu masaya yatırmak da onun görevi.
Ak Partinin paçasını aşağıya çekmek isteyenlerden kurtulmak için vereceği mücadele, Türkiye için önemli.
Şimdi,
A dan Z ye kadar tüm dinamikleri harekete geçirmenin,nasıl bir hayati öneme sahip olduğunu gözden ırak tutmama zamanı. O orada, bu şuradaymış hiç önemi yok. Konuşursanız ne kaybedersiniz.